Vebadan koronaya: Ölümün sanatı
Bulaşıcı hastalıkların resim sanatına yansıması, 1347 yılında ortaya çıkan ve durdurulamaz bir biçimde yayılıp Avrupa nüfusunun üçte birinin ölümüne neden olan 'veba' ile başladı. Vebanın ve salgın hastalıkların her dönemde farklı biçimlerde yeniden ortaya çıkması ölüm-veba kavramının, resimlerde daha sert ve daha karamsar bir biçimde tasvir edilmesine neden oldu.
DUVAR - Yaklaşık bir yıldır hayatımızın her alanına nüfuz eden bir virüsle yasamaya çalışıyoruz: Covid-19. İlk ortaya çıktığı dönemlerde onu hemen kavramamız ve uyum sağlamamız elbette kolay olmadı. Ayrıca herhangi bir 'hazır bulunuşluğumuzun' olmadığı bu virüse karşı nasıl bir savunma geliştireceğimiz konusunda da bir fikrimiz yoktu, bu yüzden hayatta kalabilmek için bize söylenen her şeyi yerine getirmeye koyulduk. Evlerimize kapandık, pencerelerimizi kapattık, 'teması' kestik. Ölümü, kendimizden ve sevdiklerimizden olabildiğince uzak tutmaya çalıştık. Çünkü zamanla kavramaya başlamıştık ki bu virüsü yok etmek de yaşatmak da bizim 'ellerimizde'ydi. Bundan 600 yıl öncesinde yaşanan bulaşıcı hastalıkların tarihini incelediğimizde ise ölümün kapalı pencerelerden dahi içeri sızdığını, kontrol edilemez bir vahşetle ilerlediğini görüyoruz. Peki, geçtiği her noktayı talan eden ölümü, durdurmanın yolu neydi? Onunla yaşamaya alışmak!
(Resim: A detail from an 18th-century oil painting depiction of the Dance of Death.)
Bulaşıcı hastalıkların resimsel sanatı, 1347 yılında ortaya çıkan ve durdurulamaz bir biçimde yayılıp Avrupa nüfusunun üçte birinin ölümüne neden olan, Yersinia Pestis bakterisinin neden olduğu bir veba ile başladı. İlk olarak 16. yüzyılın Danimarkalı ve İsveçli kronikçiler, 1348 yılı civarında şiddetlenen bu veba salgınıyla bağlantılı olarak “Büyük Ölüm“ anlamına gelen “Kara Ölüm“ terimini kullandılar.
Bu “Büyük Ölüm”ün insan yaşamı üzerinde oluşturduğu vahşeti tanımlamak elbette en az kendisi kadar 'vahşetli' olmalıydı. Bu yüzden veba süresince ölümün sanat eserlerinde ana temayı oluşturması kaçınılmaz bir hal aldı. Öyle ki, yaşayanlar 'ölümle dans etmeye' başladı. Bu dans (Dance Macabre), hayatın her kesiminden temsilcileri, tipik olarak bir papa, imparator, kral, çocuk ve işçi ile birlikte onları mezara kadar dans etmeye çağıran ölülerden oluşuyordu. Ölümle dans alegorisi, insanlara ölümün kaçınılmazlığını hatırlatan ve onlara, ölüme karşı her zaman hazırlıklı olmalarını şiddetle tavsiye eden didaktik bir diyalog şiiriydi. Bkz. Memento Mori (Fani olduğunu hatırla, öleceğini hatırla.)
(Resim: Dance Macabre in Talinn, Bernt Notke, 1475/1599, Art Museum of Estonia)
Ölümle dans alegorisinde betimlenen ölüm ile yaşamayı kabulleniş, ölümü mütemadiyen hatırlama düşüncesinin yerini, 15. yüzyılın sonlarına doğru ölümü, insanlardan uzaklaştıracak bir kurtarıcının varlığına bırakıyor: Aziz Rochus. Katolik Kilise’sinin bir azizi olan Rochus, veba sırasında ortaya çıkar. Hıristiyan bir hacı olarak Roma’ya yaptığı yolculuk sırasında yolda karşılaştığı vebalı insanları sadece haç işaretiyle mucizevi bir şekilde iyileştirdiği söylenir.
Roma’ya vardığında ise kendisi de vebaya yakalanan Rochus, bir kulübede yalnız başına yaşamaya başlar. Efsaneye göre, bir melek düzenli olarak Rochus‘u ziyaret ederek, onu vebadan kurtarır. Veba hastalarının koruyucu azizi olarak büyük saygı duyulan Rochus, vebanın işlendiği birçok sanat eserinde farklı dönemlerde, farklı ressamlar tarafından resmedilmiştir.
(Resim: Rochus wird von einem Engel geheilt, ca. 1490)
16. yüzyıl itibariyle sanatçılar, vebanın insan bedeninde ve duygularında yaşattığı dehşeti, insanların jest ve mimikleri ile tasvir etmeye başlamışlardır. Marcantonio Raimondi, II. Morbetto gravüründe, vebanın yarattığı yıkımı, sokak ortasına düşen hayvan ve insan cesetleri ile açık bir biçimde ifade etmiştir. Sağ alt köşede ölü bir anne ile hâlâ hayatta olan bebeği yer alıyor. Bebeği anneden uzaklaştırmaya çalışan bir figür göze çarpıyor. Bu figürün eliyle ağzını kapatarak kendini korumasından ve etraftaki diğer insanların telaşlı savunma jestlerinden, kadının vebadan öldüğünü açıkça anlayabiliyoruz.
(Resim: Marcantonio Raimondi, Il Morbetto, Kupferstich, ca. 1520, Stuttgart, Staatsgallerie)