Veli gruplarında telaş
Çinli ‘kaplan’ öğretmenlerin verdikleri ödevler, bırakın çocukları, yetişkinleri bile gece yarılarına kadar ayakta tutacak ağırlıkta. Örneğin, bir baba, yeni saymayı öğrenen çocuğunun ödev olarak on bin pirinç tanesi sayması gerektiğinde bütün aile yatma saatine kadar oturup yine de pirinçleri saymayı bitiremediklerini yazmış.
Salı akşamı açıklanan kısmı pandemi yasakları kamuoyunda kafa karışıklığı yarattı. Hem yasakların çoklu olması hem zaman aralığının açık verilmemesi, kimin ne zaman içeride kalacağı, kimin çalışıp kimin evde oturacağı, bütün bunların ne zamandan itibaren geçerli olacağı, ne zaman biteceği sorularını sordurdu. Bu karışıklığın en can alıcı yaşandığı alanlardan biri okulların kapanmasıyla ilgili olan karardı. Bir yandan evden çalışırken bir yandan çevrimiçi ders gören çocuklarına yetişmeye çalışan veliler sordu: “Okullar hangi yılın sonuna kadar kapalı kalacak, takvim yılı mı akademik yıl mı?”
Salı akşamından beri veli Whatsapp gruplarında bu sorunun yanıtı aranıyor, yeni çözümler bulunmaya çalışılıyor. Uzaktan eğitim dünyanın her yerinde ‘helikopter ebeveynlik’ eğilimlerini güçlendirdi. Birinci sınıfa çevrimiçi başlayan çocukların başında bir yetişkin durmalı mı sorusu yakınlarda ABD’de tartışılıyordu.
Veli Whatsapp grupları çocuk yetiştirme felsefelerinin çatıştığı bir ortam. Özellikle uzaktan eğitim tartışmaları sırasında veliler evli/bekar, çalışan/çalışmayan olarak bile bölünebiliyor. Her ne kadar Türkiyeli veliler Whatsapp gruplarında mesajlar dolusu yazışsalar da, Türkiye’de yaşayan Çinliler onları yeterince ilgili görmüyor. Çinliler genellikle ‘anne kaplanın savaş ilahisi’ adlı bir kitaptan esinlenerek adı koyulan ‘kaplan ebeveynlik’ tarzı benimsiyor. Bu, çocukları akademik olarak başarılı olmaları için sert bir otorite içinde büyüten, hobi olarak görülen yetenekleri sadece okul ve iş başvurularında özgeçmişlerini güçlendirecek detaylar olarak, oyun zamanını ise vakit kaybı olarak gören bir anlayış. Bu açıdan bakınca, Türkiyeli ebeveynler Hindistan’ın alternatif çocuk yetiştirme modeli olarak adlandırılan ‘fil ebeveynler’e yakın görülüyor. Fil ebeveynlik modeline göre çocukların öncelikli ihtiyacı sevildiklerini ve güvende olduklarını hissetmek. Ayrıca, anaerkil fil sürülerine referansla, ‘çocuk tüm köy tarafından, hep beraber yetiştirilir’ şiarıyla çocuklara gerekli olan disiplinin geniş aile yaşantısı ve mahallenin doğal işleyişi esnasında verilebileceği düşünülüyor. Türkiye’de yaşayan bir Çinli anne, Pengpai gazetesindeki bir yazısında, çocukları okul etkinliklerinde meşgulken sohbet eden ebeveynlerin çocukların girecekleri sınavları, kursları karşılaştırmak yerine yemeklerden, dizilerden bahsetmelerini hayretle karşıladığını söylemiş. Ayrıca, veli Whatsapp gruplarında öğretmene az değil çok ödev veriyorsunuz diye sitem edilmesini de garipsemiş. Bazı öğrencilerin aileleriyle tatile çıkmak için ders kaçırmaları karşısında ise kulaklarına inanamamış. Zaten yazının başlığı da “Türkiyeli çocukların tasasız yaşamına inanamayacaksınız”.
*
Çinli annenin de fark ettiği üzere, Türkiye’de veli Whatsapp grupları velilerin öğretmenlere taleplerle geldiği bir yer olmuş deniyor. Çin’deyse öğretmenlerin velilerden taleplerde bulunduğu bir yer olmasından şikayet ediliyor bugünlerde. “Eğitimi eve geri döndür” diye bilinen yeni bir eğitim anlayışı sayesinde, veliler çocuklarının eğitiminde aktif yer alıyorlar. Okuldaki etkinliklere katılmak ve veli Wechat gruplarında (Whatsapp Çin’de yasak olduğu için kullanılan yerli sosyal mesajlaşma programı) öğretmenin verdiği ek çalışmaları yapmak dışında bir de çocukların ödevlerini kontrol etmek de anne babaların görevleri arasına eklenince kıyamet koptu. Zaten tüm gün işte çalıştıktan sonra bir de gece yarılarına kadar çocuklarıyla evde ders çalışan ebeveynler isyan etti.
Gerçekten de Çinli ‘kaplan’ öğretmenlerin verdikleri ödevler, bırakın çocukları, yetişkinleri bile gece yarılarına kadar ayakta tutacak ağırlıkta. Örneğin, bir baba, yeni saymayı öğrenen çocuğunun ödev olarak on bin pirinç tanesi sayması gerektiğinde bütün aile yatma saatine kadar oturup yine de pirinçleri saymayı bitiremediklerini yazmış. Bir anneanne, torununun otuz gün boyunca ayın hareketlerini gözleyip resmetme ödevi için akşamları dışarda kalmaktan ikisi beraber hastalandıklarını yazmış. Bir diğer ebeveyn, film eleştirisi yazma ödevi nasıl iki bin sözcüklük olur, yetişkinler bile bir akşamda o kadar uzun kompozisyon yazamaz diye sitem etmiş.
Çalışma, evişleri, çocuk ve yaşlı bakımı arasında sıkışıp kalmış ebeveynler için öğretmenlerden gelen talepler bardağı taşıran son damla olmuş durumda. Bir anne, çocuğuna ödev yaptırmaya çalışırken bunalım geçirip koşarak sokağa çıkıp kendini mahalleden geçen dereye atmış. Kurtarmaya gelen polis ekiplerine de “ne olur kurtarmayın beni, çok ama çok yorgunum, devam edemeyeceğim” demiş.
Üstüne üstlük, anne babalar üzerindeki bu baskılar alım gücü, eğitim düzeyi yeterli olmayan, yoğun çalışan velilerin azarlanması, aşağılanması şeklinde de tezahür edebiliyor. Elbette ki sosyal medyada dolaşan örnekler tüm ülkeyi temsil etmez ama 'sen ikinci sınıf matematiğini yapamıyorsun daha, senin çocuğun da anca senin gibi it kopuk olur', dahi denildiği olmuş veli Wechat gruplarında. Çin’de öğretmenliğe önemli bir toplumsal statü atfedildiği için veliler kendi aralarında şikayet edip öğretmenlere karşı seslerini çıkartmıyorlardı ama ödevleri kontrol etmek de velilere düşünce ve öğretmenler İngilizce bilmeyen velileri Wechat gruplarında teşhir etmeye kalkınca isyan bayrağı çekildi. Konunun günlerce gündem olması sonucu, Eğitim Bakanlığı ödevlerin sadece öğretmenler tarafından kontrol edilebileceğini söyleyerek tartışmaya dahil oldu.
Salgın çoktan bittiği için sınıfta eğitime geçilen Çin’de anne babaların bugünlerdeki dertleri böyle. Bitmeyen salgın yüzünden ikinci kez uzaktan eğitime geçen Türkiye’deki öğretmenlere ve anne babalara kolaylıklar dileriz.