Yeni keşfe ilişkin Yamagata Üniversitesi’nden yapılan bir açıklamada, Sakai, “Bilinen jeoglif modelleri eşsiz ve karmaşık bir yapıya sahip” diyor: “Bundan ötürü, yeni keşfedilen jeogliflerin var olanlarla aynı tasarıma sahip olmaması muhtemel görünüyor. Eğitim verilerinde sunulmayan özellikleri bulamayabilecekleri için, yalnızca bilinen jeoglifler üzerinde eğitilen derin öğrenme nesne algılama modellerini kullanarak yeni jeoglifler bulmak güç bir iş.”
Sakai, “Bu sorunun üstesinden gelmek amacıyla bilinen jeoglifleri görece basit görsel parçalara ayırdık ve bunları bir nesne algılama modeli oluşturmak doğrultusunda eğitim verileri olarak kullandık” diye devam ediyor: “Yeni bulunan jeogliflerde de benzer unsurlara rastlanacağını ve geliştirdiğimiz yöntemin, jeogliflerin bütününden ziyade bu unsurları fark etmeye yoğunlaşarak genelleme performansını (daha önce görülmemiş veriler üzerinde yeni jeoglifleri saptama yeteneğini) geliştirebileceğini varsaydık.”
Sakai ve meslektaşlarının bir insansı yaratık, bir çift bacak, bir balık ve bir kuşu tasvir eden, bugüne dek keşfedilmemiş halde kalan dört Nazca çizgisini keşfetmesine yardımcı olan yeni yöntem işe yarıyor gibi görünüyor ve keşifler daha sonra arkeologlar tarafından sahada gerçekleştirilen bir incelemeyle de teyit edildi. Bulgular, ‘Journal of Archaeological Science’ dergisinin en son sayısında ayrıntılı biçimde paylaşıldı.
Erozyon, iklim değişikliği ve insan kaynaklı faaliyetler çizgilerin çöl yüzeyinden silinmelerini hızlandırdığı için Nazca jeogliflerinin bulunması acil bir mesele. Şayet kayıt altına alınacak ve korunacaklarsa, önce bulunmaları gerek. Sakai ve ekibinin aktardığı kadarıyla, yeni teknik, yeni jeoglif adaylarını tespit etme hususunda yalnızca çıplak gözle tarama yapan eğitimli bir arkeologdan 21 kat daha hızlı çalıştı ve bu antik harikaları sonsuza dek yok olmadan önce kaydetme sürecine büyük oranda hız kazandıracak.
Yazının orijinali Interesting Engineering sitesinden alınmıştır. (Çeviren: Tarkan Tufan)