Yargıtay, karakoldaki polis şiddetine 'haksız tahrik' indirimi istedi

Fevziye Cengiz'i karakolda darp eden polisler hakkında verilen ceza, 'haksız tahrik indirimi' uygulanmadığı gerekçesiyle bozuldu.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Yargıtay, İzmir'de gözaltına alınıp, götürüldüğü polis merkezinde darbedilen Fevziye Cengiz (48) davasında 7 yıl sonra kararını açıkladı. Üst mahkeme, H.Y. ve B.S. isimli polislere 'darp' suçundan verilen 1 yıl 3'er aylık hapis cezalarını 'haksız tahrik indirimi' uygulanmadığı gerekçesiyle bozdu.

Olay, 17 Temmuz 2011'de meydana geldi. Evrensel'in aktardığına göre Fevziye Cengiz, Karabağlar’daki bir müzikholde kimlik kontrolü yapan resmi üniformalı ve sivil polislere kimliğinin yanında olmadığını söyledi, eşi kimliği almak için otomobile gitti. Bu sırada polis, diğer kişilerle birlikte genç kadını gözaltına almak istedi. Fevziye Cengiz yanına gelen sivil polislerden birine “Eşim kimliğimi almaya arabaya gitti, bir dakika bekleyin” diye açıklamaya yapmaya çalışırken polisin Fevziye Cengiz’i darp ederek gözaltına aldığı iddia edildi.

'TEKME VE YUMRUM ATTI'

Gözaltından çıktıktan sonra savcılığa suç duyurusunda bulunan Cengiz, polislerin, kendisini Karabağlar Polis Karakoluna götürdüğünü anlatmış, “Dayak karakolda da 10 dakika sürdü. İki polis beni yere fırlatarak tekme ve yumruk attı. Biri de izliyordu. Ben yapmayın dedikçe, ‘Dayak cennetten çıkmadır’ dediler ve vurdular” demişti. Cengiz'in sözleri daha sonra ortaya çıkan kamera görüntüleriyle de doğrulamıştı. Görüntülerde Cengiz’in 2 sivil polis tarafından feci şekilde dövüldüğü görülürken, odadaki resmi polisin de duruma seyirci kaldığı dikkat çekiyordu.

Fevziye Cengiz, polisler hakkında suç duyurusunda bulundu. Polisler de Cengiz'den şikayetçi oldu. Soruşturmanın sonunda hazırlanan iddianamede; Fevziye Cengiz'in görevli polislere karşı 'görevi yaptırmamak için direnme' ve 'hakaret' suçlarından, polisler B.S., H.Y. ve T.D'nin ise 'hakaret', 'tehdit' ve 'darp' suçlarından cezalandırılması istendi. Polis N.A.'nın da 'suçu bildirmemekten' cezalandırılması talep edildi.

2015 yılının mayıs ayında İzmir 6'ncı Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada mahkeme heyeti, Fevziye Cengiz'i, 'polise hakaret' suçundan 442 gün hapis cezası karşılığı 8 bin 840 TL adli para cezasına çarptırdı. Cengiz, 'görevi yaptırmamak için direnme' suçundan ise beraat etti. Para cezasının 24 eşit taksitte ödenmesine karar verilip, daha sonra sabıkasız oluşu nedeniyle hükmün açıklanması geri bırakıldı. Polislerden B.S. ve H.Y.'ye sadece 'darp' suçundan 1'er yıl 3'er ay hapis cezası verildi. Polisler diğer suçların tamamından beraat etti. Avukatların itirazıyla dosya, Yargıtay'a gönderildi.

BERAAT KARARI VERİLEN SUÇLAR DÜŞÜRÜLDÜ

Dosyayı inceleyen Yargıtay 8'inci Ceza Dairesi, 7 yıl sonra 19 Nisan'da kararını verdi. Yargıtay, zaman aşımı gerekçesiyle yerel mahkemenin Cengiz ve diğer sanıklar için beraat kararı verdiği suçları düşürdü. Yargıtay ayrıca polis memuru N.A.'nın suçunu da 2 Nisan 2020'de hayatını kaybetmesi ile düşürdüğünü açıkladı. Yargıtay, H.Y. ile B.S.'ye 'darp' suçlamasıyla verilen 1 yıl 3'er aylık hapis cezası kararını ise 'haksız tahrik indirimi' uygulanmadığı gerekçesiyle bozdu. Yargıtay'ın kararında, Cengiz'in karakola davet edildiği ancak 165,8 promil alkollü olan Cengiz'in gitmek istemeyip polisleri ittiği, itişme sırasında tarafların yaralandığı belirtildi. Ayrıca arbede sırasında Cengiz'in polislere, hakaret ettiği kaydedildi.

Karakola götürülen Cengiz'in daha sonra polis memurları H.Y. ve B.S. tarafından ifade odasına götürülüp, elleri kelepçelenerek darbedildiğine dikkat çekildi. Yargıtay kararında, müzikholde başlayıp karakolda süregelen, davranışların Cengiz'den kaynaklandığı, haksız tahrik sebebi olduğu ve ulaştığı boyut dikkate alınarak polis memurları H.Y. ve B.S. hakkında darp suçundan verilen cezada 'tahrik' indirimine gidilmesi gerektiği ifade edildi.

Sanık polislerin avukatı Tolga Yurdakul, Fevziye Cengiz'in kovuşturma safhasında müşteri olarak değerlendirildiğini ancak Yargıtay'ın kararıyla beraber çalışan olduğunun kabul edildiğini vurgulayarak, "Tabii ki de olayın yaşanmasını hiç istemezdik. Müvekkillerim de böyle bir olayın yaşanmış olması nedeniyle üzgünler. Ancak karşı taraf, görüntülerin basına sadece bir kısmının yansımış olması nedeniyle kamuoyunu başından itibaren yanlış yönlendirmiştir. Yargıtay kararı da bizim bu söylediğimizi ispatlamış oldu" dedi. (HABER MERKEZİ)