YAZARLAR

Yaşasın öfke…

Huzurlu ve sakin bir hayat hayal etmek fazla lüks artık, haksızlık, yan çizme ve kaytarma. Bu yüzden öfkemizi diri tutmaktan başka çaremiz yok.

Cinayetler, hırsızlıklar, her gün gözümüzün önünde biraz daha yok edilen doğa, elimizden alınan hayat, bize birazı bile çok görünen neşe, bolca beton, sayıca az hacimce çok müteahhitler, iş bağlayıcıları, kara para ve yıkamacıları ve yağcıları, ortada uçuşan milyon dolarlar, asgari ücret, maske-mesafe-temizlik, say say bitmez bu rezillik…

Her şey bir yana bir de umutsuzluk, yani hayat salyası, betona dönüştürüyor her şeyi. Dönülmez bir akşamın ufkunda olmak duygusu, bırakın sabahı, son akşamı bile çekilmez kılıyor. Yarın gelecek felaketin arifesi bile keyifsiz geçiyor, keyfimizin kahyasının, kifayetsiz zevki ve bol paçalı kaprisi altında…

Pompei’nin son günleri gibi bile değil halimiz. Üstümüze göklerden, otobanlar ve viyadüklerden yağacak betona yakalandığımızda, dans ediyor bile olamayacağız hiçbirimiz. Zaten çoktan ölmüş ruhlarımızı boğacak en fazla, kara delik…

Boşuna yani bu kadar çimento serpilmesi üzerimize, zaten donuk beden, mat mat göz bebekleri ve miyop kalpler dünyası hepimiz…

Bu bütün ruhumuzu öldüren karabasan, iktidarların en tepesinden başlayıp, onun en küçük parçası muhafız alaylarına, minyatür iktidar parçacıklarına, en dibine kadar bize hayatı kahretmeleriyle kalmıyor, bir de yaşama sevincimizin üstünde dolaşıyorlar, pis ayaklarıyla.

Parmak araları yolsuzluk kiri, tırnakları her yere ulaşabilecek kadar uzun, kıvrık, sanki bir çıkrık, her şeyi doymak bilmez karınlarına indiren, arsız, obez tek dişi ve tek adamı kalmış medeniyet…

Huzurlu ve sakin bir hayat hayal etmek fazla lüks artık, haksızlık, yan çizme ve kaytarma. Bu yüzden öfkemizi diri tutmaktan başka çaremiz yok. Çünkü hâlâ öfke duyabilmek, hâlâ bir umut taşıyabilmenin işareti.

Masum olmanın güzelliği yüzlerine yansımış genç kadınların, katledilmesine karşı sessiz mi kalıyoruz zannediyorsunuz bizi?

Hayır öfkeliyiz!    

Cellatlarımızın suratına bile tüküremeyeceksek, boşuna onların kurdukları idam sehpaları. Cellatların işini kolaylaştırmayacağız. Bu yüzden urganlarını yağlayanlar bilsinler, ceremesini çekecekler, hiçbir şeyimiz yoksa bile elimizde öfkemiz var, en derinden bizi insan tutan…  

Yaşasın öfke…


Metin Yeğin Kimdir?

Yazar, belgeselci, sinemacı, gazeteci, avukat, seyyah... CNN-Türk, NTV, Kanal Türk, Al Jazeera, Telesur televizyonlarına 200'e yakın belgesel ve kurmaca filmler yaptı. Türkiye'de Cumhuriyet, Radikal, Birgün, Gündem; dünyada Il manifesto, Rebellion gazetelerine köşe yazıları yazdı. Dünyanın sokaklarını anlattığı 10'dan fazla kitaba sahip. Dünyanın farklı yerlerinde yoksullarla birlikte evler inşa etti, bir sürü farklı işte çalışarak yazılar yazdı, filmler çekti. Birçok ülkede kolektif çalışmalara katıldı, kooperatif örgütlenmelerine öncü oldu. Ekolojik direnişlere katıldı, isyanlara tanıklık etti. Türkiye ve birçok ülkede öğretim üyeliği yaptı... Ve dünyayı değiştirmeye çalışmaya devam ediyor hâlâ...