YAZARLAR

Barışa can suyu

HDP’ye rağmen HDP’yi güçlendirmeden PKK terörünü durdurmanın da barış süreci başlatmanın da imkânı yok.

61 Aydının imzaladığı basın açıklaması, terörü açık bir dille ret edişiyle barış umudunu güçlendirmeye aday. “Her bombalama eylemi demokratik siyaset alanlarını daraltıyor. Her ölüm bizi çözümden biraz daha uzaklaştırıyor. Şiddeti, bir bütün olarak, reddediyoruz. Bu bağlamda PKK’yi şiddet yöntemlerini terk etmeye ve şiddet eylemlerine bir an önce son vermeye çağırıyoruz.” Haziran seçimleri sonrası HDP’nin sergilemesi gereken, tutum, yukarıda alıntıladığım ifadelerle aydınlardan geldi.

PKK, siyaset alanında HDP ile ulaşılan başarıyı kendi açısından tehdit olarak algılamıştı. Varlık yokluk kaygısıyla terör eylemlerini tekrar başlattığında asıl vurduğu Kürt siyaseti olmuştu. HDP ise aldığı oyların ona yüklediği siyasi sorumluluğun, teröre karşı irade bayanı gerektirdiği bilincinden uzak kaldı. Her hangi bir dernek gibi sadece iktidarı hedef alan barış çağrılarını tekrarlayıp durmakla aslında kendisini çözüm ya da müzakere denkleminin dışına ittiğinin dahi farkında değil. Silahlı güçler karşısında rüştünü ispat zorunluluğu bu topraklarda sivil siyasetin kaderi olmalı. HDP’nin bu sınavı veremediği çok açık. Siyasi irade beyanını sadece iktidara ait sorumluluk olarak görüp gösterdiği açıklamalar, kendisini, siyasal güç olarak göremeyişinin itirafı niteliğinde.

Hendek savaşlarına halkın koyduğu tepkiyi ve şehrini, mahallesini terk edişini, PKK karşısında ve kendi arkasında, meşru siyasetin yanında güçlü bir halk desteği olarak kullanabilirdi. Olmadı. Şimdi HDP yeni bir yol ayrımında. Aydınların basın açıklamasını, şiddete karşı siyaseti güçlendirecek yeni bir fırsat olarak değerlendirebilir. Yeniden arkasındaki halk desteğini güçlendirebilir. “Sorumluluk üstlenmeye hazır” olan aydınların açıklamalarını kendisi için tehdit olarak da algılayabilir. İkinci ihtimal, şiddeti körükler. İlk ihtimal ise barış umudunu güçlendirecek yeni bir siyaset iklimine ulaştırır bizi.

AKP, CHP, MHP parlamentoda HDP’yi yok saymaya kalkışsa da HDP, kendisini siyasal güç olarak görmekten uzak olsa da ülkemizde kalıcı barışı yeniden konuşur hale gelebilmenin anahtarı, meşru Kürt siyaseti. HDP’ye rağmen HDP’yi güçlendirmeden PKK terörünü durdurmanın da barış süreci başlatmanın da imkânı yok. Aydınların basın açıklaması, bizlere silahları susturmak için yeni bir fırsat sunmuş oldu. Umulur ki tüm partiler, aydınların net tavrını dikkate alsın. Dış politikada gerçekleştirilen revizyon ve FETÖ kalkışmasını püskürtmede yaşanan ortaklaşma, Kürt sorununun barışçı yoldan ve demokratik yöntemlerle çözülmesi yönünde iç politikaya da yansısın.


Berrin Sönmez Kimdir?

Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi mezunu. Aynı üniversitede araştırma görevlisi olarak akademiye geçti. Osmanlı Devleti’nin 1. Dünya Savaşı’na giriş süreci üzerine yüksek lisans tezi yazdı. Halkevi ve kültürel dönüşüm konulu doktora tezini yarıda bırakarak akademiden ayrılıp öğretmenlik yaptı. Daha sonra tekrar akademiye dönerek okutman ve öğretim görevlisi unvanlarıyla lisans ve ön lisans programlarında inkılap tarihi ve kültür tarihi dersleri verdi. 28 Şubat sürecindeki akademik tasfiye ile üniversiteden uzaklaştırıldı. Dönemin keyfi idaresi ve idareye tam bağımlı yargısı, akademik kadroları “rektörün takdir yetkisine” bırakarak tasfiyeleri gerçekleştirdiği ve hak arama yolları yargı kararıyla tıkandığı için açıktan emekli oldu. Sırasıyla Maliye Bakanlığı, Ankara Üniversitesi, Milli Eğitim Bakanlığı ve Afyon Kocatepe Üniversitesi’nde ortalama dört-beş yıl demir atarak çalışma hayatını tamamladı. Kadın, çocuk, insan hakları, demokrasi ve barış savunucusu, feminist-aktivist Berrin Sönmez’in çeşitli dergilerde makale ve denemeleri yayınlanmıştır.