YAZARLAR

Kolombiya: Fantastik barıştan fantastik gerçeğe

Yağmur yağıyordu. Kolombiya dağlarında gezdiğimiz her an yağıyordu. Gece ve gündüz. Marquez fantastik yazmıyordu. Kolombiya’da gerçek fantastikti...

Yağmur yağıyordu. Venezüella sınırından kaçak geçmiştik. Bize verdikleri bir buluşma noktasında gerillaların gelmesini bekliyorduk. Tabii ki asker, polis- paramiliterler yani korucu hatta Amerikalı askerler de gelebilirdi. En kötüsü paramiliterlerdi çünkü oldukça çok insan öldürüyorlardı. Maria Mercedes yolda bütün gece bunu bana defalarca anlatmıştı. Birlikte sınırı geçtiğimiz Venezüellalı arkadaştı. Ya çok ciddiydi ya da uykumu açmaya çalışıyordu. Halbuki yağmurdan hiç uyuma şansı yoktu. Kolombiya’da barış yoktu. Bolca ölüm. İnsan kaçırma. Gözaltında kaybetme, tecavüz ve saf şiddet vardı. Biz gerillayı bekliyorduk. Delicesine yağmur yağıyordu…

Küba’da bir evde Merve ile FARC gerillasının delegelerini bekliyorduk. Boş bir ev, boş ve yuvarlak bir masa, galiba sadece 5 sandalye ve sürekli bize siz delisiniz diyen bir Kübalı ev sahibi vardı. Latin Amerika kurallarına uymayarak zamanında geldi gerilla komutanları. Kolombiya Devleti ile müzakere henüz başlamıştı. Konuşmaya başladık ve kahve içmeye. Masada oturan 4 gerilla komutanın kellesine toplam 5 milyon dolar ödül konmuştu. Zengin bir masada oturuyorduk. 6 kahve bardağı, yarısına kadar içilmiş kahveler, barışın başlama umudu ve 5 milyon dolar…

Yağmur yağıyordu. Galiba 4 saattir bekliyorduk ama zaten biz de 2 saat geç gelmiştik. Ya gelmişlerse diyordum gene gelirler diyordu Maria Mercedes. O buraya birkaç kez buluşmaya  gelmesine rağmen, bir sürü yerde kaybolmuştuk. Paramiliterler kaçta gelirler dedim. Sen dalga geç dedi. Gelirlerse görürsün. Meksika’da Zapatistaların komününden çıkarken aynı endişe sırtımızdaydı. Orada da katildiler. Gülerek onları savuşturmak istedim. Ben gülünce güldü. İyi biliyorum dedim. Ormana yakın küçük bir evin sundurmasında oturuyorduk. Maria Mercedes Venezuella’lı devrimci bir kadındı. Caracas’ta bir toplantı da tanışmıştık. Chavez’i darbeden geri almak için gecekondulardan indiğimiz günlerin ertesinde. Tarija’da-Kolombiya sınırında bir şehirde, Seviche satıyordu. Evde birlikte balıkları limona yatırıyorduk. Kişniş ve soğan koyuyorduk. Limonda ateşsiz pişiyordu balıklar…

Ricardo Tellez FARC’ın ‘Dışişleri Bakanı’ diye adlandırılıyordu. Müzakerenin daimi delegelerindendi. Sıkı bir kahve içiciydi.  Kumandan Olmeida Ruiz, daha çok rom severim dedi. Bir gerillaya göre kilolu bir zayıfa göre çok hareketliydi. Kapı çaldı. Geleni kimse tanımıyordu. Gelen adam ev sahibi Rene’nin kulağına bir şeyler söyledi. Rene dönüp bize benim arkadaşım dedi. Küba gizli servisi gibi bakıyordu. Ricardo dışarda konuşalım isterseniz dedi Rom içeriz. Tamam dedi Marcelia kadın gerilla komutanı. Birlikte fotoğraflar çekildik. Marcelia bana sarıldığında o kadar yakınlaşma dediler. Güldü Marcelia. Daha çok sarıldı. Güldüler….

Yağmur yağıyordu. 6 saat sonra geldi gerilla. Karşılıklı anlamsız şeyler söyleyerek birbirimizin para militer olmadığını anladık. Maria Mercedes neşelendi yeniden yola düştüğümüzde. Endişelerimizi gerillanın sırtına yüklemiştik. Onlar bizim için endişelenip, bizim için önlem alıyorlardı. Onlar mümkün olduğu kadar yavaş, biz mümkün olduğu kadar hızlı yürüyorduk.  Bir ordu en yavaş yürüyenin hızında ilerler diyordu Mao. Tepemizde yağmur ormanlarının sıkı dalları, yağmura nasılsa yol veriyordu. Üstünden atladığımız nehirlerden daha ıslaktık…

‘Düne kadar terörist dedikleriyle şimdi masaya oturdular. Sadece bu bile bizim politik-askeri bir hareket olduğumuz  gösterir.’ diyordu kumandan Ricardo. Daha sonra İtalyan gazeteci bir arkadaşımla müzakerenin başlangıç anlaşmasını gönderdi. Altında Küba ve Norveç’in imzaları vardı. Gerilla komutanlarının imzaları ve Kolombiya devlet başkanı Santos’un imzası vardı. Her sayfayı, hepsi paraf etmişlerdi. Barış havada uçuşan kelimelere emanet edilmemişti. Sahilde oturup rom içtik. Dört gerilla komutanı, Merve ve ben. Dünyayı değiştirdik. ‘Bari dünyayı değiştiremedik konuyu değiştirelim diyordu James Joyce, Ulyess’ de. FARC-EP dünyayı değiştirebilidi mi?

Yağmur yağıyordu. Kolombiya dağlarında gezdiğimiz her an yağıyordu. Gece ve gündüz. Marquez fantastik yazmıyordu. Kolombiya’da gerçek fantastikti.

Kolombiya’da barış fantastik geliyordu, bugün barış imzalandı ve yine gerçek fantastik…


Metin Yeğin Kimdir?

Yazar, belgeselci, sinemacı, gazeteci, avukat, seyyah... CNN-Türk, NTV, Kanal Türk, Al Jazeera, Telesur televizyonlarına 200'e yakın belgesel ve kurmaca filmler yaptı. Türkiye'de Cumhuriyet, Radikal, Birgün, Gündem; dünyada Il manifesto, Rebellion gazetelerine köşe yazıları yazdı. Dünyanın sokaklarını anlattığı 10'dan fazla kitaba sahip. Dünyanın farklı yerlerinde yoksullarla birlikte evler inşa etti, bir sürü farklı işte çalışarak yazılar yazdı, filmler çekti. Birçok ülkede kolektif çalışmalara katıldı, kooperatif örgütlenmelerine öncü oldu. Ekolojik direnişlere katıldı, isyanlara tanıklık etti. Türkiye ve birçok ülkede öğretim üyeliği yaptı... Ve dünyayı değiştirmeye çalışmaya devam ediyor hâlâ...