Bu bir 'yeni Türkiye' hikâyesidir
İkisi düpedüz solcuydu. Zaten KESK üyesiydiler. Birinin evindeki kitap ve sol mecmua bolluğu polisi bile ikna etmeye yetmişti. Kalan üçünden biri MHP'li, biri BBP'li, diğeri liberaldi... Bir Fransız, bir İngiliz, bir Alman, bir Japon bir de Temel, fıkrasındaki gibi...
Ankara'nın ilçesi Haymana... Belediye Başkanı, Kürt Ahmet lakaplı ünlü kişinin oğlu...
Bu kişinin konumuzla alakası yok ama aslında her türlü alakasızlığın geldiğimiz noktayla alakası olduğu için bu bilgiyi de buraya alakasız şekilde sıkıştırdım.
Olay, 15 Temmuz darbe girişiminden birkaç hafta sonra gerçekleşti.
Adını kurulduğu günlerde "ajan vatandaş hattı" koyduğum BİMER'e (Başbakanlık İletişim Merkezi) yağan binlerce ihbardan biri, Haymana Tarım İlçe Müdürlüğü'nde çalışan 5 kişi hakkındaydı... "Bu kişiler FETÖ'cüdür, Cumhurbaşkanı'na hakaret etmektedirler!" diyordu muhbir.
İhbar edilen kişilerin evleri 30 Temmuz akşamı, Haymana Cumhuriyet Savcılığı'nın kararıyla arandı. Polis arama yaptığı evlerde şaşkınlık içindeydi çünkü her biri ayrı telden çalıyordu.
İkisi düpedüz solcuydu. Zaten KESK üyesiydiler. Birinin evindeki kitap ve sol mecmua bolluğu polisi bile ikna etmeye yetmişti. Kalan üçünden biri MHP'li, biri BBP'li, diğeri liberaldi... Bir Fransız, bir İngiliz, bir Alman, bir Japon bir de Temel, fıkrasındaki gibi...
Polis, evlerde yaptığı aramalarda tüm bilgisayarlara, cep telefonlarına, CD'lere, belleklere ve bilimum elektronik eşyaya el koyarken pek tabii kopya falan almadı. OHAL'i gerekçe gösterdi. OHAL bunu yapmaya izin veriyormuş gibi!
Şimdi FETÖ'cü denilerek tutuklanan o polisler kimlerin evine, bilgisayarına neler yerleştirmemişti ki bugüne kadar! Bunların yerleştirmeyeceği ne malumdu? Ama kimse sesini çıkaramadı. Ne de olsa OHAL vardı.
Birbirine benzemez bu grup, ilk mesai gününde Haymana Savcılığı'na gittiklerinde gözaltına alındılar. Emniyet'te ifade verirken haklarındaki suçlama okununca başlarını yakanın BİMER ihbarı olduğunu anladılar. O an hepsinin aklından geçen isim aynıydı.
Müfteriyi tanıyorlardı!
Geri kalanını, huninizi kafanıza takarak okuyabilirsiniz.
İhbarcı, bir süre öncesine kadar aynı iş yerinde çalıştıkları bir şofördü. Ağabeyi 'şehit' asker olduğu için kamuda istihdam hakkı kazanmış, iş arkadaşına cinsel istismar suçu işleyince mahkeme kararıyla işten atılmıştı.
Bu durumu hazmedemeyip(!) ilçenin önde gelen siyasetçisini de arkasına alarak Tarım Bakanlığı Haymana İlçe Müdürlüğü'ne adeta baskına gitmiş, ağzının payını alıp çıkmıştı.
Hadi bu bölümü de kısa geçmeyelim çünkü burası da ayrı bir Türkiye klasiği!
Şoför ve 'muktedir siyasi parti'nin ilçe başkanı, devlet dairesinin en yetkilisinin, ilçe müdürünün odasına çat kapı girdiler. Müdür izinliydi, yerine de 'o ihbar edilenlerden biri' bakıyordu. Küçük ilçenin büyük siyasetçisi, "Benim kim olduğumu bilmiyor musun? Niye ayağa kalkıp önünü iliklemiyorsun?" diye bağırınca tartışma çıktı. Uzun konuşmalar sonunda mevzu anlaşıldı, siyasetçi sakince oradan ayrıldı.
O gün intikamını alamayan tacizci şoför aylar sonra darbeyi fırsat bilip BİMER'i akıl etmiş, 5 kişiyi gözaltına aldırmıştı. Bu saçma hikâyenin bir yerinde iki KESK'li, bir liberal, bir MHP'li, bir BBP'li cürüm olmuşlardı. İki geceyi nezarethanede birlikte geçirdiler.
Emniyet'te de Savcılık'ta da kendilerini ihbar edenin kim olduğunu, gerekçesini ve taciz davasını anlattılar. Mahkeme beklenirken küçük ilçede müfterinin yediği halt hemen duyuldu, adamı korku sardı. Savcıya gitti, "Yalan ihbarda bulundum. Bir olaydan dolayı husumetim vardı bu kişilerle, canlarını yakmak istedim" dedi. Savcı sordu, "Baskı altında mısın? Bunları sana zorla mı söylettiriyorlar?" Hayır dedi. Dedi ama hâkim 5 kişinin de adli kontrol şartıyla serbest bırakılmasına karar verdi. Her sabah imza atmaları şartıyla ve yurt dışına çıkış yasağıyla serbest kaldılar ve 5'i de açığa alındı.
Muhbir iftiradan, yargıyı oyalamaktan küçük bir ceza alsa n'olacak! Bu 5 kişi anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs, silahlı örgütü üye olmak ve Cumhurbaşkanı'na hakaretle suçlanıyorlar.
Muhbir savcıya gidip yalan söyledim demesine rağmen hâkim şu soruları sordu bu 5 kişiye:
Fethullah Gülen'le ilişkin var mı? Bank Asya'da hesabın var mı? Zaman gazetesi okur musun, gazetenin abonesi misin? Okul yıllarında cemaat yurtlarında kaldın mı? Herhangi bir şekilde cemaate himmet bağışında bulundun mu? Cumhurbaşkanımız'a diktatör dedin mi? Bir de içlerinden birine üyesi olduğu Whatsapp grubunun ne amaçla kurulduğunu...
Bir iddiaya göre bu tacizci şoför taciz davasıyla ilgili kararı veren hâkim hakkında da benzer bir ihbarda bulunmuş.
Of, yazarken yoruldum!