YAZARLAR

Alp Altınörs neden tutuklandı?

Ergenekon, Balyoz gibi birçok ucube soruşturma, dava için 15 Temmuz darbe girişimi sonrası "Pardon, bunlar FETÖ'nün kumpasıymış!" diyenler bugün farklı kesimleri hedef alan benzer hukuksuzluklara imza atıyor.

HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Alp Altınörs 8 Eylül gecesi Tokat Cumhuriyet Başsavcılığı'nın soruşturması kapsamında gözaltına alındı. 15 Eylül geceyarısı mahkemeye sevk edildi ve sabah erken saatlerde tutuklu yargılanmasına karar verilerek Çamlıbel Cezaevi'ne gönderildi. Aynı soruşturma kapsamında 12 kişi tutuklandı, 4 kişi adli kontrol koşuluyla serbest bırakıldı. Altınörs ile birlikte HDP Tokat İl Eşbaşkanı Kadir Akkaya ve HDP Merkez İlçe Başkanı Erdal Bektaş'ya yöneltilen suçlama "terör örgütüne üye olmak" ve "terör örgütüne eleman temin etmek"...

İddia buyken soruşturma dosyasında 'örgüte temin ettikleri eleman'ın varlığından söz edilmiyor. Yani isnat edilen suçun en temel unsuru ortada yok. Tuhaflıklar bununla da sınırlı değil!

İddia şu: 10 Ekim Ankara Garı katliamında yaşamını yitiren HDP Tokat İl Saymanı Zakir Karabulut'un Bitlis'te gerçekleşen cenaze töreni sırasında Altınörs'ün peşinde bir grup gençle  ormanlık alana giderek gerilla grubuyla konuştuğu, örgütü övücü sözler sarf ettiği ve gençleri örgüte katılmaya teşvik ettiği... Peki bu soruşturma ne zaman açılıyor? İddia edilen suçun sözde işlendiği tarihten tam 11 ay sonra. Nerede başlatılıyor soruşturma? Bitlis'te değil Tokat'ta... Nasıl atılıyor bu suçlar Altınörs'e? Yıllardır binlerce insanı mağdur eden itirafçı, gizli tanık ifadeleriyle...

HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ'a partinin Eşbaşkan Yardımcısı Alp Altınörs'ün tutuklanmasının ne anlama geldiğini sordum, şunları anlattı:

YÜKSEKDAĞ: DARBEYE KARŞI MÜCADELE EDENLERE DARBE!

"Alp'in tutuklanması doğrudan HDP'ye karşı geliştirilen siyasi saldırı operasyonunun parçasıdır, bir komplodur. Hükümetin talimatıyla yapılmış bir operasyon bu. Aktif, çok yönlü pratiği olan bir arkadaşımız Alp. Bu bir vurup hırs alma operasyonudur. Meclis'in üçüncü büyük partisi HDP'yi var eden halkın ve HDP'ye oy veren seçmenin iradesine dönük bir saldırıdır. Bu iradeyi gayrı meşru, darbeci bir biçimde tanımama yaklaşımıdır. Siyasi iktidar, IŞİD katliamlarında mağdur olanlara saldırma tutumunu sürdürüyor. IŞİD'i koruma tutumunu sürdürürken dikkatleri başka yöne çekerek bir algı operasyonu yürütüyor. Bu katliamları gerçekleştirenlere karşı ne bir tedbir alındı ne yargı süreci işletildi. 'Katliamlara karşı mücadele edenleri, dayanışma bilincini diri tutanları hapsederim' diyorlar. Topluma bir gözdağı verilmek isteniyor. AKP iktidarı ve Erdoğan, 15 Temmuz'dan bu yana 'darbeyi püskürttük' söylemiyle darbeye karşı mücadele edenlere karşı darbe yapıyor."

'HDP DARBEYE VE DİKTAYA KARŞI EMNİYET SUPABIDIR'

"HDP ve partinin 6 milyonluk seçmeni, darbeye ve diktatör rejim inşa etme girişimlerine karşı emniyet supabıdır. İstiyorlar ki AKP diktasına ve darbesine karşı dik duran, Türkiye'de daha kötü günlerin yaşanmasına bariyer oluşturan tek merkez, HDP olmasın. Alp Altınörs, HDP içindeki duruşuyla önemli rol oynayan, bir düşünce insanı olarak partiye önemli katkıları olan bir yoldaşımız, arkadaşımız. Tutuklanması, HDP'yi yansıtan diri, enerjik, kararlı duruşunu ve onun nezdinde bu duruşu kırmayı hedefleyen bir harekettir."

'İSTİYORLAR Kİ KİMSE BİRBİRİNE SAHİP ÇIKMASIN!'

"Bilmedikleri, bilseler de yanıldıkları bir şey var, Alp gibi yoldaşlarımızın bu duruşunu yıllardır kimse durdurmayı başaramadı. Her saldırıdan daha güçlenerek çıktı arkadaşlarımız. Alp nezdinde HDP'nin bu enerjik, mücadeleci, umutvar duruşuna saldırıyorlarsa kesinlikle duvara tosladılar.

Akademisyenlerin, gazeteci ve yazarların, avukatların tutuklanması örneğinde de aynı şeyi yapmaya çalıştılar. İstiyorlar ki kimse birbirine sahip çıkmasın. Bundan sonraki süreçte de Alp ve arkadaşlarımızın serbest kalmaları için tüm demokratik kamuoyunun bir dayanışma sergileyerek ortaya koyacağı iradenin çok önemli olduğunu düşünüyorum."

AV. ŞAHİN: HUKUK, YARIN ONLARA DA LAZIM OLACAK

OHAL'de çıkarılan kanun hükmünde kararnameyle getirilen, '5 güne kadar avukatla görüş yasağı verilebilir' düzenlemesine sığınarak müvekkilleriyle 5 gün boyunca görüştürülmeyen Avukat Alişan Şahin'le de konuştuk. "Emniyet Müdürlüğü ve adliyeler avukatların da iş yeridir. Ancak bizim buralara girmemiz bilinçli olarak engellendi" diyen Şahin şöyle konuştu:

"Maalesef tutuklama tedbir kararını verdiler. Hukuk ayaklar altında. Hukuk herkese lazım, yarın bunu uygulayanlara da lazım olacak. HDP bu ülkede barışı tesis etmek için çaba sarf etmektedir. Üç yıldır başka bir söz söylememiştir. Bu partinin yöneticisini böyle bir şeyle itham etmek abesle iştigaldir. Örgüte eleman kazandırıldığı iddia ediliyor. Kimi kazandırdığı bilgisi yok dosyada. Olmayan suçun davası olur mu? Soruşturmayı açmak için neden 11 ay beklemişler? Yargının bu dosyaya ilişkin verdiği tutuklama tedbir kararı isabetsizdir, cezaya dönüşebilecek niteliktedir. Tutuklanan arkadaşlar haklarında somut delil olmalan 7-8 ay boş yere yatacaklar içeride. İlk duruşmada tahliye edileceklerini düşünüyorum. Yaptıkları hak kaybı yapanların yanına kâr kalacak. Bir sosyal hukuk devletinde olmaması gereken bir uygulamadır bu."

'ŞÜPHELİLERE, AVUKATLAR GELMEDİ DEDİLER'

"Günlerdir, Sayın Savcı'ya ulaşıp soruşturma dosyasının akıbetinin ne olacağı, ifadelere ne zaman geçileceği, adliyeye sevklerin ne zaman olacağını öğrenmeye çalıştık. İfadelere başlandığı anda haberdar olduk. Şüphelilere, 'avukatlar gelmedi', bize ise 'şüpheliler sizi istemiyor' gibi gerçek dışı beyanlar sunuldu. Şüpheli bizi istemiyorsa yüzümüze söyler dedik ama şüphelilerle görüşmemiz engellendi. Gözaltına alınanlara Etkin Pişmanlık Yasası önerdiler. Bütün dosya, ilk gözaltına alınan bir kişinin gerçek dışı beyanlarıyla oluşturulmuş ve bu beyanları sunan kişi dosyanın şüphelisi.  Tanık beyanıyla işlem yapacaksan o tanıkla şüpheliyi yüzleştirmelisin. Tanığa aleyhte, şüpheliye ise lehte beyanlar ve delil sunma imkanı tanınmalıdır. Bu yapılmadı. Gerçek dışı beyanları veren kişi adli kontrolle serbest bırakıldı. Bütün bunlar yok hükmündedir. Bu yönde Yargıtay içtihatları var."

'İDDİA HAYATIN OLAĞAN AKIŞINA AYKIRI!'

"Devletin resmi haber ajansı AA'ya gizlilik kararı olan dosyadan bilgiler sızdırılmış. Bunun bilgisini, belgesini savcılığa sunduk. Bir şüpheli ifadesinde, Alp Altınörs'ün, Zakir Karabulut'un cenazesinde, güvenlik güçlerinin aşırı tedbiri varken öyle bir ortamda peşine bir grup genci de takarak ormanlık alana elini kolunu sallayarak gittiği, gerillalarla örgütü övücü konuşmalar yaptığı, örgüte eleman sağlamaya çalıştığı iddia ediliyor. Bu iddia hayatın olağan akışına aykırıdır. Akla yatkın hiçbir yanı yoktur. Bunun delillerini sorduk. İddia edilen saat 14. 30-15 00 civarı. Alp Altınörs, 12 Eylül'de Muş Havaalanı'na iniyor. 12 30'da Bitlis'teki cenazeye ardından da ailenin taziyesine katılıyor. Saat 15 00 gibi Van Havaalanı'ndan dönüş yapacağı için Van'a gidiyor, oradan da Ankara'ya dönüyor. Muş-Bitlis arası 2 saat. Bitlis-Van arası da 3.5-4 saatlik bir yol. Bir kişinin aynı anda iki ayrı yerde olması mümkün değildir."

BİRSEN KAYA: OHAL DEDİKLERİ, BİR DARBE HUKUKU

Alp Altınörs'ün eşi, HDP Ankara İl Eşbaşkanı Birsen Kaya da adliye içinde bekleyemeceğini söyleyen polise itiraz ettiği için polis tarafından darp edilerek gözaltına alınıp serbest bırakıldı. Dostum Birsen'i kolay kolay korkutamazlar! Bayram Kartal ve Sedat Selim Ay'ın işkence tezgahından geçmiş, direnmiş, işkence ve gözaltında tacizle her platformda başı dimdik mücadele etmiş devrimci bir kadındır Birsen. Örgütlü mücadele deneyimi sayesinde bu koşullar altında dahi metanetini koruyor ve sakin sakin anlatıyor olan biteni... Ona göre soruşturmanın temelini oluşturan iddianın sahibinin ifadesinin hangi koşullarda alındığı meçhul! İşte Birsen Kaya'nın anlattıkları:

"Bu ifadenin hangi koşullarda alındığını bilmiyoruz. Bu kişi özgür iradesiyle mi verdi bu ifadeyi, tehdit altında mı? Şu son birkaç günde bizde bu fikri oluşturan hem insani hem hukuki açıdan kabul edilemeyecek çok şey yaşadık. Başsavcının arama emrinde 'Varsa eşinin ve çocuğunun dijitallerine, telefonlarına da el konulması...' yazarak suçun şahsiliğini ortadan kaldıran, ailesini de cezalandıran bu süreci adliye safhasında da yaşadık. Günlerdir avukatlarla birlikte ne kolluktan ne savcıdan bilgi alabildik. Bu hukuksuzluğa itiraz edince darp edildim. Sonra polise hakaret ve tehditten gözaltına alındım. Absürt tam bir hukuk trajedisi bu. Şüpheli henüz mahkemeye çıkmadan bir kanaat oluşmuş ve suçlu addedilmiş. Alp'in şahsında HDP'nin temsil ettiği Türkiye sol, sosyalist hareketine bir müdahaledir bu. OHAL dedikleri şeyin siyasi hayatta karşılığı darbe hukukudur. Özellikle küçük illerde bunu daha bariz görüyoruz. Bu mesnetsiz iddianın soruşturulması için bu ilin seçilmiş olması da tesadüf değil. Bu insanlar, arkadaşlarının cenazesine gittikleri için suçlu ilan ediliyorlar. IŞİD Ankara Garı'nda 104 insanı katletti. Bu soruşturmada tutuklu var mı? Katledilenlerin cenazesine gidenleri mesnetsiz iddialarla tutuklamak her şeyi anlatıyor."

Alp Altınörs'ün avukatı Alişan Şahin'in dediği gibi bir gün hukuk bunları yapanlara da lazım olacak!