YAZARLAR

Gerilla anlatıyor (2): Barış bugün değil, yarın için

Llorano Hollywood filmlerinin başrol oyuncularına taş çıkartacak kadar güzel. Gerilla olmasaydı oyuncu olabilirdi ama belki de gerilla olduğu için daha güzel görünüyor.

Gerilla kampı nehrin kenarında, biraz ağaçların altında, 'barış için konferans' olmasa pek kurulmayacak bir yerde. Ancak gerillanın en güçlü olduğu bölgelerden birinin ortasında olduğu için bu kadar rahat. Kampı yakından çektiğinizde diğerlerinden pek farkı yok ama bir savaş sırasında olabilecek, hesaplanacak şeylerin hiçbiri umursanmadan yapılmış. Yeni hayat da böyle olacak. Belki bu yoksunluk ve yokluk içinde bulunanlar, tam da bu yüzden bir çözümün daha fazla parçası olabilir.

gerilla-otobus Fotoğraf: Davit Graaf

FARC örgütlenmesi esas olarak 4 farklı eksenden oluşuyor. FARC-EP dışında, ‘Partido cominista glandestino-İsyancı Komünist Parti', daha geniş bir kesimi içine alan bir cephe ‘Movimento Bolivarino’, yine savaşçılardan ve militanlardan ama gizli milis örgütü ‘Milisas Bolivarano’.

Llorano Hollywood filmlerinin başrol oyuncularına taş çıkartacak kadar güzel. Gerilla olmasaydı oyuncu olabilirdi ama belki de gerilla olduğu için daha güzel görünüyor. FARC’ın ‘Mixto İsaias Pardo’ gerilla kampında gördüm onu. İlk gördüğümde yerden bir şeyler biçiyordu. Bir daha gördüğümde mutfakta pişirilecek muzların saplarını kesiyordu. Henüz 23 yaşında.

llorandro-2 Fotoğraf: Davit Graaf.

-Barıştan sonra ne yapacaksın?

-Gelecekte sadece mücadelenin biçimi değişecek. Mücadeleye devam yani. Sosyal eşitsizliği ortadan kaldırmak ve yeni bir Kolombiya kurmak için.

-Kendin için bir şey yapmak istemiyor musun?

Şöyle bir yukarıdan baktı. Güldü.

-Bunu kendim için yapıyorum zaten.

Fotoğraf: Davit Graaf. Fotoğraf: Davit Graaf.

Herkes gülünce bir şeyler daha ekledi.

-Giderim okula filan herhalde.

Mutfaktakilerin neredeyse hepsi çok gençti. Kamptakilerin hepsi de. Gerçi çoğu 10 yıldan fazla gerillaydı. Bunu sormuştum. Ölenler ve kalanlar demişti birisi.

***

Son bir iki günde gerilla aileleri gelmeye başladı. Bazıları kampta kalıyordu. Çocuklar silahlarla, yani gerçeklikle iç içeydi. Güzel küçük kız beni görünce telsizi kulağına dayayıp sözde konuşmaya başladı.

cocuk

-Adın ne senin?

-Neden?

Haklıydı. Neden? Vazgeçtim. Komutan Carlos diyordu ‘Barış bugün için değil esas yarın için...

***

Komutan Tanja ile konuşuyordum. Aleksandra, Hollandalı gerilla komutanı. ‘Önce yoksullara ekmek dağıtarak açlığı gidereceğimi sanıyordum ki sonra anladım. Yoksulluğun nedenini ortadan kaldırmazsanız açlığı ortadan kaldıramazsınız. İşte bu yüzden gerillaya katıldım.’

-Barışı nasıl örgütlediniz?

-Hükümet bir kapı araladı, biz abanıp bu kapıyı sonuna kadar açtık…

***

Giovanny Perez Rincon. Geçen yemek yaparken görmüştüm. Dikkat çekici şekilde bakımlıydı. Gençti ve daha genç görünüyordu.

perez-2 Giovanny Perez Rincon.

-Kaç yıldır gerilladasın?

-Çok az.

-Bir yıl? Üç ay? 2 saat? (Gülerek söylüyordum.)

-11 yıl (Gülerek diyordu bunu), çok az...

-Kaç yaşındasın ki?

-26 yaşındayım, bu ayın 25’inde 26 oluyor yani…

Gerillaların çoğu böyleydi. Hayatının yarısı daha doğrusu çocukluktan sonra tamamı gerillada geçmişti. Gerillanın manası onlar için aynı zamanda bütün arkadaşlar demekti ve bir aile ve tamamıyla bir hayat.

-Barıştan sonra ne yapacaksın?

-Mücadeleye devam, bu sefer başka şekilde. Çünkü barışın manası, sadece bir mücadele biçimini değiştiriyor olmamız. Düşüncelerimizden vazgeçmiyoruz kesinlikle.

-Barışın gerçekleşeceğine inanıyor musun gerçekten?

Hepsi böyle bir soruda düşünüyordu. Hepsinin içinde böyle bir kuşku olduğu kesindi. Bunun başında hayat tehlikesi vardı. Henüz geçtiğimiz ay içinde gerilladan ayrılıp yaşayan eski kumandan paramiliterler tarafından öldürülmüştü.

-Bu bir proje ve şimdi bu projenin gerçekleşmesi için çalışmamız gerek.

-Aranızda buna karşı çıkan, muhalefet eden arkadaşlar var mı?

-Evet var. Bazı arkadaşlar dağdan inmeyeceklerini söylüyorlar. Dağda yaşayacaklarını… Çoğunluğu özellikle yaşamlarının tehlikede olabileceğini düşünüyor. Bunu açıklamayan ancak düşünen oldukça çok yoldaş var. Fakat bence yoldaşların çoğunluğu, yüzde 99’u bu kuşkuları da olsa, barışa katılacak.

-Sen ne yapmak istiyorsun barıştan sonra?

-Okuyacağım. Makine mühendisliği okumak istiyorum.

-Kaç yıldır parayla ilişkin yok? Hiç para düşünmüyorsunuz burada. Bu seni korkutmuyor mu?

-Burada kolektif yaşıyoruz. Bu çok rahat bizim için. Barıştan sonra herkes tek başına kalacak, belki aile kuracak, çocuklar filan ama ben politik mücadeleye devam edeceğim için yine kolektif bir yaşantı olacak benim için.

-Gerillada sevgilin var mı?

-Burada yok, diğer kampta şimdi.

-Gerillada sevgili olmak mümkün değil mi? Evlenmek ya da çocuk yapmak için izin alıyor musunuz?

-Tabii tabii, sevgili olmak mümkün. Başka türlü nasıl olur ki? Ama evlenmek bir sürü şey, yani biz öyle kilisede nikah kıymak filan zaten, bu şekilde sevgili olmak gerekmiyor bence. Biz birlikteyiz demek yeterli. Bunun için kilise ya da resmi işlemlere gerek yok bizce.

-Peki, gerillada hiç sorun olmuyor mu bu kadın erkek ilişkilerinde. Yani birisi birini sever öbürü de hoşlanır filan...

Umursamaz biçimde dudak kıvırıyordu.

-Oluyor tabi. Mesela birinin sevgilisi başkasıyla olur ya da başka bir şey… Oluyor tabi ama çok sorun değil, bir şekilde çözülür bu. Yani bu gerilla ilişkisini bozamaz. Bir çözüm bulunur.

-Mesela sen buradasın, sevgilin başka yerde, onun yanına gitmek isteyebilir misin?

-Tabii tabii, genellikle bu yapılabilir zaten…

perez

-Peki, 11 yıldır silahla birlikte yaşıyorsun yani ilk kalktığında ilk yanı başında olan silah. Onsuz bir yaşamın nasıl olabileceğini düşündün mü?

Biraz düşündü.

-Biz şimdi silahlı bir mücadele sürdürüyorduk. Artık barış olacak ve artık silahsız olacağız. Bu mücadelenin biçimi de bu. Yani nasıl silahla mücadeleyi sürdürdüysek, bunu da silahsız olarak sürdüreceğiz. Bazen silahsız olduğumda üstümde pantolonum olmayacağını düşünüyorum ama bunu yapacağız. Artık mücadeleyi bu şekilde yürüteceğimize göre.

-İndian’sın değil mi? Neden katıldın gerillaya?

-Yarı yarıya annem indian [FARC üyelerinin 'yerli' yerine tercih ettiği sözcük]. Gerillaya katılmamın nedeni ise esas olarak paramiliterler, onların baskıları. Amcamı öldürdüler. Yeğenlerimi öldürdüler. Evleri yaktılar. Bu saldırılar karşısında yapılacak tek şey gerillaya katılmaktı.

-Ailen köylü değil mi? Koka yetiştiricisi misiniz?

-Yok koka değil, Cafeterias; kahve yetiştiriyorlar onlar

-Peki, barış sürecinden sonra para militerlerin tehlikesi ortadan kalkacak mı sence? Barış olacak mı?

-Bilmiyorum doğrusu. Sence barış olur mu?

-Ben endişeliyim. Kitaplarımdan biri El Salvador ve Guatemala’nın barış süreci ve sonrasına dair. Durum hiç de iyi görünmüyor. Mesela El Salvador’da daha önce dehşetli bir savaş vardı, her gün 7-8 kişi ölüyordu; zaten 5 milyonluk bir ülke. Şimdi barış var, her gün 20-25 kişi ölüyor…

-Öyle mi?

Barışın eşiğinde kimseyi endişelendirmek istemiyorum aslında. Barışın aleyhine konuşulamaz ama endişelerim var ve gerçekliğe gözümüzü kapatabilir miyiz? Yine bir ama ile söylersem, bu endişe bile barışa ağır gelebilir. ‘Yani barışı örgütlemek lazım yoksa daha kötü olabilir’ diyorum. Aslında müzakerelerin başında, bunu, FARC’ın barış heyetinin sözcüsü kumandan Ivan Marques de söylemişti. "Kötü bir barış, savaştan daha kötüdür." Ama şimdi büyük bir mutlulukla barışı imzaladıklarını duyuruyordu. Bir bildiği vardı mutlaka.

Sonra başka şeylerden konuşuyoruz, biraz futboldan, kızlardan filan…

Giovanny Perez Rincon. 26 yaşında. Kumandan Jorge Briceno cephesinden. Barıştan sonra elektrik mühendisi okumak istiyor.

***

FARC’ın genel sekreterlerinden Kumandan Cotobamba 'Reform Agraria-Toprak Reformu’nu anlatırken bunu 'Reform Rural-Kırsal Reform' diye adlandırıyordu. İsim değişiklikleri her zaman önemlidir. Bazen bir sorunu aşabilmenin biçimidir bu, bazense sorunu es geçip yanından geçmenin... FARC’ın kuruluş nedeni olan Toprak Reformu buna kurban gidebilir mi? Bunu da önümüzdeki süreç gösterecek aslında. Cotabamba yani FARC-EP’in genel sekreterlerinin sözlerinde de aynı paradoksal durum söz konusuydu bana göre. Bir yandan "Agro-Endusturiya-Endüstriyel Tarıma, yani GDO’ya, büyük şirketlerin, ulus-ötesi şirketlerin tarımı ele geçirmesine karşıyız" derken, öte yandan işlenmemiş toprakların sayılarını veriyor ve tarımın modernizasyonundan söz ediyordu.

Özellikle Koka yetiştiricilerinin barıştan sonra ne üreteceklerine dair durum çok önemli bir mesele. Kimisi koka üretiminin yerini GDO’lu soya üretiminin eninde sonunda alacağını söylüyordu. Yani bunun manası, toprakların çoğunluğunun Monsanto, Cargil, Bayer gibi ulus-ötesi tarım tekellerine terk edilmesiydi. Özellikle Brezilya, Arjantin, Paraguay’daki topraklarının GDO’lu ürünlerin yetiştirilmesine bakıldığında, bu çok da zor bir tahmin olarak görülemez. Hele Monsanto’nun işlediği toprakların toplamda Paraguay’dan büyük olması göz önüne alındığında çok daha çarpıcı bir durum bu.

Koka’dan sonra ne yetiştirileceğine dair FARC’ın dışında önerisi olan bir başka grup var. ‘Canabis para Todos-Herkes için Canabis’ grubu bu toprakların Canabis için çok uygun olduğunu söylüyor:

Fotoğraf: Davit Graaf. Fotoğraf: Davit Graaf.

-Koka yetiştiricileri ne yapacak? Topraklarını bırakıp kentlere mi göç mü edecek ya da her yıl milyonlarca dolar ödeme yaparak patentli tohumlardan mı satın alacak?

-Biz bu topraklarda ilaç için canabis yetiştirilmesini öneriyoruz. Zaten ülkede çok yaygın olan, mesela epilepsi hastalığına karşı en etkin ilaçlardan biri bu. Birçok başka ilacın ham maddesi olarak da kullanılıyor. Zaten şu anda dört tane lisanslı şirket ilaç için ‘canabis’ yetiştiriyor. Yani neden köylüler bu lisanslara ücret ödemeden canabis yetiştirmesin? Çünkü bu canabis’i de köylüler yetiştiriyor ama bu lisansa sahip uluslararası şirketler bütün geliri alıp götürüyorlar. Biz ‘Herkes için Canabis’ diyoruz. Bu, hem toprakların sağlıklı kalmasını hem de köylülerin daha iyi koşullarda yaşamasını sağlar. Ayrıca canabis için çok büyük makineler satın alınmasına, tohumuna milyonlarca dolar ödenmesine gerek yok. Sadece köylülere yetiştirme lisansı vererek, bütün küçük köylülerin üretimi sağlanabilir.

Doğrusu Kolombiya için Koka yetiştiriciliğinden sonra ne yapılabileceğine dair bana en mantıklı çözüm olarak geldi. Köylüler genellikle alternatif olarak kahve ve kakaodan söz ediyorlar. FARC-EP ise hem Toprak Reformu, yeni adıyla Kırsal Reform için ne yapılacağına dair hem de diğer bütün sorunlara ilişkin barış sonrasını örgütlemek için son konferansında komisyonlar kurma kararı aldı ve kurdu. Komutan Pablo açıklıyordu: "Bugün (19 Eylül 2016) Konferansımız bu çalışmaların sürdürülmesi için, Kırsal reform komisyonu, Sağlık komisyonu, Eğitim komisyonu, Kadın komisyonu vb. kurmaya karar verdi."

***

Banyo yaptığımız, çamaşır ve bulaşık yıkadığımız yerin üstünde oturuyorduk. Küçük derenin üstünde tahta bir kanalla su biraz yükseliyor, önümüzden aşağı doğru akıyordu. Kullandığımız su ile dere suyu böylece birbirine karışmıyordu. Bir gerilla koca bir kazanı yeni yıkamıştı. Önümüzde soluklandığında konuştuk. Endişeliydi.

-Ne yapacağımızı bilmiyorum. Bize aylık 850.000 pezo –280 dolar– maaş bağlanacakmış. (Bu miktar Kolombiya’da asgari ücret.) Bununla insan yaşayabilir mi? Sadece 6 ayda nasıl normal hayata geçiş olacak? Birçok arkadaş endişeli ama bunu dile getirmiyor. Özellikle bu geçiş süreci çok kısa. 4 yıl tartışılan bir şeye 6 ayda geçilebilir mi?

-Karşı çıkanlar olmadı mı?

-Oldu ama çoğunluk kabul etti. Özellikle yönetimdeki arkadaşlar. Arkadaşlar onlara güveniyor ama nasıl bir hayat bizi bekliyor, bilmiyorum.

Kazan lazımdı. Pişecek patates, et ve muz kazanı bekliyordu.

kazan

***

Kumandan Carlos’la konuşuyorduk. Yine bol yıldızlı bir gecede gerillalarla bira içiyorduk. Güney cephesinden komutanlardan biriydi. Şimdi kaldığımız kampın da komutanıydı. Kaç yıl gerilladasın dediğimde, "Pof hatırlamıyorum bile" diyordu.

Fotoğraf: Davit Graaf. Fotoğraf: Davit Graaf.

-Anlaşmayı nasıl buluyorsun?

-Şu anda koşulların ortaya çıkardığı durum bu anlaşma. Mümkün olan gerçeklik bu. Diyalektik bir kuraldır bu. Mümkün olan gerçekliği örgütleyebilirsin ancak.

52 yıl süren bir savaşı, sadece Kolombiya hükümetine karşı değil, doğrudan ABD’ye karşı da sürdüren FARC-EP şimdi barışı örgütleyebilecek mi? Barış kuşkusuz harika bir kelime, endişeleri onun üstüne yükleyerek bekliyorum ve bu yazıyı yazarken uzakta, konser alanında çoğunluğu gerilla ve gerilla delegeleri olan seyirciler hep birlikte ’Yaşasın Kolombiya, Yaşasın Barış’ diye haykırıyor…


Söyleşinin üçüncü bölümü yarın yayınlanacak:

Gerilla anlatıyor (3): FARC genel sekreteri Ricardo Telles: 'Hükümet saldırdığında,biz ateşkes ilan ederek politik inisiyatifi elimize aldık.'

telles


Gerilla anlatıyor (1): Barıştan sonra ne yapacaklar?Gerilla anlatıyor (1): Barıştan sonra ne yapacaklar?

Kürtlere barış; Kolombiya kadar yakın, Türkiye kadar uzakKürtlere barış; Kolombiya kadar yakın, Türkiye kadar uzak

Erdoğan görse pişman olabilirdiErdoğan görse pişman olabilirdi

FARC'dan açıklama: Bu zafer en güzeliFARC'dan açıklama: Bu zafer en güzeli

Barış kazandı, gerilla siyasete giriyor!Barış kazandı, gerilla siyasete giriyor!

Gerilla 52 yıl sonra dağdan nasıl inecek?Gerilla 52 yıl sonra dağdan nasıl inecek?

Türkiye Kolombiya'daki barışı kutladıTürkiye Kolombiya'daki barışı kutladı


Metin Yeğin Kimdir?

Yazar, belgeselci, sinemacı, gazeteci, avukat, seyyah... CNN-Türk, NTV, Kanal Türk, Al Jazeera, Telesur televizyonlarına 200'e yakın belgesel ve kurmaca filmler yaptı. Türkiye'de Cumhuriyet, Radikal, Birgün, Gündem; dünyada Il manifesto, Rebellion gazetelerine köşe yazıları yazdı. Dünyanın sokaklarını anlattığı 10'dan fazla kitaba sahip. Dünyanın farklı yerlerinde yoksullarla birlikte evler inşa etti, bir sürü farklı işte çalışarak yazılar yazdı, filmler çekti. Birçok ülkede kolektif çalışmalara katıldı, kooperatif örgütlenmelerine öncü oldu. Ekolojik direnişlere katıldı, isyanlara tanıklık etti. Türkiye ve birçok ülkede öğretim üyeliği yaptı... Ve dünyayı değiştirmeye çalışmaya devam ediyor hâlâ...