Yine bir cinsel istismar davası
11 Ekim Dünya Kız Çocukları Günü. Süslü püslü salonlarda alay-ı vâlâ ile anlı şanlı isimler kız çocuklarının 'güçlendirilmesi' üzerine ahkâm kesecekler, o gün. Ertesi gün soğuk, ruhsuz bir mahkeme salonunda bir kız çocuğu, saldırgan hastane müstahdemleriyle tekrar yüzleşmek zorunda kalacak...
Tarih: 12 Ekim 2016 Çarşamba Saat: 10;00 Yer: Ankara Adliyesi 11. Ağır Ceza Mahkemesi
Yine zanlılar serbest. Yine mağdur kız çocuğumuz yüksek güvenlikli bir bakımevinde güya koruma altında. Toplumdan tecrit edilmiş halde. Örgün öğretim çağında olmasına rağmen okula gidemiyor. Çocuk tel örgülerle çevrili bir binaya kapatılmışken zanlılar hayatlarına devam ediyor. Suçlu kim?
Yazarken de söylerken de zorlanılan konulardan biri cinsel istismar. Hele çocuklara yönelik olunca içimizi kaplayan öfke ve utanç karışımı bu duygu tarif edilemez. İzahında bile çaresiz kaldığımız bu duyguyu iyi tanıyalım. Çocuklar, istismarcılar karşısında işte böyle karmaşık duygularla çaresiz hissediyor. Yaşadıkları istismarın açığa çıkmasıyla birlikte aile ve toplum karşısında da aynı çaresizliği yaşıyorlar. Aileler, toplum ve yetkililer cinsel istismar kurbanı çocuklara güven verebilmekten çok uzak. Yetişkin olsun, çocuk olsun her şiddet eylemi ama özellikle cinsel saldırılar insanların önce özgüvenini yıkmakta. Bir de karşısındakilerin şüpheci bakışlarına muhatap olan şiddet kurbanları özellikle çocuklar, çaresizlik, suçluluk ve herkese karşı güvensizlik duyguları içine yuvarlanmakta. Onların karmaşık duygularını “çelişkili ifade” olarak kabul eden mahkemeler, pişkin zanlıların hazırlanıp ezberlenmiş ifadelerini tutarlı bulmakta. Sahi iğfal edilen kim?
Gün içerisinde bu çocuk istismarı davasını çocuğu ve ailesini afişe etmeden nasıl yazmam gerektiğini düşünürken CNN Türk ekranlarında Göksel Göksu’nun haberi yayınlanıyordu. İstanbul Avcılar’da bir resim atölyesine devam eden çocukların cinsel istismara uğradıklarına ilişkin bir haber. Neyse ki zanlı tutuklanmış. Çocuklardan ikisinin ailesi şikayetçi olduğu için yasal süreç başlamış. Mahalleli de olayın vahametini katmerlendiren saldırgan tepkiler vermiş. Toplumun çocuk istismarı suçlarına karşı duyarlı oluşuna sevinemiyoruz bile. Yakıp, yıkmak, linç etmekten başka çare düşünemeyen zavallı tepkiler yerine örgütlenip hukuk yoluyla davaları sahiplenmek gerek oysa. Sivil inisiyatiflerle davalara ilişkin toplum baskısı oluşturulmasıyla sonuç alınabilir ancak.
11 Ekim Dünya Kız Çocukları Günü. 2012 yılından bu yana artık kız çocuklarının özel bir günü var. Süslü püslü salonlarda alay-ı vâlâ ile anlı şanlı isimler kız çocuklarının “güçlendirilmesi” üzerine ahkâm kesecekler, o gün. Ertesi gün soğuk, ruhsuz bir mahkeme salonunda bir kız çocuğu, saldırgan hastane müstahdemleriyle tekrar yüzleşmek zorunda kalacak.
Kız çocuklarının, onlara tepeden bakarak güçlendirmemize ihtiyaçları yok. Onların ihtiyacı olan sadece adalet…
Umulur ki 12 Ekim Çarşamba günü Ankara 11. Ağır Cezada bir kız çocuğu adaletle tanışsın. Minik yüreği Kerbela çölüne dönüşmesin.