Can Dündar ölsün sonra bakarız
Adliye önünde bir sanığa ateş eden, bir başkasını yaralayan kişinin tahliye edilmesi, devletin “sevmediğim kişiye ateş edebilirsiniz” davetidir. Şiddet tekelini böyle devreden devlet, baş edemeyeceği mikro şiddet anaforlarına davetiye çıkarıyor demektir.
Kime cesaret veriyorsunuz? Kimi koruyorsunuz? Kimi korumuyorsunuz? Nasıl bir iktidar olduğunuz, bu sorulara verdiğiniz yanıtlarla da ölçülebilir. Kameraların karşısındaki nutuklar bir tarih yazar, eylem ve işlemler bir tarih. İkisi arasındaki fark da hakkınızdaki yargıyı oluşturur.
Eylülün ortalarında otobüste bir kadına, giysisini beğenmediği için saldıran adam böyle bir sınav açmıştı iktidara. Ve topluma: Koca otobüste sadece bir iki genç yardımcı olmaya çalışmıştı. Saldırıya uğrayan kadın, bundan da şikâyetçiydi; durakta bir başına indirilmişti araçtan, saldırı şoku altındayken. Ambulansa yol vermeyenlerin, denize düşene el uzatmayanların, kendilerini birbirinin bir şeyi olarak algılamayan insanların oluşturduğu bir kalabalık. Bir toplum değil, sanki kazayla bir araya gelmiş ilgisiz, kaygısız, dayanışmasız insanlar kalabalığı.
Fakat polis iyi çalıştı. Kısa sürede buldu tekmeciyi. Yargı sallandı şöyle bir. Serbest bıraktı. Otobüs direğine tutunup bir kadının yüzüne tekme atan, ölmeli fetvası veren ve kendi fetvasını uygulamaya girişen kişiyi adaletin bırakması, peşinden tepki yağmuru olmasa umut kırıcıydı. Serbest bırakılması çünkü bir cesaret vermeydi: Kafasındaki hukuka göre insanlara saldırma cesareti. İktidarla arası iyi olan kesimlerden de tepkiler yükseldi bereket. Bir kadına saldırının kabul edilir tarafı yoktu. “İslam” filan diye kendisine savunma şemsiyesi kurmasını kimse yutmadı. Bakan düzeyine kadar çıktı tepkiler. Tekrar yakalandı. Biliyorsunuz. Tutuklandı.
Tutuklanması, “Kimse kimsenin giysisine karışamaz. Kimse kimsenin giysisi ya da başka bir özelliği yüzünden hedef haline getirilemez. Kimse kimsenin yüzüne uçan tekme vuramaz. Kimse kimseyi ölümle tehdit edemez. Kimse kafasından suç uyduramaz ve cezasını vermeye koyulamaz. Devlet bunun için var, kadını, çocuğu, yaşlıyı, genci, zayıfı, güçsüzü, çaresizi, başkayı, farklıyı korumak için. Birisi suç işlediğinde bile ceza verecek olan devlettir. Ki ortada bir suç filan yok!” demekti. Şiddet tekelini kurmuş, mikro şiddete geçit vermemeyi taahhüt etmiş bir devlet başka türlü davranamaz. Şiddet tekeli, devletin huzur için verdiği sözün fiyatıdır: “Senin kendini koruma araçlarını elinden arıyorum, çünkü hiç kimse ama hiç kimse sana saldıramaz. Ben varım.”
Devlet silahsızlandırır, güç kullanma tekeli kurar, can mı alacak, kelle mi uçuracak, zindanda mı çürütecek, doğduğuna pişman mı edecek, kendi yapar. Kendisinin yerine geçip bu işlere kalkışana izin vermez: Devlet varsa, devletin sevmediği kişiyi cezalandırmaya kalkan kişi cezayı önce kendi görür, otobüste şort giymiş diye kadına uçan tekme atan kişi gibi. Eğer o kişi ceza görmese, serbest kalsa, devlet o olur. Devlet, “Olmaz öyle şey” dedi, tekmeciyi tutukladı. Başka tekmeciler hala serbest ise de, ceza görmemiş ise de, o kişinin tutulması, tutuklanması doğru bir işti. Bütün hır gür toz duman içinde doğru bir iş.
*
Cumhuriyet gazetesinin eski yayın yönetmeni Can Dündar’a İstanbul’da Çağlayan Adliyesi önünde silahla saldıran kişi dün tahliye edildi. Silahı çekmiş, Can Dündar’ın üstüne yürümüş, ateş etmiş, arada bir gazeteciyi yaralamış, sonra derdest edilmiş.
Mağdur avukatlarının soruşturmayı genişletme, yani arkasında birileri mi var, kimlerle irtibat halinde, niye böyle bir şey yaptı yönlü araştırma talepleri reddedildi. “Deliller elde” denildi. Sonra da tahliye edildi.
İşlerinden iktidarın rahatsız olduğu, hoşlanmadığı bir kişiyi, iktidarın üç temel alanından birinin, yargının mekanında silahla vurmaya girişen kişi, tahliye edildi.
Tercümesi şu mu: Ben devlet olarak birini yargılarken gelip ona ateş ederseniz, fazla yatmazsınız. Benim şiddet tekelim, verdiğim adil yargılama filan gibi sözlerden ötürü, insanlara ateş etmeye engel. O zaman gelin siz ateş edin. Buyurun dostlar buyurun. Beş ay yatarsınız. Sonra sepeti koluna herkes yoluna
*
Tutuklamaya karşıyım. Tutuksuz yargılama esastır. Cinayet dahil. Fakat çocuklarının okul taksiti için banka hesabı açtıran kişilerin tutuklandığı ülkede, adliye önünde yargılanmaya giden kişiye ateş eden, bir kişiyi yaralayan kişiyi beş ayda salıveren devlet, bir karar vermiştir. Bir cesaret kararı: Benim sevmediğim kişilere ateş edene bir şey olmaz. Cesur olun. Korkmayın. Korurum. Az yatar, çıkarsın. Güven bana.
*
Şortunu beğenmediği kişiyi öldürmeye kalkanı korumayacak kadar medeniymiş gibi yapan devlet, gazeteciliğini beğenmediği kişiyi öldürmeye kalkanı “soruşturmayı genişletmeden” salıverir mi? “Böyle olanlara buyurun ateş edin” demiyorsa vermez. “Ben varken siz ateş edemezsiniz” diyorsa vermez. Verdiğine göre, ateş serbest diyor.
Mikro şiddete daha güzel davetiye çıkarılabilir miydi? Makro şiddetle bu kadar acı çekilen yerde akıl kârı mı bu?
Teşekkür: Gazete Duvar beş yaşında 08 Ağustos 2021
Tırşıkçi sistem cinayetleri 10 Temmuz 2021
2 Temmuz: Anayasa Mahkemesi sen merak etme, yedi yıl daha bekleriz 02 Temmuz 2021
Bahçeli’nin fermanı ve kahraman katillerin tarlası 23 Haziran 2021 YAZARIN TÜM YAZILARI