Frankfurt'ta onlar konuştu ve konuşuldu
Türkiye ne derse desin Avrupalılar kimi okuyacaklarına, kimi dinleyeceklerine kendileri karar veriyor. Yazarlarına değer vermeyen bir ülkenin buralarda bir ağırlığı da olamıyor...
Frankfurt Kitap Fuarı'nın ana salonlarına giden koridorda Aslı Erdoğan'ın bir fotoğrafını görüyorum. Hayır burası yazar fotoğraflarıyla, kitap kapaklarıyla, afişlerle dolu endüstrinin birbirine kitap satma yarışı içinde olduğu salonlardan biri değil. Herkesin geçtiği bir yol sadece; ve Aslı Erdoğan'ın burada olmamasının nedeni, onun için düzenlenecek dayanışma toplantısı.
Frankfurt Aslı Erdoğan'ı gayet iyi tanıyor. Kitapları pek çok dilde yayımlanmış bu yazar muhtemelen daha önce bu fuarın koridorlarında yürüdü, toplantılarda konuşmalar yaptı. Simdi hapiste ve fuarda bu yıl adı en çok anılan yazarlardan biri o oldu. Necmiye Alpay ile birlikte... Hapishaneden yolladığı mektupta başkalarının acılarından söz edebilen Necmiye Alpay...
Aslı Erdoğan'ın mektubunu Can Dündar okumuş. O da Frankfurt kitap fuarında. Hayır, Almanya'da yaşadığı için bir de Frankfurt kitap fuarına gideyim, hem memleket hasretini de gideririz, diye düşündüğü için değil. Bu ülkede yayımlanan yeni kitabı için, onun kitap dünyasına, Alman okurlara yönelik tanıtımına katılmak için burada. Dündar'ın içeride yazdığı kitabı Tutuklandık, İngilizceden sonra Labeslang fur die Wahrheit adıyla Almancaya da çevrildi.
Etkinlikleri takip eden bir gazeteci arkadaşım Can Dündar'ın aynı gün altı farklı yerde konuşmalar yaptığını söylüyor... Almanya, Can Dündar'ı ve kitabını merak ediyor. Gazetecilik yaptığı için hapis yatmış ve tekrar yatması muhtemel bir yazar olarak saygı görüyor. Fuar alanında binlerce kişiye ulaşan İngilizce fuar gazetesi Publishing Perspectives'de bir sayfa ayrılmış, konuşmasından ve kitabından söz ediliyor. Aynı sayının kapağında ise Elif Şafak var. 68 liderlerinden Alman siyasetçi Daniel Cohn-Bendit'le birlikte objektife bakıyorlar. Fuarın Weltempfang bölümü Elif Şafak'ın katıldığı bu söyleşiyle basladı. Tartışmasız Elif Şafak fuarın yıldızlarından biriydi. Hayır yıllardır Londra'da yaşadığı, çok güzel İngilizce konuştuğu için ya da Alman entelektüelleri onu çok sevdiği için değil. Yeni romanı Havva'nın Üç Kızı Almancaya çevrildiği ve daha raflara çıkmadan çok satanlar arasına girebildiği için. Elif Şafak, tıpkı kendi ülkesinde olduğu gibi Almanya'da da çok okunan ve önemsenen bir yazar. Bunu da her şeyden önce yazdıklarına borçlu. Sonra da belki biraz aklının ve vicdanının sesini dinleyen bir entelektüel olmasına... Daima uzlaşma ve kardeşlikten yana ama gerektiğinde muhalefet etmekten çekinmeyen bir yazar. Elif Şafak da o gün üç ayrı konuşma yaptı. Onun onuruna Alman yayıncısı Kein&Aber'in verdiği davete ben de katıldım ve orada Elif Şafak'ın nasıl bir star olduğuna mutlulukla şahitlik ettim...
Birlikte kahve molası verdiğim Alman gazeteci arkadaşım "Bir ülkeyi en iyi anlatan şey edebiyatı ve yazarları değil midir?" dediğinde lafı değiştirmek istiyorum. Çünkü biliyorum, lafı Türkiye standına getirecek. En son 2008'de geldiğim bu fuarda yine böyle şeyler tartışılıyordu ve ben de fena halde dalmıştım o meseleye. Şimdi hiç niyetim yok. Edebiyattan, iyi yazarlardan ve kitaplardan söz etmek istiyorum sadece. Dolayısıyla yukarıda andığım isimlerden ve onlar gibi küresel birer kimliğe sahip Türkiyeli ya da değil, başka yazarlardan söz ediyoruz.
Dünyanın en büyük yayıncılık fuarında konuşulan, yıldızlaşan yazarlarımız uluslararası alanda büyük destek görüyorlar. Çünkü ifade özgürlüğü yazarlığın, yayıncının en temel meselesi. O yoksa düşünce de yok, kitap da yok. Herkes bunu çok iyi biliyor ve dayanışma duygusu kolayca harekete geçiyor. Hele ki hapse atılan, kurşunlanan, tehdit edilen kişi yetenekli ve sevilen bir yazarsa bu destek daha da görünür ve güçlü oluyor.
Türkiye ne derse desin Avrupalılar kimi okuyacaklarına, kimi dinleyeceklerine kendileri karar veriyor. Yazarlarına değer vermeyen bir ülkenin buralarda bir ağırlığı da olamıyor...