YAZARLAR

Saatleri geri alma enstitüsü

Benim yüreğim ise 1848 devriminde, birbirinden habersiz saat kulelerine ateş eden devrimcilerle birlikte atıyor. Saat kulelerini kırmak, sistemi kırmaktan başka nedir ki?

Bu pazar günü herkes saatten bahsediyordu. Eski ve yeni telefonlar, kendi kendine ileri geri gitmişlerdi ya da oldukları gibi duruyorlardı. Pazar günü olmasına rağmen 1785 kişi işe geç kaldı.  4785 çift, sevgilisiyle geç buluştu. 1717 yasal eşin yalanına inanıldı. 42 eski sevgili, bu bahane ile barıştı. 22.978.235 kişi birbirlerine saatlerini göstererek kendi saatinin doğru olduğunu iddia etti. Kavgalar çıktı. İddialara girildi. Kaybedince yan çizildi. Uzun zamandır kurulmamış eski çalar saatler, bu bahane ile itibarlarına kavuşup, en azından bir kez de olsa yeniden kuruldu. Hükümet bir KHK ile Saatleri Geri Alma Enstitüsü kurdu!

Tesadüf mü bu? Bir yandan, mümkün olan her arazi parçasında, Avrupa ve Batı, okulları ve okumuşları, kitapları ve kitapsızları taca atılmaya çalışılırken, ‘Elektrik tasarrufu nedeniyle ileri alınan saatlerin’ artık alınmayacağı tesadüf mü? Belki kavgada bile söylenmez  ama  Chavez taktikleridir bunlar. 2007 yılında, görkemli Chavez günlerinde Grinviç rasathanesi ile Venezuela arasındaki fark ‘Bolivarcı saate’ alınmıştı. 5 saatlik saat dilimi, Bolivarcı halk bıçağı ile 4 buçuk saate indirilmişti. Yani dünyanın her yerinde saat farkı 4 saat, 6 saat, 7 saat gibi tam saat iken, ‘Bolivarcı saat’ yarım saatli fark ortaya çıkardı. Yani mesela Türkiye ile Venezuela arasındaki fark 7 buçuk saatti. (Ancak sonra Maduro bunu eski hale soktu ve bu yüzden kaybediyor belki de! Bu kopuşu geri aldığı için.)

Chiapas’ta SubKumandan Marcos’la konuşuyorduk. Kolunda iki saati vardı. Biri Meksika’nın ileri geri alınan saati iken diğeri  Mayaların saati idi. ‘Bizim sizin gibi mesai saatlerimiz yok. Bizim Maya saatimiz var. Zaman bize değil, biz zamana hükmederiz.’ diyorlardı. Devletle Zapatistalar arasında ateşkes görüşmeleri sırasında her şeyi halka soruyorlardı. ‘Halka sormadan biz nasıl karar verebiliriz ki!’ diyorlardı. Karikatür demokrasinin seçim saatleri ve takvimleri yerine, herkesin, her şeye karar verdiği zamanları vardı. Akrep ve yelkovan duvar süsüydü yani ve kesinlikle saatli maarif takvimleri yoktu.

Benzetmek gibi olmasın diyorum çünkü mesela Chavez, bütün dünya sağlık ve eğitimi paralı hale getirirken, Venezuela’da tamamen ücretsiz sağlık ve eğitim hakkını örgütlemeye çalışıyordu. Patronların şirketlerine karşı, belki eksik ve belki bacakları kısa ama komünler, kooperatifler kurmaya çalışıyordu. Çalışma saatlerini günde 6 saate indirip, eğer herhangi bir yerde, mesela 30.000 kişilik bir fabrikada ya da 100 kişilik bir atölyede, çalışanların sadece yarısından bir fazlasının imza vermesiyle, fabrika, atölye ya da her neresi ise kamulaştırılıp işçilere, çalışanlara veriliyordu. Yani yarım saat geri almayı, ‘Bolivarcı saati’ hak ediyordu.

SubKumandan ‘Bizim Maya saatimiz var.’ derken, aynı zamanda ‘Biz iktidarı değil dans edecek bir bölgeyi istiyoruz.’ diyordu.

Simgelerin ve sembollerin dünyasında, saatleri ileri ve geri alıp almamanın tesadüf olmadığını söylüyorum ve Saatleri Geri Alma Enstitüsü'nün de tesadüf olmadığını… Tabii ki kendi içinizde oyunlar oynayabilirsiniz. Bayım sizin kaprisleriniz üzerine, yelkovan ve akrepler koşarak ileri ve geri gidebilir ya da yerinde durabilirler ama bakalım hayatı da geri alabilecek misiniz?

Benim yüreğim ise 1848 devriminde, birbirinden habersiz saat kulelerine ateş eden devrimcilerle birlikte atıyor. Saat kulelerini kırmak, sistemi kırmaktan başka nedir ki?

Ve kahrolsun doğum saatleri ve günleri! Yaşasın kiraz mevsimi doğanlar…


Metin Yeğin Kimdir?

Yazar, belgeselci, sinemacı, gazeteci, avukat, seyyah... CNN-Türk, NTV, Kanal Türk, Al Jazeera, Telesur televizyonlarına 200'e yakın belgesel ve kurmaca filmler yaptı. Türkiye'de Cumhuriyet, Radikal, Birgün, Gündem; dünyada Il manifesto, Rebellion gazetelerine köşe yazıları yazdı. Dünyanın sokaklarını anlattığı 10'dan fazla kitaba sahip. Dünyanın farklı yerlerinde yoksullarla birlikte evler inşa etti, bir sürü farklı işte çalışarak yazılar yazdı, filmler çekti. Birçok ülkede kolektif çalışmalara katıldı, kooperatif örgütlenmelerine öncü oldu. Ekolojik direnişlere katıldı, isyanlara tanıklık etti. Türkiye ve birçok ülkede öğretim üyeliği yaptı... Ve dünyayı değiştirmeye çalışmaya devam ediyor hâlâ...