Normalleştirebildiklerimizden misiniz?
Bir futbolcu tecavüze karşı çıktığı için ne tür bir düşünceyle tehdit ediliyor? Bir hakemin yaptığı işi beğenmeyenler hangi hakla gidip hakemin çocuğunun okulunu, eşinin işyerini basabiliyor.
Bu ülkede insanları tehdit etmek, hedef göstermek, gidip evlerini basmak, işyerlerini basmak çok normal. Hatta ülkenin en büyük futbol kulüplerinden birinin takım otobüsünü karanlık bir gecede tehlikeli bir viyadük üzerinden geçerken pompalı tüfekle kurşunlamak bile serbest. Çünkü Karadeniz insanı hassasdır. Bazı hassasiyetleri, sanırım burada sinirlendiği zaman silahına sarılmak gibi bir hassasiyetten bahsediliyor, olan Karadeniz, bilhassa Trabzon ve Rize kenti insanının bu tür celallenmelerini, katliama cüret etmelerini maruz görmelisiniz. Çünkü orası Trabzon. Öyle bir hassasiyet ki bir önceki cümlemden dolayı, "Tüm Karadenizliler ya da Trabzonlular ve Rizeliler'den bahsetmediğimi söylemem gerek" cümlesini de buraya eklemem gerekiyor. Herkesi damgalamak istemediğimin altını çizeyim. Ayrıca, hassasiyet konusunu da ortaya atan da ben değilim, Trabzonsporlu yöneticilerin bizzat açıklamaları böyleydi o silahlı saldırının ardından.
Geçen haftaki yazımda Güntekin Onay'ın haklı serzenişini savunmuş, kendisine yapılan baskıyı ve bu baskından dolayı yapmış olduğu açıklamayı da eleştirmiştim. Fakat gün geçmiyor ki ülkede farklı bir skandal daha ortaya çıkmasın, başka bir skandal daha yaşanmasın! Herhalde Türkiye kişibaşına düşen skandal ortalamasında tüm dünyada 1 numarada yer alacak düzeye geldi. Yazımı hazırlayana kadar spor dünyasında benzer iki vaka daha yaşandı.
Bir hakem, Deniz Ateş Bitnel, geçen sezon Galatasaray-Trabzonspor maçının hakemi, maçta Trabzonspor'a 4 kırmızı kart göstermişti. Trabzonsporluların da bu olay hoşuna gitmemişti haliyle. Haksız gösterilen 4 kırmızı karttı onlara göre. Olabilir. Belki de haksızdı hakem. Ama bu haftaiçi Futbol Arena isimli internet sitesinde yayınlanan habere göre, Deniz Ateş Bitnel ve ailesi bu olaydan dolayı tehdit edilmiş. Oğlunun okuluna gidip Deniz Ateş Bitnel'in çocuğunun nerede olduğunu öğrenmeye çalışmışlar. Rehberlik öğretmeni çocuğu odasında saklamış ve annesini arayıp çocuğu okuldan almasını söylemiş. Çocuk bu yüzden psikolojik tedavi görüyormuş. Eşi ise iş yerinin basılması ve tehdit edilmesi nedeniyle istifa etmiş çalıştığı yerden. Deniz Ateş Bitnel ise yapmadığı bir açıklama yüzünden Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu'ndan 60 gün hak mahrumiyeti cezası aldı. Hakem Bitnel kendisine ceza verilmesine neden olan açıklamayı kendisinin yapmadığını söylemiş. Ama yalanlamadığı haber ise bir maçta verdiği kararlar nedeniyle ailesi ve kendisi üzerinde yaşattığı baskı. Yalanlamayana kadar haberin doğruluğunu kabul etmemiz gerek. Peki yalanlamasa bile bu haberin, bir hakemin verdiği karar yüzünden ailesinin tehdit edilmesinin doğru olduğuna inanıyor musunuz? Çok rahat inandığınızı biliyorum. Ülkede her şey üzerinde öyle bir normalleştirme politikası uygulanıyor ki, mesela aslında ekonominin çok kötü olmasından dolayı Dolar'ın ve Avro'nun değer kazanmasını, rekor gibi olayı matahlaştıran bir kelime kullanabilmek normalleştirmek mümkün.
Öyle ki çocuk yaştaki evlilikleri yasa çıkararak normalleştirmek de mümkün artık! Bu evliliklerin bir çoğunun da kan çıkmasın diye(!) kimse katil olmasın diye(!) tecavüzcü ve mağdur evliliği olduğunu biliyoruz. Ama Adalet Bakanı çıkıp öyle akla zarar bir açıklama yapıyor ki tecavüzcüler mağdur konuma düşüyor. Ve artık bu mağduriyetin ortadan kalkması için de " 'Küçüğün' ve ailenin rızası olduktan sonra..." gibi bir cümleyi rahatça söyleyiveriyor.
Biz gerçek anlamda uyurken çıkarılan bu yasaya da İrfan Can Kahveci (Gençlerbirliği), Caner Erkin (Beşiktaş) ve Okay Yokuşlu (Trabzonspor) gibi birkaç futbolcu tepkisini ortaya koyuyor. #TecavüzMeşrulaştıralamaz hashtagiyle yaptı 3'ü de paylaşımlarını. Hepsi ayrı ayrı tebrikler alırken tehditler de alıyor. Atılan tehditleri mideniz kaldırabiliyorsa Twitter'da bulabilirsiniz. İrfan Can Kahveci ve Caner Erkin henüz tiviterini ortadan kaldırmadılar. Ama Trabzonspor forması giyen Okay Yokuşlu tivitini silmek zorunda kaldı. Okay Yokuşlu diye tivitırda arama yaparsanız adının geçtiği ve aldığı tehditleri görebilirsiniz. Okay'ın bu tehditler nedeniyle tivitini silip silmediğini bilmiyoruz. Ama o tivitin ekran görüntüsü alındı, silse de silmese de ne niyetle ne dediğini çok iyi biliyoruz. Ve sonuna kadar da arkasındayız!
Bir futbolcu tecavüze karşı çıktığı için ne tür bir düşünceyle tehdit ediliyor? Bir hakemin yaptığı işi beğenmeyenler hangi hakla gidip hakemin çocuğunun okulunu, eşinin işyerini basabiliyor. Nasıl oluyor da bir gazeteci "Bu ülkede gazeteciler hapis yatıyor, tutuklanıyor. Buna da ses çıkarın." dediği için hem meslektaşlarından hem de spor izleyicisi tarafından tehdit edilip töhmet altında bırakılabiliyor? Ben anlayamıyorum. Bu olayların gölgesinde pazar günü oynanacak derbi sırasında ve sonrasında neler olabileceğini düşünmek bile daraltıyor beni. Normalleştiriliyor bu yaşananların hepsi ve korkutucu bir hale geliyor her şey. Şu anda en önemli normalleştirilebildiklerinden miyiz, yoksa normalleştirilemediklerinden miyiz? Yukarıda yazdıklarımın hepsi normal değil ama gerçek. Gerçek olan her şey ise ahlaki açıdan doğru değil. Ve bunların normalleştirilmesi, normalleştirilmeye çalışılması da onları doğru kılmaz. Bu olayların normalleştirilememesi için normalleştirilemeyen olup ses çıkarmak en doğrusu. #TecavüzMeşrulaştırılamaz