Avrupa'daki Türkiye kabusu: Sokağa taşan AKP lobisi!
Avrupa kentlerinde Noel hazırlıkları başlamış. Her yer ışıl ışıl. Soğuğa rağmen insanlar sokaklarda. 'Noel çarşıları'nda alışveriş yapıyor, müzik dinliyor, sıcak şarap içiyor. Ama buralarda bile konu Türkiye olunca herkesin üzerine bir kabus çöküyor.
INNSBRUCK/VİYANA- Ağaçların dallarından, tarihi kentin daracık sokaklarındaki binaların duvarlarından aşağıya ışık akıyor. Havanın kararmasıyla, Alp Dağları'nın eteklerindeki soğuğa aldırmayan insanlar kentin meydanına akın ediyorlar.
Rengarenk tezgahlarıyla "Noel Çarşısı" çoktan kurulmuş. Hediyelik eşya dükkanları, yiyecek satıcıları yan yana. En çok ilgi de sıcak şaraba.
Avusturya'nın Tirol Eyaletine başkentlik yapan Innsbruck'tayız. Tarihi kentte Noel kutlamaları şimdiden başlamış.
Kentin simgelerinin yer aldığı kupalarda satılıyor sıcak şarap. Daha şimdiden alanda insanlar omuz omuza. Innsbruck'un simgelerinden 1500'lerin başına tarihlenen "altın çatı"lı binanın balkonunda altın rengi nefesli çalgılarıyla sanki zamanın yüzlerce yıl ötesinden ezgiler taşıyor.
Dorukları karlı Alp'lerle çevrilmiş bu kentteki görüntü çoktan "masal ötesi"ne geçmiş bile.
Ancak bizim için aynı şey geçerli değil. Çünkü yaşadığımız ülkenin "gerçekleri" peşimizi bırakmıyor bir türlü.
Birazdan gireceğimiz salonda Türkiye'de Basın ve Düşünce Özgürlüğü Paneli var.
TÜRKİYE PANELİNE AVUSTURYALILARIN BÜYÜK İLGİSİ
Daha salonun kapısında başlıyor sorular. Büyük bir karamsarlık ve endişe var Türkiyelilerde. Uzakta oldukları ama her gece onunla yatıp her sabah onunla kalktıkları ülkelerinin büyük bir felaketin kıyısına geldiğini düşünüyorlar.
Hatta bu yüzden dönüş hazırlıklarına başlayanlar, en kısa zamanda Türkiye'ye geri gitmeyi düşünenler bile yaşanan son süreç üzerine hemen askıya almış bu projelerini.
Gitmeleri bir yana, Türkiye'de kendilerini güvende hissetmeyen yakınlarının, akrabalarının, dostlarının Avrupa'ya gelme taleplerini karşılamaya çalışıyorlar.
Paneli düzenleyen Evrensel Kültür Derneği'ndeki genç aktivistler çok iyi hazırlık yapmış etkinlikle ilgili. Avusturyalıların da katılımlarını sağlamışlar. Innsbruck'un nüfusu 130 bin. Bunların 30 bini üniversite öğrencisi. Panele katılanlar arasında akademisyenler, Avusturyalı ve farklı ülkelerden gelen öğrenciler, Tirol Eyalet Meclisi'nden gelen parlamenterler, kent meclisi üyeleri de var. Salonun yarısına yakını Avusturyalı.
Eyaletin önemli gazeteleri panelden önce çok geniş yer ayırmış etkinliğe. Panelden sonra da neredeyse tam sayfa haberler yayınladılar.
Panelde konuşulanlarla, Türkiye'de yaşananlarla ilgili çizilen tablo hiç iç açıcı değil elbette. Gerek "gurbetçi" Türkiyelilerden, gerekse de panele katılan Avusturyalılardan gelen sorular da aynı karamsarlığın doğal bir yansıması.
"Türkiye'de yeniden bir askeri darbe olur mu?"
"Bu iktidar daha ne kadar devam edebilir bu kadar haksızlıkla, hukuksuzlukla..."
"Türkiye'de iç savaş tehlikesi var mı?'
"Silopi'ye yapılan askeri yığınak Kandil'e ya da Şengal'e operasyon hazırlığı mı, yoksa Irak ya da Suriye ile çıkması muhtemel daha büyük bir savaşın habercisi mi?"
Panelde moderatörlüğü Avusturya'nın News Gazetesi Editörü Daniel Steinlechner yapıyor. Çok iyi, çok derinlemesine hazırlanmış Türkiye'yle ilgili. Evrensel Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Polat'la birlikte yanıtlıyoruz Daniel'in sorularını.
Yaklaşık üç saat sürüyor panel. Avusturyalı akademisyenler simültane çeviride tam anlayamadıkları konuları daha ayrıntılı öğrenmek için soru yöneltiyorlar.
Panel süresince üç saatliğine de olsa Türkiye'ye gidip dönmek gibi bir duygu yaşıyoruz. Hava hayli sıkıntılı. Dışarı çıktığımdaysa bambaşka bir kent karşılıyor bizi; ışıklar akıyor ağaçların dallarından, tarihi binaların duvarlarından. Nefesli sazlar hala "altın çatı"nın altından başka ezgiler fısıldıyor, ellerinde sıcak şarap kupalarıyla eğlenen, alışveriş yapan insanlara.
AKP'NİN AVRUPA'DAKİ LOBİ ORGANİZASYONU
Ertesi gün Innsbruck'tan Viyana'ya geçiyoruz. Tren yolu boyunca doğa yeşil bir deniz, sarıdan turuncuya, kırmızıdan kahverengiye dönen rengarenk ağaçlarla eşlik ediyor bize.
Viyana da Noel hazır. Çam ağaçları ışıklandırılmış, "Noel çarşısı" kurulmuş, insanlar ellerinde bu kez Viyana simgelerini taşıyan kupalardan sıcak şarap içerek hazırlanıyorlar kutlamalara, gelecek yeni yıla.
Burada da Türkiye'deki basın ve ifade özgürlüğünü tartışacağız. Etkinliği düzenleyen Demokratik İşçi Dernekleri Federasyonu (DİDF). Salon dolmuş. Ayakta izleyenler de var.
Sorular yine çok, yine karamsar Türkiye üzerine konuşulanlar.
Gerek Innsbruck'da, gerekse de Viyana'da tartışılan konuların biri de özellikle Avrupa'da AKP yanlısı örgütlenmelerin gittikçe artan saldırgan politikaları.
Daha o gün Brüksel'den gelmişti haber. AKP'nin buradaki destekçileri Brüksel Kürt Enstitüsü'nü yakmaya kalkışmışlardı. Bu yılın Temmuz'unda yine AKP yanlılarının düzenlediği miting sonrası sahipleri Dersimli olan bir restoranlar zinciri saldırıya uğramıştı. Anlatılanlara göre, Avusturya gelecek tehlikeyi gördüğü için saldırıyı yapan altı kişiyi hemen tutuklamış ve bugünlerde çok ağır ceza istemiyle yargılamaya başlamıştı.
Gerek panelde yapılan konuşmalarda, gerekse de sonrasındaki sohbetlerde bir kuruluşun adı çok öne çıkıyor; UETD. İngilizce adıyla Union of European Turkish Democrats. Yani Avrupalı Türk Demokratlar Birliği...
"Bu AKP'nin Avrupa'daki lobi organizasyonu" diye anlatıyor Viyanalı "gurbetçiler":
"Özellikle Gezi olaylarından sonra çok daha saldırgan bir politika izlemeye başladılar. Gezi olaylarından bu yana AKP'yi eleştiren siyasetçilere, gazetecilere ve sivil toplum derneklerine karşı harekete geçiyorlar. Son yıllardaki asıl amaçları arasında AKP'nin seçim kampanyalarını organize etmek var. AKP siyaseti için yürüyüşler düzenlemek, Erdoğan'a karşı olan medyaya, gazetecilere ve siyasetçilere tepki örgütlemek başlıca faaliyetleri arasında. "
Gözlemlerine göre, Türkiye'de AKP ile MHP'nin "Başkanlık" ya da "partili cumhurbaşkanlığı" üzerinde sağladıkları ittifakın bir benzeri de Avrupa'da gerçekleşmiş. AKP'liler ile MHP'liler bu faaliyetlerde ortak hareket ediyorlar. Destekçileri arasında Diyanet İşleri Türk İslam Birliği ve Türkiye'nin Büyükelçilikleri var. Ancak bunların yaptıkları bazı faaliyetleri onaylamayan devlete ait kurumlar geri durma, gönülsüz destek verme gibi bir pozisyon alıyorlarmış. Bunu da açıktan yapmaktan çekindiklerini anlatıyorlar:
"Çünkü bu organizasyonun direkt saraya bağlı olduğunu düşünüyoruz. Bunların bazı eylemlerini onaylamayan devlet görevlilerinin direkt Saray'a şikayet edildiği, görevinden alındığı gibi bilgilere ulaştık. AKP'ye muhalif olan, insan haklarına destek veren siyasetçileri 'terörist', 'vatan haini' diye damgalamaya başladılar."
Biraz kaynak araştırması yapınca Avrupalı Türk Demokratlar Birliği ile yakın görüşlere sahip Avrupa Türk Gazetesi adında bir site ve sosyal medya hesabı dikkatimizi çekiyor. Bu mecrada "UETD Kimdir" sorusunun "resmi" yanıtı var.
Sitede bu örgütlenme "Avrupa'da yaşayan Türk yurttaşlarının 2004 yılında dönemin Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın teşvikiyle Köln merkezli kurulan bir sivil toplum kuruluşudur" diye tanımlanıyor.
ASLAN: GÖÇMENLERİN UYUMUNA ZARAR VERİYOR
Bu tanıtımda "UETD ana amaç olarak Avrupalı Türklerin siyasal, sosyal ve kültürel gelişimini sağlayarak, bulundukları ülkelerdeki etkinliklerini artırmak amacında olmakla beraber düşünce olarak Türkiye yanlısı bir lobi örgütü olduğu bilinmektedir" deniliyor.
Hatta tanıtım yazısında "AK Parti mi, Erdoğan mı" diye bir tercihte kalınması durumunda örgütün tavrı da net belirtilmiş.
"Daha önce de AK Parti'nin Avrupa'daki örgütü görünümüne sahip olan UETD, Recep Tayyip Erdoğan'ın 10 Ağustos 2014 tarihinde Cumhurbaşkanı seçilmesiyle beraber konumunu daha farklı yorumlayarak artık partiden bağımsız ancak her zaman gönül bağı içinde olduğu değerlendirilmektedir. Bu bağlamda UETD'nin AK Parti ile Cumhurbaşkanı Erdoğan tercihi arasında olması halinde Erdoğan'a daha yakın olduğu kesindir."
Bu örgütün Avrupa'da 14 ülkede toplam 162 şubesi olduğu da verilen bilgiler arasında.
Viyana'da yaşayan Türkiyeliler UETD'nin çalışmalarıyla ilgili ilginç örnekler de veriyorlar.
"UETD bu yaz sosyal medyada Erdoğan karşıtı olan şahısları fişleme kampanyası sürdürdü. Erdoğan'ı eleştiren siyasetçilere yönelik karalama kampanyaları başlattı. Bu Temmuz'da Viyana'da yaptıkları yürüyüşte Avusturya Yeşiller Partisi Milletvekili Berivan Aslan'ın ve Sosyal Demokrat Parti Grup Başkan Vekili Andreas Schieder'in pankartlarıyla bu karalama kampanyalarını sosyal medyadan sokaklara taşıdı. Yapılan bu yürüyüşlerde Kürt ve Alevilere ait işyerleri de saldırıya uğradı. Bu olaylardan sonra Avusturya Hükümeti AKP'nin Avrupa'daki uzantısına tepki gösterdi. Türkiye'de Avusturya'daki büyükelçisini geri çekti. Zaten lazım da değildi. Nasıl olsa Saray'ın uzantısı olan UETD her türlü gerekli siyasi gücü ele almıştı. UETD'nin eylemleri yanında Diyanet'in ve Büyükelçilik'in bir etkisi kalmamıştı."
AKP'nin "lobi" faaliyetlerinde hedef haline gelen Avusturya Yeşiller Partisi Berivan Aslan'la buluştuğumuzda onun da anlattıkları, daha önce dinlediklerimizi doğrular nitelikte oluyor. Aslan'a UETD'nin faaliyetlerinin Avusturya'da nasıl karşılandığını soruyoruz. Çünkü sonuçta kendisini "Türkiye yanlısı lobi faaliyeti gösteren bir yapılanma" olarak sunuyor. Aslan'ın verdiği yanıt dikkat çekici:
"Avusturyalıların ve politikacıların da en büyük tepkisi zaten AKP'nin yurtdışındaki örgütü ve uzantısı olan UETD'ye. Çünkü bunlar sosyal medyada AKP'li olmayanları fişlemeye başladılar. AKP'ye muhalif kesimleri tehdit ettiler. Hatta UETD'nin de içinde bulunduğu bir organizasyonda bazı kişiler saldırıya uğradı. Tehdit edildi. Baskılar özellikle Avusturya'da yaşayan sol kesime yönelik olunca bu durum Avusturyalı politikacıları rahatsız etmeye başladı ve onlar tarafından yapılan bu saldırılar açıkça kınandı. Avusturya'da milletvekilliği seçimlerinde UETD kendi adaylarını belirlemek için çok çaba harcadı. Hatta burada bir Türk Partisi kuruldu. Bütün bunlar göçmenlerin uyumuna zarar vermektedir."
Türkiye'den bakınca Türkiye pek parlak görünmüyor. Avrupa'dan bakınca da Türkiye'nin görüntüsü hiç de iyi değil. Hatta Avrupa'dan, Avrupa'daki Türkiye'ye bakınca da durum hiç iç açıcı değil. Avrupa'nın iki yüzlü olmayan, demokratik değerlere saygı duyan politikacılarının Türkiye'deki AKP iktidarına gösterdiği tepki giderek artıyor. Artık gelinen noktada "Türkiye'yle AB üyelik müzakerelerini askıya mı alalım yoksa tümüyle mi durduralım" diye tartışıyorlar.
Türkiye'nin üzerine bir kabus gibi çöken AKP'nin iktidar olma anlayışı değil Ortadoğu'da, Avrupa'da da bir kabus gibi çöküyor insanın üzerine.