YAZARLAR

El Bab: Bataklıktan önce son çıkış

Suriye’deki iç savaş ve çoğul yöresel vekalet savaşçıklarının, topyekün bir Suriye-Türkiye savaşına evrilmesini önlemek ve öncelemek için çok hassas bir aşamadayız. Bundan birkaç adım sonra olaylar kontrolümüzden bizim istemimiz dışında çıkabilir ve geri dönülmesi imkansız bir noktada kendimizi bulabiliriz.

Ne siyasi ne askeri amacını ve kapsamını belirlemeden Suriye’ye askeri müdahalede bulunduk. Suriye ve Türkiye’nin, Osmanlı İmparatorluğu bakiyesi iki devlet olduğunu ve birbirlerine ilişkin kurumsal hafızalarının taban tabana karşıt olduğu gerçeğini de göz önüne almadık. Arap-Türk-Kürt ile Şii-Sünni-Alevi tarihsel burulmalarını göz ardı ettik. “Ben dediysem, öyledir” kafasıyla davrandık.

Türkiye’de ulusal askeri strateji de TSK bütçesi de zaten hiç bir zaman ne saydam ne denetime açık olmadı. Gelinen yerde bırakalım TSK bütçesini denetlemeyi, komşumuzdaki iki ülke Irak ve Suriye’de yüzyılda bir yaşanacak ölçekte alt-üst oluşlar cereyan ederken, bu varoluşsal sınamaların Ankara’dan yönetimi artık tek kişinin mizacına terk edilmiş durumda. Artık Türkiye bir Ortadoğu ülkesi. Bizler de pek çok benzeri gibi sıradan bir diğer Ortadoğu tımarhanesine kapatılmış garipleriz.

Bu denetimsizlik, keyfilik nerede biter, kestirmesi güç. Fırat Kalkanı’na girişirken ABD’nin son dönemki tercihi “küçük ayak izi” ve “geriden önderlik” yaklaşımını benimser göründük. Ama TSK bildik oyun planına rücu etmişe benzer. Görünen, Kuzey Suriye’ye de, Kuzey Irak ve Kuzey Kıbrıs’ta olduğu gibi, kalıcı biçimde yerleştiğimiz.

Ahiren Bab’a ulaşan TSK destekli ÖSO unsurlarının yerleşim biriminin doğu ve batısına sarkarak, burayı çevrelemeye çalıştıkları anlaşılıyor. Bab, doğu ve batıda PYD/YPG’den, güneyde Şam rejiminden koparıldığında kent içinde IŞİD’e karşı sokak sokak çatışmak gerekecek. Bu işi herhalde münhasıran ÖSO unsurlarının yapması öngörülüyor. IŞİD’in Münbiç’te 73 gün direndiğini parametre kabul edersek, sadece IŞİD’le Bab’ta mücadelenin en az iki ay daha süreceğini varsayabiliriz.

suriye-harita Harita: @deSyracuse

Ancak burada IŞİD dışında farklı değişkenler de var. Bu ilerleyişin batı dilini durdurmak için, Bab harekatına katılan Özel Kuvvetler birimimiz, Suriye Hava Kuvvetleri’ne ait bir uçak tarafından hedef alındı. Zira Suriye ordusunun Bab’ın 25 km güneyindeki Kuweyres Hava Üssü’ne muhtemel bir harekat için yığınak yaptığı bilgileri geliyor. Ayrıca, doğu ve batıdaki YPG de ÖSO ile çatışıyor.

Özel Kuvvetler mensuplarımızı hedef aldığı sanılan Suriye uçağı Çek yapımı Albatros, iki kişilik ve aslen eğitim amaçlı. Bunlardan bazılarına Suriye tarafından hafif silah monte edilmiş, silahlandırılan uçaklardan pek azına da gece görüş sistemi. Suriye’nin bu tür cerrahi gece harekatını kendi kendine planlayıp, gerçekleştirme imkan ve kabiliyeti yok. Dolayısıyla hedef tespiti ya bizatihi Rusya tarafından yapılıp verildiğini veya Suriye muhaberatını destek verdiğimiz ÖSO unsurları içine sızdığını öne sürebiliyoruz.

Bizimle bu konudaki temaslarda “yapıcı” olduğu özellikle vurgulanan Rusya’nın kendi denetimindeki Halep Hava Üssü’nden kalkan Suriye uçağından haberdar olmadığını varsaymak ise pek gerçekçi görünmüyor. Ancak Suriye hava sahasına girmemiz Rusların hava savunma sistemlerini bizim için “kapatmasına” bağlı olduğundan Moskova’yı açıktan eleştirmekten kaçındığımız ortada.

Genelkurmay’ın açıklamasına göre hava saldırısının gerçekleştiği saat, sabah 3:30. Açıklamanın yapıldığı saat ise 10:30. Normal şartlar altında açıklamanın haber akışını kontrol altında tutmak yani doğru algı yönetimi için sabah bültenlerine yetiştirilmesi gerekirdi. Gecikme ya bir karmaşaya ya tatsız bir bilginin nasıl paylaşılacağına dair çekincelerin aşılmasının güçlük yarattığına işaret ediyor.

Bir de malumun yeniden ilamı : IŞİD’in düzenli bir ordu gibi Suriye’de TSK ile savaşması beklenemez. Ama IŞİD’in ülkemizin istikrarını ve toplumsal dokusunu hedef alan terör saldırılarına başvuracağını peşinen bilmemiz gerekir. Bunların önlenebilmesi önleyici etkin istihbarata bağlı. Yüzde yüz başarı sağlanmasını beklemek tabiatıyla olanaksız.

Öte yandan cihatçı direnişçilerin elindeki Doğu Halep düşüyor. Bu konuda da Rusya’ya ve hatta Şam’a Ankara’dan ses yükseltildiğini duymuyoruz. Üzerine Dışişleri Bakanı ve MİT Müsteşarı’nın ani Tahran ziyaretleri de Suriye dosyasında tüm eşgüdümün PYD/YPG ile mücadeleye odaklandığı izlenimi veriyor.

Harita: @Syria_Rebel_Obs 27 Kasım'da Doğu Halep'te son durum: Sarı bölge Suriye Demokratik Güçleri'nin kontrolünde. Kırmızı bölgeler ise son 24 saatte Suriye'nin silahlı örgütlerden geri kazandığı yerleri gösteriyor. (Harita: @Syria_Rebel_Obs)

Özetle, Suriye’deki iç savaş ve çoğul yöresel vekalet savaşçıklarının, topyekün bir Suriye-Türkiye savaşına evrilmesini önlemek ve öncelemek için çok hassas bir aşamadayız. Bundan birkaç adım sonra olaylar kontrolümüzden bizim istemimiz dışında çıkabilir ve geri dönülmesi imkansız bir noktada kendimizi bulabiliriz. Durabilecekken durmak bir erdemdir. Bu gerçeği en iyi bilebilecek olanlar da saha tecrübesi olan askerlerdir.


Aydın Selcen Kimdir?

1969 İstanbul doğumlu ve Saint Joseph Lisesi ile Marmara Üniversitesi İngilizce Uluslararası İlişkiler Bölümü mezunudur. 1992-2013 arasında Dışişleri Bakanlığı'nda meslek memuru olarak çeşitli görevlerde bulundu. Son olarak 2010-13 tarihleri arasında Erbil Başkonsolosluğu görevinde bulundu. Merkeze döndüğü gün "memuriyetten istifa etti." Genel Energy petrol şirketinde bir buçuk yıl siyasi danışmanlık yaptı. 2015'den beri bağımsız olarak özellikle Irak ve Suriye konularında yazıyor. Galatasaray kongre üyesidir. Alaz adında bir kızı var.