'Bu sene yasağın kalkması zor'
Rusya’da, Başbakan Binali Yıldırım’ın ziyareti en çok konuşulan konular arasındaydı. Bir yorumcu El-Bab’ı, kıyamet alametlerinden Armageddon savaşına benzetti. Bir başka yorumcu, Türkiye’nin laikliğe dönüş yolunu kaçırdığını öne sürdü.
Gazeta.ru yazarlarından Nataliya Çernışeva, Ankara ile AB arasında derinleşen kriz ortamında geçen ziyaretin gündeminde ekonomik ilişkilerin yanı sıra güvenliğin de bulunduğuna dikkat çekti. Yazar, Binali Yıldırım’ın, her iki devletin terörle mücadelede ve bölgede barışın sağlanmasında büyük rol oynadığına dair sözlerinin altını çizerken Türkiye’nin, darbe esnasında Moskova’nın tavrını unutmadığını dile getirdi.
Rusya Stratejik Araştırma Merkezi’nden Anna Glazova, Türkiye kriz öncesi ekonomik işbirliğinin hacmini yeniden yakalamak peşinde olsa da her iki tarafın o yöndeki açıklamalarının daha çok siyasi manifestoya benzediğine vurgu yaparak 2016 yılının ilk 6 ayı içinde karşılıklı ticaretin 7 milyar doları geçmediğini bildirdi.
Uzman, Türkiye’nin Suriye’de yürüttüğü politika hem sonuçsuz kaldığı hem de ülke içindeki durumu zorlaştığı için 'Ankara bir süre sonra Moskova’nın Suriye tutumunu benimseyebilir' dedi.
'TÜRK ÜRÜNLERİNE YASAĞIN KALKMASI ZOR'
Türkiye’nin ikili ilişki onarmakta hızlı davrandığını yazan Nezavisimaya gazetesi, Rus bürokratların bu konuda acele etmediğine dikkat çekiyor. Gazeteye göre iki Başbakanın görüşmesinden çıkan sonuç şöyle: Rus bürokratların amacı Türk meyve ve sebzelerine Rusya pazarını açmak değil, “Türk akımı” ve Akkuyu Santralı gibi uzun vadeli projeleri hayata geçirmektir. Üstelik Rusya Tarım Bakanı Aleksandr Tkaçev, İnterfaks Ajansına verdiği demeçte, bu sene Türk tarım ürünlerine yasağın kaldırılması “zor görünüyor” dedi.
Gazeteye konuşan Aktüel Ekonomi Enstitüsü müdürü Nikita İsayev’e göre Erdoğan’ın yürüttüğü “sürprizlerle dolu” politika hem Batı’yı, hem Doğu’yu Türkiye’ye “küstürdü”. Artık NATO bile tamamen güvenilir görünmüyor. Ondan dolayı Erdoğan doğal olarak yeni partner bulmakla uğraşıyor. İsayev’e göre Amerika ve Çin’i dengelemek için BDT, Hindistan ve İran ile ilişkilere büyük önem veren Rusya, kurduğu bu yeni ittifağa Türkiye’yi de katmak ister.
'EL BAB ARMAGEDDON GİBİ'
Eho Moskvı radyosuna konuşan araştırmacı ve yazar Mihail Oşerov, Suriye ordusu, Kürtler ve “Türkmen birlikleri” tarafından abluka altına alınan El-Bab savaşını, kıyamet belirtisi olan Armageddon savaşına benzetti.
Ağustos ayında Türk birlikleri Suriye’ye girerken Şam yönetimi Türkiye’yi işgal ile suçladı. Uzman 'o zaman Rusya Dışişleri Bakanlığı bir sorun olmadı gibi çok titiz açıklamalarda bulundu' dedi . Zaten Oşerov’a görе “Anayasayı korumaya çalışan” askerlere karşı Erdoğan’a destek veren Rusya yönetimi büyük hata yapmış. Çünkü geçen Temmuz ayında Türkiye ”Atatürk’ün çizdiği laik yola geri dönme şansını kaçırmış.”
Şimdi ise eğer Türkiye “istila ettiği” topraklardan çekilmezse Suriye ordusu TSK ile savaşmak zorunda kalacak. Şam’ın müttefiki Rusya da savaşa girerken NATO, Türkiye “dışarıdan istilaya maruz kalmadığı için” işin dışında kalacak. Oşerov 'işte o zaman Türkiye’yi zor günler bekliyor' dedi.
'BAŞKA BİR ÜLKENİN LİDERİ'
Aynı radyonun konuklarından gazeteci ve araştırmacı Orhan Djemal, "Uçak krizinden önce Türkiye’ye imzalatamadığımız Türk akımı ve Akkuyu Santralı gibi sözleşmeleri şimdi kolay kolay imzalatıyoruz" dedi. "Bu da yetmiyormuş gibi bizim medya artık Erdoğan’a bizim istediğimiz gibi davranmadığı için kızıyor. Hatta kimi gazeteciler onun neden 'Rusya’nın uşağı' olmak istemediğini anlamıyor gibi. Halbuki adam başka ülkenin lideri ve Rusya’nın değil, o ülke uğruna çalışmaktadır."
Djemal’e göre şimdi Erdoğan Halep’i Şam rejimine bırakmakla Rusya’ya çok büyük taviz vermiş oluyor. Suriye’nin bölüneceği çoktan belliydi ve artık ondan pay alacak güçler, aralarında “etki sınırlarının” detaylarını tartışıyor.
'TÜRKİYE’NİN İKİ AMACI'
EADaily sitesinde çıkan yazı da Türkiye’nin Suriye politikasını ele alıyor. Hiç şüphe yok ki Recep Tayiip Erdoğan’ın Esad çıkışı rastgele değildi. İsmi belirsiz yazara göre en baştan “ılımlı muhalefetin” tarafını tutan Ankara bugünlerde Halep’te “yüzüne bir nevi tükürük” almış oluyor. Üstelik Suriye ordusunun bombardımanında dört askeri kaybeden Türkiye lideri bu tür bir açıklamada bulunmaya mecbur idi.
Bununla beraber Recep Tayyip Erdoğan Suriye'nin kuzeyinde gerçekten ciddi bir sorun ile karşı karşıya. “Fırat kalkanının” iki amacı vardı. Birincisi, bölgeyi IŞİD’den temizlemek. O tamam. İkincisi, Kürtlere özerk bölgesini kurdurmamak. O tamam değil, çünkü teröristlere karşı başarılı bir şekilde savaşan Suriye’li Kürtler, Amerika’nın himayesi altına alınmıştı.
Üstelik ittifak kuran Şam birlikleri ile Kürtler, TSK’nın desteklediği ÖSO’dan önce El-Bab’a girmeye çalışıyor. Ve nihayet Al-Monitor’a göre Ekim sonunda Moskova Şam’a Rojava’yı özel bölgeye dönüştürme planını sunmuş. Yazıya göre bu haber gerçekse Kuzey Suriye’de hem Washington’u hem Moskova’yı karşısına almış Ankara’nın tek çıkış yolu var. O da “arabulucu kılıfına girip” Şam ve Moskova ile beraber muhalefeti ateşkese zorlamak. Yani Amerika’nın yapamadığını yapmak.
'TÜRK HALKINA YÖNELİK ÇIKIŞLAR'
Novaya gazetesi askeri yorumcusu Pavel Felgenhauer’e göre, Erdoğan’ın Esad çıkışı, dünyaya değil, Türk halkına yönelikti.
Yazar, Eylül 2015’te “sayısı 5000’e yaklaşan Rus askerlerin”, o zaman uçurum kenarında duran Esad rejimini kurtarmak ve İran ile beraber her türlü muhalefeti bastırmak amacıyla Suriye’ye yerleştiğini iddia etti.
Bir sene sonra TSK “IŞİD ve Kürt milliyetçileri ile” savaşmak için Suriye’ye girdi. Bu sefer, Şam ve Moskova Halep’te zafere yaklaşırken Erdoğan, operasyonun esas amacının “Esad’ı devirmek” olduğunu açıkladı. Yani Moskova ve Ankara’nın peşinde oldukları maksatlar birbirine ters. Yazar, ne de olsa bu açıklamanın her şeyden önce Türk halkına yönelik olduğunu öne sürüyor. Kendisine göre Erdoğan rejimini ayakta tutturan Türk islamcıları ve aşırı milliyetçilerinin bunun gibi bir açıklamaya ihtiyacı vardı. Felgenhauer, üstelik Anayasayı değiştirecek referandum günü yaklaşıyor, bunu unutmıyalım, diye yazısını noktalıyor.
Andrey İsaev Kimdir?
Moskova Devlet Üniversitesi Türkoloji Bölümü'nden mezun. Rusya Bilim Akademisi Şarkiyat Enstitüsü ile Kazan Devlet Üniversitesi'nde çalıştı. Toplam 17 yıl çeşitli görevlerde Türkiye’de bulundu, Çin ve Hindistan’da çalıştı. Gazetecilik, araştırmacılık ve çevirmenlik yapıyor. RS FM radyosu kurucularından ve ilk genel müdürü.“Eski Çağ Türkiye tarihi” ve “Hint-Avrupa Mitolojisi: bir inceleme denemesi” adlı kitapları var.
'Kırım'da işgal açıklaması kabul edilemez' 24 Ağustos 2019
'Suriye Kürdistanı projesi şimdilik rafa kaldırıldı' 17 Ağustos 2019
ABD Kürtler ve Türkler arasında manevra yapıyor 10 Ağustos 2019
Basit bir silah ticareti jeostratejik boyut kazandı 03 Ağustos 2019 YAZARIN TÜM YAZILARI