Neymiş, Ankara'da deniz yokmuş...
Ankara'ya gelen İstanbul'lu arkadaşları balıkçıya götürmek genellikle çok eğlencelidir, çünkü onlar "ahahahah denizi olmayan yerde balık yapmayı bilen olmaz" bakışları, bizim balıkçılarımıza gittiklerinde fena halde madara olmalarıyla son bulur.
Öncelikle iyi seneler. Maalesef sürekli tekrar eden korkunç olaylar yüzünden köşemde yazılarımı istediğim düzende sürdürmem mümkün olmadı, insanlar öldürülürken yemek yazmak içimden gelmiyor genellikle. Anlayışınıza sığınmak durumundayım.
Neyse, hayata geri dönmemiz de gerekiyor bir yandan. Şu koşullar altında da bari yediğimizden içtiğimizden keyif alalım.
Bir Ankara'lı olarak, İstanbul'lu arkadaşlar hep bizimle dalga geçer, yok işte sizde deniz yok, sıkıcı şehir, bunlar uzar gider. Ankara'ya gelen İstanbul'lu arkadaşları balıkçıya götürmek o bakımdan genellikle çok eğlencelidir, çünkü onlar "ahahahah denizi olmayan yerde balık yapmayı bilen olmaz" bakışları, bizim balıkçılarımıza gittiklerinde fena halde madara olmalarıyla son bulur. Abartısız söylüyorum, Türkiye'nin muhtemelen en iyi balık lokantası da yine Ankara'da bulunuyor.
Trilye aslında bilenin çok iyi bildiği, Türkiye'nin en iyi deniz ürünü restoranlarından biri. Süreyya Üzmez, eski bir protokol subayı olarak emekli olduğunda, hep meraklı olduğu yemek yapma konusunu bir meslek haline getirmek için karar verip, Trilye'yi açmış. Deniz ürünleri üzerine çok uzun araştırmalar ve denemeler yapan Görmez, konusunda Türkiye'nin en iddialı yerlerinden birisinin sahibi bugün ve bunu her geçen gün ileriye götürüyor.
Trilye'de mezelerde ağırlıklı olarak deniz mahsulleri yer alıyor. Meze çeşitleri küçük tabaklarda kişiye özel hazırlanmış olarak servis yapılıyor. Ahtapot carpaccio, avokadolu karides, atom, lakerda ve kabak çiçeği dolmasını denedim, hepsi çok iyi. Atomu sanırım manda yoğurdu ile yapmışlar, adeta kaymak gibi bir yoğurt, biberin acısıyla çok yakışmış. Lakerda tereyağı kıvamında, çok iyi bir örnek. Avokadolu karides hafif mayhoş bir hardal sosla geliyor, çok taze karidesler, normalde benim midemi çok kolay rahatsız eder, büyük keyifle yedim. Ahtapot carpaccio ve kabak çiçeği dolması da daha önce başka yerlerde yediklerimden daha iyi, dolmanın içinde de karides var, deniz ürününe doymamak mümkün değil burada.
Ara sıcak olarak aldığımız isli ahtapot ızgara ise, "sırf bunun için buraya gelinir" dedirtecek bir lezzet. Kocaman kavanozlarla üstünde dumanıyla gelen ahtapot hem sunum hem lezzet olarak çok keyifli.
Ne yazık ki mezeler ve ahtapotla karnımız doyduğu için, bu gidişte balık yeme şansım olmadı, ancak Trilye'nin tuzda balıkları efsanedir, benden söylemesi.
Trilye çok ucuz bir restoran değil, bu saydıklarım, meyve, tatlı ve bir küçük şişe iyi kalite rakı ile birlikte kişi başı 150 TL civarı bir fiyata geliyor. Ancak, şunu belirtmek gerekir ki, tüm sektöre örnek olacak kalitedeki personeli, hem benzersiz lezzetleri ile bu rakam bence gayet kabul edilebilir, İstanbul'da bundan çok daha düşük kalite yemekleri daha pahalı yemek gayet mümkün.
Trilye Kuleli Sokak 32 numara, Gaziosmanpaşa'da. Rezervasyon gerekli, 0312 447 12 00.
Yazıyı, Trilye'nin kendi blogundan leziz bir çıtır levrek tarifiyle bitirelim.
MALZEMELER
* 500 gr levrek balığı filetosu
* 2 yemek kaşığı un
* 1 adet enginar
* 2 yemek kaşığı mısır nişastası
* 2 yemek kaşığı ayçiçek yağı
* 2 yemek kaşığı tereyağı
* 1 su bardağı portakal suyu
* ¼ demet maydanoz
* 1 tatlı kaşığı kekik
YAPILIŞI
Levrek balığı filetosunu dikine uzun ince olacak şekilde parçalara ayırın. Dilim levrek parçalarının sadece deri taraflarını una batırıp fazla undan silkeleyin. Fırına girebilecek çelik bir tavayı ocakta ısıtıp ayçiçek yağını tavada kızdırın. Unlanmış tarafları tavaya yerleştirerek hafifçe ortadan bastırıp yüzeyin tamamının metale temas etmesini sağlayın. 2-3 dakika kadar orta ısıda bir tarafını kızarttığınız balıkları aynı şekilde hiç çevirmeden fırına tava ile birlikte atın. 3-4 dakika kadar da önceden 180 dereceye ısıtılmış fırında pişirin. İnce dilimlenmiş enginarları mısır nişastası ile kaplayıp derin yağda kızartın. Isıtılmış bir çelik tavada tereyağını kızdırdıktan sonra portakal suyunu ilave edip 2-3 dakika kadar kısık ateşte sos bağlanana kadar kaynatın. Servis için kızarmış enginar dilimleri üzerine bir parça çıtır derili levrek yerleştirin ve portakal sosunu döküp maydanoz ve kekik ile renklendirin.
Afiyet olsun.