Tersine bir peri masalı
Hep yoksulların çalışıp! Çok zengin olduğu peri masalları mı olacak? Bu da çok zengin birisinin yoksullar için gerilla olduğu, tersine bir peri masalı ve tutsak alınacak kadar gerçek…
Banco Del Comarcio’nun kasa dairesi açıktı. Geceydi. Banka muhafızları kasa dairesinden çıkanları koruyordu. Birkaç banka görevlisi çuvalları taşıyorlardı. Doluydu çuvallar. O gece 30 milyon peso taşıdılar. Arkalarından ana kasa kapatıldı aslında pek de gerekli değildi çünkü boştu ama kapadı yine de muhafızlar. Mesleki bir alışkanlık denilebilirdi buna. Banka görevlileri, hani çuvalları taşıyanlar, mesailerinin mutlaka yazıldığına emin olarak evlerinin yolunu tuttular. 30 milyon peso yüklü araba ise kentin dışına doğru gidiyordu ama önce köşeden paltolarının altında iki M 16 olan iki gerillayı aldı. Sonra yine içinde üç gerilla olan bir arabanın korumasıyla şehri terk etti. Önce köylerin arasından geçerek ilerledi araba ve 30.000 milyon peso. Köylü grevi vardı yollarda. Barikatlardan onları selamlayarak ilerlediler. Köylüler birkaç barikat sırasında Tinto-kahve içmeyi önerdi onlara. Sadece fincanlarını doldurup, beklemeden devam ettiler. Dağlarda gerillanın kontrol ettiği alanlara vardı araba ve 30.000 milyon peso. FARC gerillaları arabayı boşaltırken gerilla komutanları senyor Palmera’ya sarılıyorlardı. Kolay bir soygundu. Belki soygun sayılmazdı çünkü Senyor Palmera zaten Banco Del Comarcio’nun genel müdürüydü. Juvenal Ricardo Ovidio Palmera Pineda yani gerilla adıyla komutan Simon Trinidad’ın illegal öyküsü böyle başladı.
Yakalanmadan önce komutanı olduğu bölgede 41. Cephede onun öyküsünü dinliyordum. Konuştuğum gerillanın hemen arkasında bir afişi vardı. Laria anlatırken bazen dönüp afişe bakıyordu. O sırada sanki ona söyler gibi oluyordu.
- ‘Komutan Simon Trinidad Valledupar’dan, zengin bir aileden geliyor. Büyük toprak sahibi bir aile.’
- Neden sence gerilla oldu?
- Devrimciydi çünkü. Herkesin sefaletten kurtulmasını istiyordu.
O kadar çabuk cevap vermişti ki. Laura’nın bunu daha önce düşündüğü belliydi. Simon Trinidad ülkenin en iyi kolejlerine gitmişti. Ne de olsa zengin çocuğuydu. Hem de oldukça zengin. Sonra Bogota’da Lozanna Üniversitesi’nde ekonomi okudu. Daha sonra ABD’de Harvard Üniversitesi’nde İşletme ekonomisi okudu. Geri dönüp Bogota’da Ceasar Üniversitesi’nde ders vermeye başladığında, diğer solcu öğretim üyeleriyle birlikte ‘Bağımsızlar grubunu’ kurdular. 1981’den itibaren adı Marksist-Leninist profesörler arasında sayılıyordu ve ilk hedefleri toprak reformuydu.
Konuştuğum gerilla o zamanlar henüz doğmamıştı bile;
- Size garip gelmiyor muydu dağa çıkması?
- Yoo neden ki?
Laura’ya soru garip geldi. Bu cevaptan sonra da şöyle bir dönüp afişe baktı.
O zamanki adıyla Juvenes Palmera yani Simon Trinidad 1985’de ‘Union Patritica’ya, ‘Yurtsever cephe’ye katıldı. Bu solcu cepheye paramiliterler saldırmaya başladı. Yöneticilerini kaçırdılar, öldürdüler. Hiçbir legal çalışma alanı kalmadı geriye. 1987 de 30.000 milyon peso ile birlikte FARC’a katılmasının nedenleri başında bu vardı tabii ki. 41. Cephenin gerilla komutanı olduğunda ise bazıları çocukluk arkadaşı olan büyük toprak sahiplerini, kaçırmaya başladı FARC ve fidyeler almaya başladı. Ayrıca bir bakanı da kaçırdılar ve doğru ya da yanlış her kaçırmadan onun adı geçti.
2004 yılında görüşmeler için gittiği Ekvator’dan bir operasyonla kaçırılarak esir alındı. Uzun bir hikaye ama ABD’ye teslim edildi. Barış anlaşmasından sonra şimdi serbest bırakılacak FARC mensuplarıyla birlikte onun da serbest bırakılması için kampanya yürütüyor.
Hep yoksulların çalışıp! Çok zengin olduğu peri masalları mı olacak? Bu da çok zengin birisinin yoksullar için gerilla olduğu, tersine bir peri masalı ve tutsak alınacak kadar gerçek…