Bu dingil ruhunuzu hangi meditasyona borçlusunuz?
Kızın biri yazmış, 'Ben gülürsem, herkes gülür!' diye. Gülür! Ne kendisi hayattan bir şey anlamış, ne de biz bu arkadaşı tam olarak anlayabiliyoruz!
Bazen diyorum ki bu kadar önemli kişi arasında başımıza bir işler gelmese bari.
'Lütfen sayfamdan gider misin?'den, 'bahar temizliği' tehdidine, 'engelleme' lerden, arkadaşlıktan çıkarmaya kadar gaddarlıklar yapabiliyoruz sosyal medyada. Narin bedenimiz ve hırpalanmış ruhumuz bu zulme daha ne kadar dayanabilir derdiyle, uzmanlar şok!
Hemen hepimizin sosyal medya hesabı, namı diğer feysi meysi var. Bir 'sayfam' deyişimiz var, dersin Erzurum yaylasında iki bin davar, en az üç yüz de büyük baş sahibi havalarındayız. Çok hayra alamet değil bu işler.
Egosantrik olmak diyorlar bu önemlilik hallerimize. İsim verip rencide etmemek için ilaç ismine benzer bişey demişler zannedersem. Egosantrik! Kendimizi orta tarlanın buğdayı sanmak yani. Dinginlikten dingilliğe evrilişimizi irdelemenin zamanı geldi. Kaosa katkım olsun diyerekten bazı dingillikleri deşifre ediyorum...
Bir:
'Feyste yazdım ben onu, görmüşsündür yeavv!'
Tabi, sen klavyenin başına geçer geçmez, telefonu eline alır almaz, Allah tarafından gözlerimizin önünden, senin yazdıkların altyazı gibi geçiriliyor. Ne yazdığını görmemiş olamayız! Hem bu 'yeavv!' nedir? Feysteki kedilerden mi bulaştı?
İki:
Ne yazdığını kendisi bile anlamayanlar!
Bir nevi filozof edaları. 'Feyslozof' demek daha doğru belki. Kızın biri yazmış, 'Ben gülürsem, herkes gülür!' diye. Gülür! Ne kendisi hayattan bir şey anlamış, ne de biz bu arkadaşı tam olarak anlayabiliyoruz!
Her dingil de en nihayet ölümlü olduğundan, merhumeyi nasıl bilirdiniz diye sorulduğunda, muhtemelen cemaatten kimse cevap veremeyecek, hoca tekrardan soracak, saftakiler dirsekleriyle birbirini dürterek o diyecek sen söyle, diğeri diyecek bana ne oğlum sen söyle, derken belki hoca sinirlenecek, belki de milli eğitimden imamlığa geçmiş olabileceğinden; 'Kime diyorum? Merhumeyi diyorum, aramızda ne yapmıyor muşuuz? Ko, nuş, mu, yor, muu, şuuz!' derken, eş zamanlı olarak da yerden bir çakıl taşı alıp kendi arasında konuşan cemaate fırlatabileceği anda:
'Valla hocam, biz arkadaş listesi olarak durumlarını beğendik, paylaştık! Yalnız, arkadaşımız biraz değişikti. Tam anlayamadık!' diye saf saf cevaplar gelebilecektir. Ardından hızla durumu kavrayan hoca:
'Demek anlaşılamıyordu? Hımm, kadın gibi kadındı diyelim mi o zaman?' diyerekten ucu açık bir istişare sürecinin açıldığı tehlikesini hemencecik fark edip:
'Tamam, tamam! Sonuçta ölmüş, arkasından konuşup o kadar da gömmeyelim, buyurun cenaze namazına! Yalnız, mal kişi niyetine!' diyerek süreci kapatabilecektir...
Üç:
Meslek hanesine yazılanlar...
Favori dingilim, şaire! Profilinin meslek hanesine, şaire yazmış. Şaire ne la? Sen kezbanın kafiyelisi de, biz anlarız!
Şiir diye yazdıkları da edebiyatın Goebbels'i olup yasaklayacağın türden klişeler. Naif, çocukça saflık, umarsız, yürek, cıgara, sığırtmaç ve diğer aday kuşlar, içindeki çocuk, güvercin tedirginliği, türkü tadı, yanık yürek, cıgara dumanı, türkü yürek, buğulu gözler, kül yürek, bolca bulut, çorak yürek, izmarit yürek, sensizlik, ebele, hebele, göbele...
Dört:
Mesaj verenler...
Şu müptezel feys hesabından 1 Eylül Dünya Barış Gününü kutlamak nedir allasen? Sen bizim berber Sabahattin'sin! Sana ne Dünya Barış Günü'nden? Allah muhafaza, sanki berber Sabahattin kutlamayı unutsa, Ortadoğu'daki savaş te kutuplara sıçrayacak!
Mesajcı dingil ruhların en yaygını, kınama mesajları yayınlayanlar şüphesiz. Bütün kınamalı tüfeklerin kuru sıkı olduğunu anlamaları zaman alacak!
Mesajcı dingillerin diğer alt dalı ise, kandil ve cuma gibi günlerde maneviyat patlaması yaşayarak toplu mesaj yollayanlar! Toplu mesajların, toplu mezardan farkı olmadığını kavramaları ve feys indinde herkesin 'profil' olduğunu anlamaları zaman alacak.
Beş:
Yine şiir! Dandik şiirler yazıp ünvanıyla paylaşanlar...
Sen otur, en gideri olan meselelerle ilgili hamaset şiirleri yaz. Altına da adını. Buraya kadar tamam. Adının önüne niye avukat yazıyorsun? Şiirini beğenip sana dava mı getirecekler? Yoksa şiiri beğenmeyenleri icraya mı vereceksin? Diplomalı görgüsüz!
Tüm bunlardan yılmış biri olarak soruyorum, bu dingil ruhunuzu hangi meditasyona borçlusunuz?
Özetle, sevgi, saygı, hoşgörü ve dingil!