Güle güle Riekerink Bey
Sarı kırmızılı takım bu şartlar altında anlaştığı Riekerink'le zor gol bulan, yine de kazanan kimliğiyle ligde zirve yarışında tutundu. Aslına bakarsanız hala da takımını şampiyonluğa taşıyabilecek bir şansa sahipken gönderildi.
Galatasaray kökleri ve gelenekleriyle övünen bir kulüp oldu her zaman. Liseden gelen belli bir kültürü var geçmişten bu yana. Muhtemelen lisede hiçbir Galatasaraylıya, dolayısıyla da başkanlarının da çoğuna öğretilmemiş bir geleneği var Galatasaray'ın son dönemde. Hatta bu kulübün en önemli geleneği artık pilav günleri, lisedeki abi/abla hiyerarşisi, bürokrat, önemli sanatkarlar yetiştirmesi de değil, futbol takımının sezon ortasında çalıştırıcı değiştirmesi oldu. Bu geleneğin son halkası, aslında son kurbanı demek daha doğru, Hollandalı çalıştırıcı Jan Olde Riekerink.
Takıma nereden ve nasıl geldiğini hiçbir Galatasaraylı anlayamadı. Bir anda Mustafa Denizli'den boşalan koltuğa geçiverdi. Meğerse kulübün altyapısını yeniden oluşturması için Wesley Sneijder'in önerisiyle İstanbul'a getirtilmiş. Sonra da öğrendik ki Ajax'ta Sneijder'in genç takımdaki hocasıymış Riekerink. Altyapıyı sistemleştirmesi için getirilen adamdan bir anda A takımı şampiyonluklardan şampiyonluklara taşıması istendi, beklendi. En kötü sezonlarında bile Türkiye Kupası'nı müzesine gönderebilen Galatasaray, Rikerink'le de bu başarıya ulaştı. Bu kupa zaferi yanıltıcı oldu. Fakat Galatasaray'ın da eli mecburdu Rikerink'e. UEFA'dan Avrupa kupalarına gitme yasağı getirilmişti.
Sarı kırmızılı takım bu şartlar altında anlaştığı Riekerink'le zor gol bulan, yine de kazanan kimliğiyle ligde zirve yarışında tutundu. Aslına bakarsanız hala da takımını şampiyonluğa taşıyabilecek bir şansa sahipken gönderildi. Elbette ki son hafta alınan Kayserispor mağlubiyeti ayağa gelen çok önemli bir fırsatın kaçmasına neden oldu. Mahalle baskısını kaldıramayan ve en kolay çözümü teknik direktörü göndermekte bulan yönetim Twitter'dan seçtiği hocayla devam edecek kalan sezona. Enteresan ki kan mı çekmiş bilinmez Igor Tudor da çalıştığı takımlarla hep sezonu tamamlamadan yolları ayırmış. Seneye aynı yazıyı da Tudor için yazacağız gibi görünüyor.
Riekerink, her yanıyla Galatasaray'da çalışan en nadir kimlikli insandı. Dürüst ve açık sözlüydü. Ama diğer yandan da Galatasaray'ın Hollandalı hocalarla arasının pek olmaması da uyuşmazlığı beraberinde getirdi. Yetenekleri kısıtlıydı ama gençlere güveniyordu. 14 yaşındaki Mustafa Kapı'yı A Takımla sahaya süren hoca olarak anılacak artık. Belki de en iyi bildiği iş olduğu için genç bir oyuncuya rahatça güvenebiliyordu. Belki de gençlerle haşır neşir olmaya devam etmeliydi. Belki de Mustafa Kapı 18'ine gelene kadar Riekerink kulüpte kalmalı. O sırada başka Mustafa'lar da kazandırırdı belki de. Belki de de taş yerinde ağırdı Riekerink Bey.