YAZARLAR

Haydi kadınlar politik ortaklığa!

Şimdi ortak çıkarları, ortak çözümlerle daha güçlü şekilde yaşama geçirmenin yolu olarak politik ortaklaşmaya doğru ilerlemede kadınlar. Bugünden yarına değil belki ama muhtemelen çok uzak olmayan bir gelecekte.

Bize kadınlar gününü armağan eden kadın işçiler grevinden bu yana kız kardeşlik ruhuyla dünyanın döngüsünü değiştirdi, ilk feministler. Onlardan sonraki kuşaklar, kadın bilincine evrilmiş olan 2. dalga feminizmle yeryüzünü hedef alan genişletilmiş ortaklıkları yaşayıp, yaşattılar.

Günümüzde eğitimden siyasete, sanattan medyaya, çalışma yaşamından bilim dünyasına her alanda kadın varlığını mümkün kılan bu uzun soluklu, çok emekli mücadeleydi.

On dokuz ve yirminci yüzyılların şartları değişmiş, yirmi birinci yüzyılda dünya, pek çok yönden farklılaşmışken elbette feminizmin de yeni bir evreye yönelmesi kaçınılmaz. Basit gözlemle bile artık yeni eşiği aşmakta olduğumuzu anlamak mümkün. Ataerki yok edilemese bile hayli geriletilmişken onunla mücadelenin de farklı bir aşamaya geçmesi kaçınılmaz. Zaten toplumsal algı ve kadın haklarına bakışla, politik eğilimler de geçen yüz yıllardan farklı.

Kız kardeşlik ruhunu ve kadın bilincini içeren yeni yaklaşımlara gebe feminizm. Cadı ninelerimizden aldığımız ilhamla cadı torunlarımıza miras yeni terkipler hazırlama zamanı. Gerçi kadın çalışmaları yapan veya kadın çalışmalarını dışarıdan gözleyen pek çok akademisyen feminizmin öldüğünü söylemekte ama… Feminizmin kürsülerde değil sokaklarda yapıldığı da malum. Ve, sokaklar ölümü değil yaşamı haykırmada.

En geniş anlamıyla kullanmak için sokaklar derken, kendisini feminist olarak tanımlamayanlar hatta feminizme düşmanlık ölçüsünde karşı olan kadınlar bile dahil olmak üzere kadının sesinin duyulduğu her yeri kast ediyorum. Kadına, kadınlara ait her konuşma, her talep, her beklenti ve her gayret bence feminizme dahil. Son kertede kadınların güçlenmesine hizmet ettiğinden…

Mevcut çıkar çatışmasına karşı geliştirilmiş bir çıkar ortaklığını anlatırdı, kız kardeşlik ruhu. Çıkar ortaklığından sonraki aşamada sorunların ortak oluşu gibi çözümlerin de ortaklaşmaya dayalı oluşunu anlatırdı, kadın bilinci. Şimdi ortak çıkarları, ortak çözümlerle daha güçlü şekilde yaşama geçirmenin yolu olarak politik ortaklaşmaya doğru ilerlemede kadınlar. Bugünden yarına değil belki ama muhtemelen çok uzak olmayan bir gelecekte.

Emekçi kadınların sınıf içi mücadelesi sonraki yıllarda farklı sınıflardan kadınların aynı siyasal haklar için ortaklaşmasını sağlayan önemli bir tecrübe olmuştu. 2. dalga feminizmin kadın bilinci adına politik yaklaşımlarının önüne kadın haklarını koymaları da yakın yıllarda -hala tam olarak aşılmasa bile- etnik, kültürel, dini aidiyetlerle birlikte kadını önceleyen ortaklıklar yaşanmasını mümkün kıldı. Ülke ve dünya gündeminin peşinden sürüklenerek ayrışmalar yaşanmakla birlikte günümüzde geçmişe kıyasla ortak politika üretme aşamasına girmekte olduğumuzu gösteren işaretler de pek çok.

Tersinden okumayla tek bir örnek verecek olursam en muhafazakar partilerin bile iktidar olduktan sonra kadın haklarını güçlendiren politika ve uygulamalara yönelmek zorunda kalışı, feminizmin önlenemez yükselişinden.

Hatta feminizme karşı çıkışların sertleşmesi ve kadına had bildirme gayretlerinin artışı bile farklı inanç ve ideolojilerden kadınların ortak politika üretme ihtimalini engellemek için yaratılan suni gündemler. Eşitlik yerine adaleti ikame etmeye çalışmak da hep yaklaşan politik ortaklığı önleme çabası. Ancak bu zorlamaları aşacak, politik ortaklaşmayı mümkün kılacak yeterli birikime de sahip kadınlar.

Bursa İnegöl’de gerçekleşen trafik kazasında hayatını kaybeden kadınlara rahmet, yaralılara şifa ve 8 Mart etkinliklerinde hiçbir kadının engellenmemesi dileğiyle…


Berrin Sönmez Kimdir?

Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi mezunu. Aynı üniversitede araştırma görevlisi olarak akademiye geçti. Osmanlı Devleti’nin 1. Dünya Savaşı’na giriş süreci üzerine yüksek lisans tezi yazdı. Halkevi ve kültürel dönüşüm konulu doktora tezini yarıda bırakarak akademiden ayrılıp öğretmenlik yaptı. Daha sonra tekrar akademiye dönerek okutman ve öğretim görevlisi unvanlarıyla lisans ve ön lisans programlarında inkılap tarihi ve kültür tarihi dersleri verdi. 28 Şubat sürecindeki akademik tasfiye ile üniversiteden uzaklaştırıldı. Dönemin keyfi idaresi ve idareye tam bağımlı yargısı, akademik kadroları “rektörün takdir yetkisine” bırakarak tasfiyeleri gerçekleştirdiği ve hak arama yolları yargı kararıyla tıkandığı için açıktan emekli oldu. Sırasıyla Maliye Bakanlığı, Ankara Üniversitesi, Milli Eğitim Bakanlığı ve Afyon Kocatepe Üniversitesi’nde ortalama dört-beş yıl demir atarak çalışma hayatını tamamladı. Kadın, çocuk, insan hakları, demokrasi ve barış savunucusu, feminist-aktivist Berrin Sönmez’in çeşitli dergilerde makale ve denemeleri yayınlanmıştır.