Portakal
Almanya’da başlayan miting izni yasağı Hollanda’da zirveye çıktı. Hafta boyu Avrupa’nın değişik ülkelerinde de bu “Bütün Avrupa bize karşı” içerikli kampanya yayılacağa benzer çünkü suni gerilimlerin yurt dışında yaşayan seçmenlerin evet oylarını artırmasına güveniliyor.
Önümdeki fotoğrafa ve habere bakıyorum. AK Parti Gençlik Kolları üyeleri, İzmit’te Antikkapı Restoran’da yapılacak toplantı öncesi Hollanda’yı ‘Faşist Hollanda’ ve ‘Faşist Rutte’ pankartlarıyla portakal sıkıp suyunu içerek protesto ediyor.
AK Parti İl Gençlik Kolları Başkanı Emre Kahraman’ın konuşması şöyle: “Toprakları kadar insanlık seviyeleri de deniz seviyesinin altına inmiş alçak, tahammülsüz, hiç uzatmadan söyleyelim faşist bir ülke olan Hollanda, Sayın Bakanımızın seçmenlerimizle buluşmasını engellemiştir. Bu gayri ahlaki tutumlarını protesto eden Türklere de ahlaksızca müdahale etmişlerdir. Avuç içi kadar ve gözümüzde portakal kabuğu kadar kıymeti olmayan Hollanda sonrasında çok pişman olacağı bir adımı atmaktan çekinmemiştir. Pişman olacaklar.”
Olaylar epey trajikomik de hiç gülesim yok. Diplomasinin dili “Ey Almanya, ey Hollanda! Nazi Almanya, Nazi kalıntısı Hollanda! "Hollanda, bir sıçrarsın iki sıçrarsın; oradaki vatandaşlarımız 16 Nisan'da tezgâhınızı bozacak. Bakalım senin uçakların bu ülkeye bundan sonra nasıl gelecek?”, “Hollanda Başbakanı, sen kimin lalesisin?” seviyesine indirilmişken portakalı bıçaklayıp suyunu içerek yapılan protestoya denilecek bir şey kalmıyor.
AŞIRI SAĞA GÜN DOĞDU
Çarşamba günü seçimlere gidecek Hollanda’da, AKP’nin ısrarla devlet imkânları ve erkânıyla yürüttüğü evet kampanyası en çok aşırı sağcı Geert Wilders’a yaramış durumda. Hollanda'da Müslüman göçmen karşıtı söylemleriyle tanınan aşırı ırkçı çıkışlarıyla tepki çeken Wilders, İslam’ı, Türkler’i Avrupa’da istemediği mesajlı, Türkçe altyazılı videolarıyla arz-ı endam ediyor.
Almanya’da başlayan miting izni yasağı Hollanda’da zirveye çıktı. Hafta boyu Avrupa’nın değişik ülkelerinde de bu “Bütün Avrupa bize karşı” içerikli kampanya yayılacağa benzer çünkü suni gerilimlerin yurt dışında yaşayan seçmenlerin evet oylarını artırmasına güveniliyor. Yükselen sağ partileriyle ağır sınav veren Avrupa da kucağında bulduğu bu yakar topu birbirine atmakla meşgul.
Hollanda Başbakanı Mark Rutte, Türk hükümetinin iki ülke arasında yaşanan ziyaret krizi ile ilgili olarak oldukça tuhaf davrandığını savunarak, “Olayları çığırından çıkarmak için ellerinden geleni yaptılar. Yanlış bir filmin içine düştüm. Daha önce hiç böyle bir şey yaşamamıştım” dedi.
O yanlış film hissi çokların malûmu. Türk seçmenlerle buluşmak üzere Rotterdam’a gideceği sırada patlak veren salon krizi sırasında Hollanda’ya misli yaptırımlarla karşılık verileceği tehditleri üzerine Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile Bakan Kaya’nın inişlerine izin verilmemiş, fetih ruhuyla havadan olmazsa karadan girmeye kararalı Kaya, ‘persona non grata’ (istenmeyen kişi) ilan edilen Türk bakan, Almanya’ya sınır dışı edilmişti. Sadece Cumartesi günü sekiz kez Başbakan Binali Yıldırım’ı telefonla aradığını anlatan Rutte, en son Pazar sabahı saat 02.00’de Rotterdam’da olayların büyümesi üzerine Türk mevkidaşı ile görüştüğünü belirtti. Bu arada 22 Ocak 2008’de AKP tarafından “Yurtdışında ve yurt dışı temsilciliklerinde seçim propagandası yapılamaz” maddesi seçim kanununa eklenmişti, fakat şimdi onu hatırlatmanın da bir anlamı yok. Hatırlatma, asgari mantık talep eder.
Rutte’nin bir sözü anlamlı. Başbakan’ın göre, iki ülke arasındaki en önemli sorun, Türkiye’nin sürekli olarak Hollanda’daki Türklerden “vatandaşlarımız” diye söz etmesi. “Onlar Hollanda vatandaşıdır” diyen Rutte, Hollanda’nın da Türkiye kadar gururlu bir ülke olduğunu söyledi.
Gururlar karşılıklı seçimler için tokuşturulurken, olan yıllar yılı önyargılara karşı mücadele eden sivil toplum emeklerine oluyor.
BAYRAKLAR BAYRAKLAR
Sonrası bildik hikâye. Beyoğlu'nda bulunan Hollanda Konsolosluğu'nda çatıdaki gönderde asılı bulunan Hollanda bayrağını indiren bir kişi yerine Türk bayrağını çekti. Bayrağı çeken kişi çatıda kameralara dönüp ellerini kaldırdı, bir kaç saniye sonra da gözden kayboldu. Kimliği açıklanmayan kişinin konsolosluğa nasıl girdiği ve çatıya nasıl çıktığıyla ilgili tartışmalar sürerken, Dışişleri Bakanlığı, ‘Bayrak çekilmesinin konsolosluk yetkililerinin inisiyatifiyle gerçekleştiğini’ bildirdi. Hollanda konsolosluğuna asılan Türk bayrağı bir süre sonra indirilirken yerine tekrar Hollanda bayrağı asıldı. Türk bayrağı yaklaşık yarım saat boyunca asılı kaldı. Ha bir de, Hollanda bayrağı diye Fransa bayrağı yakıldı. Sıkıntı yok. Bayrağı önden yakıp öngörülecek yeni krize hazırlık yapmış da sayılabilirsin.
Bizim öyle bilgi, birikimle pek işimiz yok. Akademiyle ilgimiz de ihraç ve cüppelere basmak ama yine de hatırlatmak gerek. Zira Rotterdam’ın Fas asıllı Müslüman Belediye Başkanı Rotterdam'ın Türkiye Karşıtı Müslüman Belediye Başkanı Ahmet Ebu Talip haklı bir şaşkınlıkla Türkiye devlet yetkililerinin şehrin tarihini bilip bilmediğini sorguluyordu. Hollanda, II. Dünya Savaşı sırasında, 10 Mayıs 1940'da Nazi güçleri tarafından işgal edilmiş, 14 Mayıs 1940'ta Alman güçleri, Hollanda güçlerinin silah bırakmasını sağlamak amacıyla Rotterdam başta olmak üzere Hollanda şehirleri üzerinde yoğun bombardımana başlamıştı. Özellikle Rotterdam, Alman Hava Kuvvetleri (Luftwaffe) tarafından neredeyse tamamen yok edilmişti. Tahmini olarak 800 sivil öldürülmüş ve 80.000 kişi evsiz kalmıştır. 1950'den 1970'e kadar şehir tamamen yeniden inşa edildi.
BAKAN KAYA'NIN BÜYÜK KEŞİFLERİ
Erkeklerin öldürdüğü kadınların her ay listeler halinde yayınlandığı bir ülkede içinde kadın kelimesinden imtina edilen ve konuyla herhangi bir ilgisi olmadığı anlaşılan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya, bu vesileyle Nene hatun ilan edildi. Kaya, bir gecede pek çok şeyi keşfetmiş: “Türkiye’de kadınlara nasıl davranılması gerektiğini bize anlatan Hollanda’da bir kadın olarak böyle bir şey yaşamak trajikomik bir olaydı. Bizim 15 Temmuz sonrasında çıkardığımız OHAL’i sorgulayan Hollanda, bir gecede OHAL ilan etti.”
Günlerdir kendisinden askıya alınan insan haklarını dinlediğimiz Kaya, bir gecede kadın olduğunu ve insan haklarının gerekliliğini hatırladı. Elbette kendi ülkesinde aylardır gerekçesizce uzatılan OHAL bahanesiyle on binlerce mağdur insandan, tutuklu gazetecilerden, avukatlardan, on üç HDP'li milletvekilinden, HDP ve muhaliflere dönük on binlerce keyfi gözaltıdan, yakılıp yıkılan Cizre’den, Şırnak’tan bahsetmeden. Tıpkı gelişmeler üzerine Hollanda ile ilişkilerin askıya alınması talebinde bulunan ama dokunulmazlıkların kaldırılması isteğiyle milletvekillerinin rehin alınışının yolunu açan ana muhalefet partisi CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun da bir kez olsun HDP’ye dönük bu hak ihlalleri eşliğinde referanduma nasıl gidilebildiğine dair bir şey söylememiş olması gibi.
Allah'tan yeni Türkiye’nin ne demek olduğunu bilen ve bunu Hollanda’da konsolosluk önündeki protestolar sırasında aralarındaki diyalogla ölümsüzleştiren seçmenler var.
-Hade gel vur, gel vur, bana da vur
-Abi sus ya sus bizi de atacaklar içeri
-Ne atacaklar lan burası Türkiye mi?
Başka sözüm yok.