Tıbbın lahana suyuyla imtihanı!
Özellikle sağlık çalışanlarımıza uygulanan şiddeti, yine şiddetle kınadık; fakat beri yandan, kalp kırıp gönüller yıkarak alternatif tıpçılarımızı yine görmezden geldik! Bir yönüyle ot uzmanlığı olarak ele alabileceğimiz bu şifacı tayfayı daha ne kadar yok sayacak, senede bir günü, ne zamana kadar onlara çok göreceğiz?
14 Mart Tıp Bayramı'nı, doktor civanımlar başta olmak üzere bütün sağlık çalışanlarımızla el ele, dil dile (gönül gönüle) yurt genelinde kutladık. Muhtemelen yavru vatanda da kutlanmıştır.
"Ben aslında tıp istiyodum ama kepçe operatörü oldum" diyenleri de hesaba katsan, nereden baksan milli bayram sayılacağından, kutlamaları doktor civanımlar üzerinden yürütmemiz son derece mantıklıydı.
Özellikle sağlık çalışanlarımıza uygulanan şiddeti, yine şiddetle kınadık; fakat beri yandan, kalp kırıp gönüller yıkarak alternatif tıpçılarımızı yine görmezden geldik!
Bir yönüyle ot uzmanlığı olarak ele alabileceğimiz bu şifacı tayfayı daha ne kadar yok sayacak, senede bir günü, ne zamana kadar onlara çok göreceğiz?
Ot uzmanlığı diyorum, çünkü bana denk gelenler hep böyle. Bu alternatif tıpçıların konuşmalarını dinle, dersin şifacılığı sebze halinde öğrenmişler:
- Sen lahananın en dış kabuğunu atıyo musun?
- Evet...
- Atma! Yıka, kaynat, suyunu iç!
Devamında şuraya varacağından endişeli, dinliyorsun:
- Karpuzun kabuğunu atıyo musun?
- He, ineklere veriyoğ? Holuştayınlarımız var bizim, beyle beyle benekli...
- Verme! Yıka, kaynat, suyunu iç!
Neyin yüzüne bakmıyoruz, neyi atıyorsak, şifa orada. "Modern tıp - 0, lahana suyu - 1" temasıyla anlatılanları dinleyince, babası bunu yedi yaşında manav Niyazi'nin yanına vermiş, on sekizine gelince geri almış diyorsun. Mektep medrese yok, tamamen saha!
Fakat, mesele daha derin. Biliyorsun, alternatif tıpçılığı bizim YÖK malesef henüz tanımadı. YÖK üyeleri, çocukken özellikle ıspanağa talime zorlanmışlarsa tanımaz tabi. Hayır, sen olsan tanır mısın?
"Hadi oğluşum, bak ıspanak, çok vitaminli!... Bi kaşık, bi kaşık!..." diye "bilinçli" anne olmaya azmetmişlerden sonra, o iş zor...
Ve tabi ardından, "Üff ya, zıkkım ye! Ay, hiç bi şey yemez bu çocuk! Ispanak yemez, ıspanak çorbası yemez, ıspanaklı yumurta yemez, ıspanak kavurma yemez, ne güzel ıspanak haşlama yemez, ne yiyecek bu çocuk?" diyen annelerimizden sonra, o iş zor...
Ben zaten beslenme tarzı olarak, Canan Karatay'a yakın olduğumdan ve sebzeyle mebzeyle karnımın doymayışından, bu otların başka bir amaç için yaratıldığını anlamıştım. Te çocukken bile, pirpirim, pancar ve ıspanak üçlüsüne nazaran öksürük şurubu daha bir sempatik gelmişti. Her hastahane dönüşü, elimden tutup kebapçıya götüren babamın tedavi mantığı ise zamanla favorim oldu. Ailemizin şifa sırlarını geleneğe dönüştürmek adına çocuklarım üzerinde gereken titizliği gösteriyor, hamburgere karşı yerli ve milli duruşumdan taviz vermiyorum.
Peki, nedir alternatif tıp, kimdir alternatif tıpçı? Ya da koskoca tıbba neden alternatif var?
Çok basit! Ola ki ilaç firmaları, modern tıbbı amacından saptırırsa alternatif olsun. Yedekte bekliyorlar, ellerinde lahana, ceplerinde kuru soğan!
Baktılar ilaca çok mu yükleniyorlar, kenardan kuru soğan atıp taktik veriyorlar, "Soğan ye soğan! Doğal antibiyotik!"
Arada zayiat verebiliyoruz ama olsun. Yakın zamanda bir hastamızı, şifa niyetine istavrit yuttuğu için kaybettik mesela. Tabii ki vadesi dolmuştu, sebepler bahane.
Diş ağrısına koyun idrarı önerenlerin yaklaşımı ise ölümcül sonuçlar doğurmadığı için biraz daha insani. "Pambığı ıslıyon, ağrıyan yere goyuyon, dişinnen de bastırıyon. Bi sahata heş bi şeyin neyn galmıyo!" Heş bi şeyin neyn! Alternatif tedavide Alman ekolü!
Bazen, "tıpta devrim" diye haberler çıkar hani, "Kansere çare!... Kelliğe deva!... Mucize ürün!... Erkekler üzülmeyin, artık bütün geceleriniz 21 Aralık!... Üstelik hepsi içinde!" diye... İşte bunlar, onlar...
İlaveten, "Hem de onaylı ürün!... Gıda Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı onayladı!" diyerekten devlete olan imanımızı istismar eden reklamlar. Tarım ve Köy İşleri! Onaylayan bakanlığa bakarsan şunu demeye getirmiş sanki, "Sığırlar üzerinde denedik acayip işe yaradı, şimdi sıra sizde, müjdemi isterim!"
Bunun üzerine, "Aheyy!... Aheyy!" diye sevinenler de var, "Tıpta devrim mevrim yok, bunlar tıbbı devirdi, devirecek!" diyenler de.
Birincisi daha mı samimi ne?