YAZARLAR

ETA silahsız: Bask 'başka türlü' direnecek!

5 yıl önce silahlı mücadeleyi bırakan ETA şimdi silahları da tamamen bırakıyor. Peki bu nasıl mümkün oldu? 'Bask ülkesi' bundan sonra ne yapacak? İspanya bu hamle için ne yaptı? Bu soruları SORTU Uluslararası İlişkiler Sorumlusu Gorka Elejabarrieta'ya yönelttik...

Geçen hafta Bask ülkesinin İspanya’dan bağımsızlığı için mücadele eden ETA, son silahlarını 8 Nisan'da teslim edeceğini açıkladı. Böylece dünyanın en uzun silahlı mücadelelerinden birini sürdüren ETA artık silahsız kalacak! Merve Tuba Tanok'la birlikte SORTU Uluslararası İlişkiler Sorumlusu Gorka Elejabarrieta'ya ETA’nın nihai silahsızlanma kararını ve bundan sonrasını sorduk. SORTU, Bask ülkesinin bağımsızlığını ve katılımcı demokratik bir toplum yapısını savunan, Baskça’da ‘doğma’, ‘meydana gelme’, ‘yaratma’ anlamına gelen, 2011 yılında kurulmuş siyasi bir parti. Tarihsel olarak da ETA'nın siyasi kanadı olarak değerlendirilen ve 2003'te kapatılan Batasuna ile ilişkilendiriliyor kimilerince.

ETA nihai olarak silahsızlanacağını bildirdi, bunun manası ETA tamamen bitti demek mi?

gorka12 SORTU Uluslararası İlişkiler Sorumlusu Gorka Elejabarrieta

2011’de büyük silahlı mücadelenin sona ermesiyle başlayan bir süreç bu. ETA silahlı mücadeleye o zaman son vermişti. Bu nedenle son durum, bu sürecin parçası ve sadece bu değildi süreçteki gelişmeler. Daha önce başka bir sürü şey yaptı. Hazırlıklar yaptı, bütün örgütlenmesini dağıttı vs. Bu aynı zamanda ETA’nın sivil bir mücadeleye hazırlanma süreciydi. Bu müzakereci olan Fransız hükümetiyle varılan, imzalanmış bir uzlaşmanın da parçasıydı. ETA ile beraber hükümetler arasında İspanyol hükümeti, Bask hükümeti, Fransa’daki Bask hükümeti ile arasında uluslararası bir anlaşmanın da sonucuydu.

Bask’ın bağımsızlık mücadelesi nasıl devam edecek?

Bu Bask mücadelesinin stratejisinin değiştiği manasına gelmiyor. Realize edildi. İspanyol anayasası bağımsızlığa asla izin vermiyor. Bask’ın bağımsızlık mücadelesi devam ediyor ancak bu silahlı mücadele yerine başka bir biçimde politik, sosyal ve sendikal, bir mücadele olarak devam edecek. Bu mücadele halkın çoğunluğunun desteği ile Katalonya ile birlikte devam edecek.

Bunun manası baştan itibaren silahlı mücadelenin yanlış olduğunun kabulü mü? 1950’lerden beri?

ETA hiçbir zaman uluslararası konseptten kopmadı. 1950’de İspanya’da Franco diktatörlüğü vardı. Dünyanın her yerinde benzer silahlı mücadeleler yürütülüyordu. Küba Devrimi yaşandı, yani dünyanın her yerinde silahlı mücadele devam ediyordu. ETA silahlı mücadeleye son verdiğinde yine bu durum söz konusuydu. Yani ulusal konsept ile uluslararası durumun karşılaştırılarak ortaya çıkan bir durumdu bu. Yani Güney Afrika’daki barış, El Salvador’daki durum, bütün dünyadaki uluslararası devrimci sol hareketin durumu, Bask demokratik mücadelesi olarak sürdürülmesi düşüncesini doğurdu. Bu yüzden sadece bir mücadele taktiğinin değişmesi aktüel hali alması ve her zaman politik durumun objektif olarak uygulanması söz konusudur. Bu nedenle biz emperyalizme karşı bir zafer kazandığımızı söylemiyoruz ancak bu mücadelenin başka bir etapla karşı karşıya olduğumuzu, yeni bir etaba başladığımızı söylüyoruz. Biz geçmişteki direnişimizin, hiç yanlış olduğunu söylemiyoruz. Faşizme karşı bir savunmaydı o ama şimdi yorgunluk söz konusu ve gelecek için Bask'ta başka bir direniş biçimini öngörüyoruz.

Sizce İspanya’nın Bask Ülkesi için tanıdığı haklar, Katalonya için daha özgürlükçü bir tutum sergilemesi silahlı mücadelenin desteğini ortadan kaldırdı mı?

İspanya hiçbir zaman Katalonya’nın özgürlük haklarını tanımadı, halkın çoğu istese bile... İspanyol politikası her zaman bütün İspanya için benzer oldu. Basklılar hiçbir zaman İspanyol politikasına göre kendini belirlemedi. Onlarla bir anlaşma durumu yine halkın talebiydi. İspanya devletinin politikası her zaman antidemokratikti. Mesela İskoçya ile karşılaştırırsak: Britanya İskoçya referandumunun sonucuna uyacağını söyledi ama Katalonya’da referandum yapıldı, bağımsızlık çıktı İspanya hükümeti bunu hiçbir zaman kabul etmedi!

ETA yerine başka bir hareket ya da onun bir bölümünden mesela Kuzey İrlanda’daki 'real IRA' gibi bir çıkabilir mi?

g33 .

Sanırım hayır. Daha önce açıkladığım gibi, ETA’nın nihai silahsızlanma kararı, uluslararası bir karar ve silahlı mücadeleyi yürüten isyancılar arasındaydı. Böyle bir varsayımın müzakerelere ve var olan bir sürece negatif etkisi olacağı, barış hedefine ve amaçlarına ters düşeceği için böyle bir grubun ortaya çıkacağını zannetmiyorum. Bu aynı zamanda dünyanın, mücadelenin objektif durumuna uygun bir karar. Yani Güney Afrika, Kolombiya’da FARC’ın barış yapması, ELN’nin müzakereyi sürdürmesi bu durumu gösteriyor. Öte yandan Kürtlerle müzakere sürecinin Türkiye hükümetinin anti demokratik uygulamalarıyla bozulması da protesto edilecek bir durum. Bu yüzden ben Bask ülkesinde böyle objektif bir politik durumu sekteye uğratacak bir şey olacağını, böyle bir grubun olabileceğini düşünmüyorum.

ETA’nın silahlı mücadeleye son vermesi, nihai silah teslimi, bütün dünya için bu tür mücadelelerin de sona ulaşması anlamına mı geliyor?

Doğrusu bilmiyorum, bunu söylemek çok zor, her ülke ve koşulları farklı, şu an 15, 20 ya da 30 yıl içinde, ne olacağını kestirmek çok zor. Sistematik demokratik bir kriz mevcut, ekolojik bir kriz var, kesinlikle insani değerlerin kriz içinde olduğu küresel bir istikrarsızlık dönemindeyiz. Küresel ölçekte çatışmaların sona ereceği bir döneme girilecek gibi görünmüyor bana. Her ülkenin kendi koşulları içinde var olan problemlere yönelik halk hareketleri ve karşı çıkışlar ortaya çıkıyor ve bunlar kimi zaman ulusal düzeyde şiddetli eylemliliklere de dönüşebiliyor. Özellikle 2017’de bu grupların büyük çoğunluğu siyasi hedeflerini başka yollardan gerçekleştirebilmeyi denemek için silahlandıklarını düşünüyorum. Ancak, şunu hatırlamak lazım ki mücadelenin sona erdiği bir gün dahi yok, her gün daha fazla, yaşam boyunca mücadele etmek gerekiyor. Dolayısıyla mücadelede aklın katılımını yükseltmeye, hedeflere ulaşabilmek adına herkese uygun hale getirmeye/meşrulaştırmaya karar vermek lazım.

İspanya hükümetinden bu nihai silahsızlanmadan sonra Bask ülkesinin beklentileri nelerdir?

İspanyol hükümeti bu süreci kolaylaştırıcı bir şey yapmadı. Burada Bask sivil toplumunun çok önemli çabaları var. Sivil toplumun çok sıkı çalışmasıyla silahların nihai teslimine, 8 Nisan’a varıldı. İspanyol hükümeti bu konuda hiçbir sorumluluk altına girmedi bu süreci savunmak için, hiçbir şey yapmadı.

Şu anda bazı Basklı politik tutsaklar var değil mi?

Şu anda 250'den fazla politik tutsak var ki Bask nüfusu üç milyondur zaten. Biz ETA silahlı mücadeleyi bıraktıktan 5 yıl sonra bunun neden devam ettiğini anlamıyoruz. Bu İspanyol hükümetinin hâlâ benzer bir politikayı, militarist politikasını sürdürdüğünü gösteriyor. Bu nokta önemli çünkü bunların arasında hasta olanlar var. Bir çoğu 60 yaşından büyük. Bu Basklı politik tutsakların durumu aynı zamanda insani bir sorun da. Çünkü bir baskı perspektifinin göstergesidir bunlar. Biz bu sürecin sona ermesiyle onların da tutsaklıklarının nihayete ereceğini düşünüyoruz. Güney Afrika Cumhuriyeti’nde Nelson Mandela’nın hapisten çıkması gibi düşünmeliyiz bunu. Aynı zamanda İngiltere ile İRA arasındaki anlaşmanın sonucunda politik tutsakların serbest bırakılmasının hatırlanması gerekiyor. Yine FARC’ın sokaklarda hızla legal politika yapabilmesini akla getirmek gerekir. Bu dünyada genel bir durum. Bu yüzden biz benzer bir durumun burada da olması gerektiğini söylüyoruz. Bunun aynı zamanda sosyal ve politik olarak, anlaşmanın sonuçlarından birinin de bu olduğunu düşünüyoruz ve bu yeni bir politikanın başlangıç noktası olacaktır.

Benim sorularım bitti başka bir şey demek ister misiniz?

Son olarak diyebileceğim bu anlaşmaların bir çok yere büyük sorumluluklar yüklediğini hatırlatmaktır. Çatışmanın bitmesi için bir hükümet nasıl bir sorumluluk altında olduğunu bilmelidir. Aynı zamanda sivil toplumun ve ETA’nın da bilmesi gerekmektedir. Politikacıların çoğunluğunun ve sendikaların çatışmaların tam olarak nihayete ermesi için sorumluluk üstlenmelidir. Bu bütün Bask halkı için önemlidir. Hadi o zaman yeniden herkesi yeniden topluma kazandırmak için harekete geçmeye çünkü bu hem de ülkenin çoğunluğu tarafından hem de dünya için arzu edilen şeydir.


Metin Yeğin Kimdir?

Yazar, belgeselci, sinemacı, gazeteci, avukat, seyyah... CNN-Türk, NTV, Kanal Türk, Al Jazeera, Telesur televizyonlarına 200'e yakın belgesel ve kurmaca filmler yaptı. Türkiye'de Cumhuriyet, Radikal, Birgün, Gündem; dünyada Il manifesto, Rebellion gazetelerine köşe yazıları yazdı. Dünyanın sokaklarını anlattığı 10'dan fazla kitaba sahip. Dünyanın farklı yerlerinde yoksullarla birlikte evler inşa etti, bir sürü farklı işte çalışarak yazılar yazdı, filmler çekti. Birçok ülkede kolektif çalışmalara katıldı, kooperatif örgütlenmelerine öncü oldu. Ekolojik direnişlere katıldı, isyanlara tanıklık etti. Türkiye ve birçok ülkede öğretim üyeliği yaptı... Ve dünyayı değiştirmeye çalışmaya devam ediyor hâlâ...