YAZARLAR

Yerli futbolcu neden hâlâ Avrupa'ya gitmiyor?

"Bu futbolcular neden bir türlü hâlâ Avrupa'ya gitmiyorlar anlamıyorum" diye soran herkes aynı soruyu kendisine de sorabilir cevabı bulmak için...

Yerli-yabancı sayısı tartışması bir anda kucağımıza oturmuştu önceki hafta. Kural çıkarılırken var olan beklentilerden biri, Türk futbolcuların ilk uçakla İngiltere, Fransa, Almanya, İspanya liglerine gideceği yönündeydi. Çünkü daha az maliyete kaliteli yabancı futbolcular gelecekti, hepsi ilk 11'de formayı kapacaktı, yerliler de forma giymek için başka ülkelerin yolunu tutacaktı. Olmadı, en az 2 sene de böyle bir şey olmaz.

En başa şunu yazalım. Türkiyeli futbolcular Avrupalı kulüpler için yeteri kadar güvenilir tercihler değil. Futbol ekonomisi diliyle, Türkiyeli futbolcuların Avrupa'da pazarı yok. Bir Meksika değil mesela. Sadece izleme komitesinin kararıyla Alex Ferguson izlemeksizin Manchester United Javier 'Chicharito' Hernandez'i gözü kapalı transfer edebiliyor. Çünkü Meksikalı bir forvetten ne alabileceğini biliyor. Hızlı, çalışkan, mücadeleci, bitirici... Bu konuda belli bir bilinirliği var mesela Meksika'nın, bir futbol kültürü de. (Galeano'nun 'Gölgede ve Güneşte Futbol' kitabında aktardığı Meksikalı hocanın genç yaş grubundaki oyuncuların yaşlarını büyütme hilesi konusunda ortaklığımız baki) Ya da Gana'daki gibi istikrarlı bir milli futbolcu yetiştirme programımız yok. Bu yüzden Belçika'nın Anderlecht takımı daha yeni yeni A Milli Takım forması bile giymeye başlamışken Frank Acheampong'u transfer ediyor. Veya da Belçika gibi bir altyapı geliştirme sistemi kuramadık ki altyapısına güvenip transfer etsin Avrupalı. Türkiye'ye Alman bir futbolcu gelirken bile, mesela Andreas Beck kadar yüksek kalitede olmasa da, en azından 'olsun Alman'dır disiplinlidir en azından' diyebiliyoruz. Ya Türkiye'den futbolcu alırken olumlu bir şeyi söyleyebilen var mıdır? Akla gelen örneklere bakarsak, "Ya bu da 6 ay sonra ben gitmek istiyorum tutturursa ne yaparız" endişesi taşıyor olmalılar. Tugay Kerimoğlu, Ümit Özat ve Enes Ünal burada büyük istisnalardır.

Yabancı gözünde Türkiyeli futbolcunun yeri 3 aşağı 5 yukarı böyle. Peki yerli futbolcunun yerli hoca gözündeki yeri ne? Yerli hoca yerli futbolcunun yerine nereliyi koyuyor? Yerli futbolcuya tercih edilen oyuncuların bir kaçını sayayım size: Senegalli N'diaye, Kongolu Delarge, Romanyalı Rusescu, Haitili Guerrier... Yerli futbolcunun yerine konulan oyuncu, yerli futbolcunun yerliler gözündeki yerini belirler. Yerli oyuncunun yerine, Dünya futbol sıralamasının ilk 20'sinde yer alan milli takımlardan oyuncu koymak yerine, ikinci 50'deki ülkelerin milli oyuncuları koyuyorsan, yerli oyuncundan daha iyi olduğunu söylediğin oyuncuları bu 50'deki havuzdan seçersen yerli oyuncularını da onların bir seviye altına itersin. Kritik soru şu: Senin bile yeterli görmediğin oyuncuları Avrupa'nın üst liglerindeki takımlar neden transfer etsin?

Yukarıda Türkiye futbolunda eksik olduğunu düşündüğüm özelliklerin var olduğunu varsaysak bile yine de ilk uçakla gidecek mi futbolcular Avrupa'ya ya da başka ülkelere? En kolayı olduğu düşünülen 'gitmek' o kadar kolay mı? Kültürünü hiç bilmediğin bir ülkede yaşamaya karar vermek o kadar kolay mı? Dilini bilmediğin bir yerde yaşamaya çalışmak basit mi görünüyor oradan bakınca? Bir futbolcunun yurtdışında kariyerine devam etmeye gitmesi demek maçtan maça takımla bir arada olmak değil sadece. 24 saat içinde uyku ve antrenman dışında kalan 10 saat boyunca ne yapacak, nasıl yaşayacak, gününü nasıl geçirecek bu futbolcu? Yurtdışında kariyere devam etmenin en önemli kısmı bu. Eğer Arda Turan kadar kazanıyorsanız, her hafta kankalarınızı evinize davet ederek bir kariyer sürebilirsiniz. Ancak orta karar bir Avrupa takımından normal paralar alacak, dolayısıyla da harcamalarını düşünmek zorunda kalacak futbolcu. Malum futbolcu olan herkes bir ömür yetecek kadar para kazanamayabiliyor. İşin maddi yanı basit kısmı aslında. Manevi olarak futbolcu gitmeye hazır olmalı bir defa. Avrupa hayali kuran kaç futbolcu var? Belki çok ama ne kadar gerçekçi bir hayal bu? Size herhangi bir genç futbolcunun ilk röportajından bir demeç vererek bu hayalin gerçekçiliğini anlatacağım: "Artık A Takım'da kalıcı olmak, sonra İstanbul'da büyük kulüplerden birinin formasını giymek ve sonra da A Milli Takım forması giymek sonra da Allah kısmet ederse tabii ki hedef Avrupa..." Genç bir futbolcunun kariyer hedefinin dördüncü sırasında Avrupa'da futbol oynamak var! 18 yaşındaki futbolcu nereden baksan 24'ünde İstanbul takımlarından birine varabiliyor. 24'ünden sonra 3-5 sene A Milli Takım'la geçirilen mesai ve başarısızlıklar sonrası kariyer yaslanıyor son düzlüğe. E bu saatten sonra 30 yaşındaki Türk futbolcuyu kim alsın hem zaten yılda en az 2 milyon Avro da cepte. Avrupa'da kazanabileceği para 1 milyon Avro'yu geçmeyecek. Eve elektrik bağlatmasından, çamaşır yıkamasına kadar her şeyle ilgilenen bir de yardımcı varken kim bıraksın bu rahatı da Avrupa'da futbol oynasın? Mesela İspanyol Suso'nun Liverpool'da oynadığı ilk yıllarda yaptığı gibi koruyucu aile yanında kalmaya razı olacak mı genç yaşta Avrupa'ya gittiğinde?

Avrupa'da futbol oynamanın yetenekle çok ilgisi yok yani. Önemli olan Avrupa'da oynayabilecek futbolcuyu yetiştirmek değil. Kendi ayakları üzerinde durmasını bilen, en az bir dil konuşabilen, farklı tecrübelere açık, hayatta karşısına çıkacak zorluklarla baş edebilecek karakterde, Avrupa'da Avrupalıyla aynı hayatı paylaşabilecek bireyler yetiştirmek. "Bu futbolcular neden bir türlü hâlâ Avrupa'ya gitmiyorlar anlamıyorum" diye soran herkes aynı soruyu kendisine de sorabilir cevabı bulmak için... Ey okur sen neden kariyerine, hayatına yurtdışında devam etmiyorsun?


Volkan Ağır Kimdir?

1987 İstanbul doğumlu. 2006 yılından bu yana blog yazıyor. 2008 yılında Cumhuriyet gazetesi Spor Servisi'nde muhabirliğe başladı. O günden bu yana yoğunlukla spor muhabirliği yapıyor. Serbest muhabir olarak 2014 yılında Dünya Kupası'nı Brezilya'da, 2015 yılında Copa America'yı Şili'de takip etti. 2011 yılından bu yana Açık Radyo'da her pazartesi günü 19.30'da Efektifpas isimli spor programını sunuyor. Gazete Duvar'da haftalık, zaman zaman da çeşitli yayınlara özel konularda haberler hazırlıyor. Zaman zaman da kendisine dokunan sosyal ve toplumsal olaylar hakkında da yazıları ve haberleri çeşitli medyalarda yayınlanıyor. 2016 Ekim ayından bu yana Almanya'da Köln'de yaşıyor.