Hırçınlaştırma vekilimi!
Nasipse, Genel Kurul’daki turuncu koltuklar değiştirilince; monoton evlilikleri kurtaran fanteziler gibi, siyasi hayatımız da renklenecek. Hükümet diyecek önce benim koltuklar, muhalefet diyecek benim...
Kim demiş ki yeni sistemde anlı şanlı meclisimiz, kıymeti harbiyesini kaybedecek? İşin rengi yavaş yavaş ortaya çıkıyor. Yeni dönemde meclisin ne denli önemli olduğunu, kör gözlere sokacak devasa adım atılıyor!
Meclis, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne mekansal uyum kapsamında yeniden düzenlenecekmiş.
Mekansal uyumdan kasıt, koltukların rengi! Nasipse, Genel Kurul’daki turuncu koltuklar değiştirilince; monoton evlilikleri kurtaran fanteziler gibi, siyasi hayatımız da renklenecek. Hükümet diyecek önce benim koltuklar, muhalefet diyecek benim...
Peki, sebep?
Geçmiş dönemlerden beri bazı bakanlarımız ve milletvekillerimiz, turuncu rengin ‘hırçınlaştırıcı etki yaptığı, kavgayı körüklediği'ni ve:
'Bu turuncu bizi dürtüyor, yoksa niye durduk yere hırçınlaşıp biribirimizi şeedelim canım?' meyanında tehlikenin kaynağını işaret buyurmuşlardı.
Tamamen yerli ve milli bir hareket olan bu hamleyi tanıyoruz. Değişim deyince kanepelerin döşemesinden, perdelerin renginden işe başlayan bu ruh bizim!..
Depreşik hanımlarımızın, kendini kuaföre atıp, saç rengini değiştirerek aldığı terapi kafası bu. 'Eltime iyi geldi, meclise niye iyi gelmesin!' biçimindeki bu devrimci (turuncu) kararla; sıçrama üstüne sıçrama yapmamız işten bile değil. Bunca zaman boşuna debelenmişiz!..
Şükür ki bu şeytan dürtüğü turuncudan vazgeçiliyor; 'yurtta sulh, cihanda sulh'un rengi olan 'bej' e geçiliyor.
Evet bej!.. Mesela, bej güvercin bulmak kolay değil diye beyazına barış anlamı verilmiş! Yoksa aslolan bej!
Üç vakte kadar çıkacak yeni siyasi oluşumun, 'Bej Parti' olması da kuvvetle muhtemel! 'Biji' çağrışımını da hesaba katarsan, ne kadar kucaklayıcı olabileceğini var sen düşün!
'Vaay!' tabi ya... Öngörü yapıyoruz şurada, fal bakmıyoruz! Siyasi analiz başka bişey!
Evvela, deneyim şart. Renk meselesi de bu deneyimle alakalı. Yapayım bir analoji de, hem böyle laflar bildiğim ortaya çıksın, hem de mevzu aydınlansın. Siyasi deneyim, bir nevi ilişki deneyimi gibidir. Acemilik, her iki durumda benzeşir. Misal; acemi bir erkek, ilişkinin başında renk bilgisi bakımından sefildir. Ama erkek; lila, taba, fuşya, mürdüm ve yavru ağzı gibi renkleri öğrenmişse, ilişki tecrübesi vardır.
Tam tecrübe ise burç bilgisi şart! O konuya hiç girmiyorum. Çünkü bitmez... Ha burçlar, ha pi sayısının ondalık kısmı! Yükselenler, alçalanlar, alçaldıkça çukurlaşanlar, gezegenler, gezegenlikten çıkanlar, hizaya gelenler hizaya kaynak yapanlar... Bitmez!..
Ama, renk önemli!.. Nihayet fark ettiler de, ilelebet payidar kalacağımıza imanımız sarsılmadı hamdolsun! Devlet aklı başka şey mirim!.. Bakar mısın sen şu turuncunun milletime ettiğine? Böyle devam etseydi, her birini ince eleyip sık dokuyarak seçtiğimiz filintalar, biribirinin ağzını gözünü yaracak, hiç lüzumu yokken bazı tatsızlıklar yaşanmaya devam edecekti.
Ekran başında nereden anlayacaksın işin aslını? Ulan turuncu!.. 550 tane aklı başında seçilmiş, bir bakıyorsun olmuş kafes dövüşcüsü!
Uçan tekmeler...
Sıkılmış ümükler...
Dişlenmiş bacaklar...
Allah'tan, gelişmekte olan ülkemin ruh ve beden sağlığını düşünüp yayını kesiyorlardı.
Genel Kurul'dan çıkınca da; ne it girmiş, ne ziyan olmuş gibi, can ciğer kuzu sarması oluyorlardı. Fakat, içeride üç beş dakika sonra, durduk yerde bir avuç kaşınması, bir nışadır efekti, bir uyuzlanmalar, ayar olmalar...
Bütçe görüşmesi mi yapılıyor, bahis kavgası mı belli değildi. Mesele ne ara anayasadan kız mevzuları kavgasına geliyordu, bir türlü anlayamıyorduk. Ama artık belli. Sade o mu? Avrupa'ya verdiğimiz 'haşin' portakallı tepkilerin de sebebi ortaya çıktı. Durduk yere niye portakal bıçaklayasın ki? Tabi ki turuncu!
Yeni Türkiye'nin bu aydınlanmasını tüm dünyanın hasetle karşılayacağını tahmin ederek; hasseten Tibet cemaatinin ders çıkaracağını umut ediyorum.
Üstte başta onca turuncu varken, meditasyon nereye kadar be hocam!