İthal kömüre kredi artık çok zor
OECD'ye bağlı ülkelerin ihracat kredi bankaları artık ultra-süper kritik adı verilen ve yatırımın kendisini 12 yıldan önce karşıladığı projeleri destekleyebilecek. Türkiye’de böyle bir santral pek yok. Yani bugün elimizdeki santralleri tekrar yapsak para verecek ihracat bankası yok gibi.
OECD (Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Teşkilatı) ülkelerinin ihracat bankaları pek çok kömür santrali projesine kredi vermeyecek. İhracat bankaları Paris İklim Anlaşması’na paralel olarak kömür santrallerine verilecek ihracat kredilerinde kıstaslarını yükseltti. Bu bilgiyi geçen günlerde yeni bir Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) süreci başlatılması ve karşısında itirazların örgütlenmesi sırasında öğrendik. Nasıl olurdu? Ülkemizin bu kadar enerjiye ihtiyacı var ve her türlü kömür santrali projelerine destek olunmayacak. Bu, ülkemizin kalkınması için bir engel değil mi?
BAKANLIK İKLİM AÇISINDAN SORUN GÖRMEDİ!
Çanakkale’ye yapılmak istenilen Kirazlıdere KES bakanlık tarafından olumlu bulunmuştu. Bakanlık iklim değişikliği açısından hiçbir problem görmemişti. 5 Mayıs 2015 tarihinde Kirazlıdere 1 ve 2 projeleri peş peşe Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından ÇED olumlu kararı verilmiş, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) tarafından da lisans birleşimine gidilmişti. Eline ÇED olumu kararını alan şirket hemen kredi başvurularına başlamıştı.
KREDİ KURULUŞLARI OLUMSUZ BULDU!
Şirket ilk önce ihracat kredi bankalarına başvurdu. İhracat kredi bankası projeyi iklim değişikliği açısından olumlu bulmadı. Çünkü OECD, ihracat kredi standartlarını güncellemiş, daha istisnai durumlardaki santral projelerinde kredi vermeyi karara bağlamıştı. Bu durumda Kirazlıdere projesinin teknolojisi iklim değişikliği açısından OECD’nin standartlarını karşılamıyordu. Kredi alabilmek için şirket yakma teknolojisini değiştirmek zorunda kaldı.
Kötü olan, OECD gibi bir kurumun iklim değişikliği açısından bu projeyi krediye uygun bulmaması ama yerli ve milli bakanlığımızın uygun bulması.
BİLİRKİŞİ: KÖMÜR MAKSİMUM SEVİYEDE KULLANILMALI
Kamu kuruluşlarının iklim değişikliği açısından problem görmemesi bir sorun olabilir. İklim değişikliğine gelmeden pek çok konuda da sorun görmediği için Çevresel Etki Değerlendirmesi için olumlu karar verdi. Bu durumda yöre halkı projeyi dava etti. Mahkeme projenin incelenmesi için aralarında profesörlerin de bulunduğu yedi uzmanı görevlendirdi. Bilirkişi raporda “Dünya üzerindeki ülkeler ve Türkiye, kömürü maksimum seviyede kullanmak zorundadır.” ifadesini iklim değişikliğini anlattığı paragrafta kullandı. Raporun sonuç kısmında ise “kurulum ve işletmesinde kanun ve yönetmelikler açısından önemli bir olumsuzluk olmadığı” sonucuna varıldı
MEVCUT SANTRALLER KREDİ ALABİLİR MİYDİ?
OECD'ye bağlı ülkelerin ihracat kredi bankaları artık ultra-süper kritik adı verilen ve yatırımın kendisini 12 yıldan önce karşıladığı projeleri destekleyebilecek. Türkiye’de böyle bir santral pek yok. Yani bugün elimizdeki santralleri tekrar yapsak para verecek ihracat bankası yok gibi. Daha düşük basınçlı ve sıcaklıkta buhar üreten süper-kritik santraller içinse sadece belli ölçülerde (<500MW) ve belli ekonomik kıstaslarda kredi verebiliyor. Bu kıstası sağlayan Türkiye’de bir belki iki santral var.
Yani anlayacağınız, bugün bütün santralleri tekrar yapmaya kalsak, pek de kredi verecek ihracat bankası yok.
BAKANLIK HÂLÂ OLUMLU DİYEBİLİR Mİ?
Şimdi sorun şu, bakanlık hâlâ ÇED olumlu verebilecek mi? Kirazlıdere KES projesi sadece kendisi için krediye ve ÇED’e başvurdu. Ama o bölgede tam dokuz santral ya çalışıyor ya da proje halinde. O bölge dediğimiz ise Biga-Lapseki bölgesinde bisiklet ile bir saatte gidebileceğiniz bir mesafede tam dokuz santral ya da projesi var. Bu kadar santrali hesaba kattığınız zaman Türkiye’nin mevcut santralleri kadar iklimi değiştirecek.
Yani ihracat bankaları tek bir projede iklim değişikliğini mesele ederken bakanlık diğer sekiz santrali de hiç dikkate almadan hâlâ olumlu diyebilecek mi?
YERLİ KÖMÜRDE KREDİYİ KİM VERİR?
Norveç emeklilik fonlarının portföyünde kömür projesi olan şirketlere yatırım yapmama kararı büyük bir heyecan yaratmıştı. Ancak sorun şu ki, fon sadece gelirinin yüzde 30’unun üstünde kömür rolü olanları desteklemeyecekti. Yani büyük şirketlerin mütevazı kömür yatırımlarının olması durumunda fon desteklemeye devem edecekti. Ancak bu çok iki yüzlü bir durum.
İhracat bankalarının da her türlü kömür projesine destek vermeyip sadece belli bir kısmı desteklemesi ise benzer bir iki yüzlü durum. Açık ki hiçbir projeyi desteklememesi gerekiyor. Ancak bu hali bile kömür yatırımcıları için kötü haber.
Bu durumda bakanlığın iklim değişikliğini hiç dikkate almaması, etkilerini hesaba katmaması ve gayet cahilce yaklaşımları “ama iklim değişikliğinden bahsetmiş” diyerek toplumu kandırdığını zannetmesi ise çok daha kötü bir durum.
Bugün artık ithal kömür santrallerinin dışarından kredi alması çok kolay değil. Bunun bir örneği Eskişehir Yunus Emre Termik Santralidir. Santral Çek İhracat Kredi Bankası'ndan aldığı finansman ile santral projesini yapmıştı. Bugün başvursa böyle bir krediyi Çek İhracat Bankası'ndan alması neredeyse imkansız.
KÖMÜRE DAYALI KALKINMA İDARESİ
Kömüre açık kapılar artık kapanırken, Makine Mühendisleri Odası, Termik Santraller başlıklı bir rapor yayınladı. Raporda finansman konusunda çok önemli bir tavsiyede bulunuyor. Rapor Kömüre Dayalı Kalkınma İdaresi gibi bir yapı önermekte. Bu yapıda yerel halkın katılımı gibi, bir dizi öneri ile enerji yatırımlarının finansman bulunabileceği gibi formüller geliştiriyor.
MMO politikacılar dışında yerli (linyit) ve yenilenebilir (HES) söylemini en iyi ifade eden kuruluş. Zaten kamu kaynaklarından aldıkları teşvikler ile yatırım yapan kömürcülere bir de Kömür İdaresi kurularak halkın desteğini arkasına alması ve 301 madencinin öldüğü bir ülkede “toplumsal kalkınma” için öyle bir model önermesi, iktidarın politikalarını eleştiriyor görünse de kömürün yaygınlaşması için oldukça yol gösterici.
TÜRKİYE'DE KÖMÜRÜ KİM FİNANSE EDECEK?
Türkiye’de kömür santralleri halka ödetiliyor. Bunu üç türlü yapıyorlar. Birincisi bütçeden alınan paralarla bu projelerin bir kısım yatırımları yapılıyor. İkincisi bu projeler rödovans ya da özelleştirme modeli ile ihale ederek yüksek fiyatla özel sektöre veriliyor. Mesela Çayırhan B termik santrali buna örnek. Şili’nin güneş elektriğine verdiğinin iki katı, Türkiye’nin toptan piyasa fiyatının neredeyse yüzde 50 pahalısına saha özelleştirildi. Nitekim bu modeldeki rolü nedeniyle EÜAŞ Fosil Yakıt Teşvikçi Ödülü'ne aday gösterildi. Üçüncü yöntem ise devletin verdiği garantiler üstünden halkın parasının olduğu bankaların kredi vermesi. Böylece yatırım dönemi, işletme dönemi ayrı ayrı finanse edilmiş oluyor.
Ülkenin kömür politikalarını zaten halk cebinden karşılıyor. Bütün bunlar olurken meslek odası Kömür Kalkınma İdaresi önerilirken, alanında uzman bilirkişi birbirine komşu dokuz projede hiçbir sorun görmüyor ve kömür kullanımının bir zorunluluk olduğunu söylüyor. Hâl böyle olunca bakanlık çevre ve iklim değişikliği açısından bu projeyi olumlu buluyor ama gayet kapitalist ve fosil yakıt ekonomisinin babası bir kuruluşun ihracat bankası, iklim değişikliği açısından sorunlu bulabiliyor.
Bize kalsa hiçbir kömür projesi bir kuruş kredi bulamaz, ama bizimkilere kalsa çok rahat bulabilir.