YAZARLAR

Hafriyatçı birikim

Kazılan toprağa beton dökülen betonla ve çelik ile cam üzerinde yükselen hafriyatçı birikim, mevcut kurulu makine parkının sürekli çalıştırılmasını gerektiriyor. Bu makine parkının atıl kaldığı her saat inşaat-finans kompleks için kardan zarar demek!

Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki geçtiğimiz hafta yaptığı bir açıklamada İstanbul’da 7 büyüklüğünde bir deprem olduğunda 600 bin binanın yıkılabileceğini  söyledi. Ancak bu açıklama, deprem konusunda yapılmış yeni bir bilimsel çalışmanın sonuçlarının kamuoyuna duyurulması sonucunda gerçekleşmedi. Özhaseki’nin amacı, farklı sorunlar nedeniyle durma noktasına gelen büyük ölçekli kentsel dönüşüm projelerine yeni bir ivme kazandırmak için bir hazırlıkları olduğunu açıklamak idi.

Bu hazırlığın, hem ekonomi yönetiminin geleceğe kaçış planı ile hem de Cumhurbaşkanı’nın yakında açıklayacağını öğrendiğimiz 2019’a kadar uygulanacak ekonomik yol haritası ile uyumlu olduğunu anlıyoruz. Gündemde olan “hafriyatçı birikim”(1). “Hafriyatçı birikim” tabiri yeni bir teorik çerçeve ya da bir soyut bir kavram değil, basit bir betimleyici. Betimlediği, 2019’a kadar ekonominin ana yörüngesi.

KENTSEL DÖNÜŞÜM

Kentsel dönüşüm uygulamalarında ciddi sorunların olduğu ve bu uygulamaların bir süredir durma noktasına geldiği biliniyor. İnşaat sektörünün ekonomideki önemi düşünüldüğünde, ekonomik durgunluğun olduğu bir dönemde inşaat sektöründeki yavaşlama pek çok sektörü de olumsuz etkileme riskini taşıyor. Bu nedenle ekonomi yönetimi, geçtiğimiz yıldan beri inşaat sektörüne sağladığı desteklere ek olarak yeni bir destek planı oluşturarak kentsel dönüşüm projelerini hızlandırmayı planlıyor.

Bu amaçla 75 milyon TL’lik bir kaynak bulma çabasının ve bu çalışmaları yürütecek yeni bir idari birim oluşturulmasının gündemde olduğunu anlıyoruz. Dahası, 2019’a kadar insanların gündelik hayatlarında kısmi de olsa bir rahatlamanın yaşanması, bu olamıyorsa, en azından mevcut durumun daha da kötüye gitmemesi, Cumhurbaşkanı’nın birinci önceliği durumunda. Yani ekonomik olduğu kadar siyasi bir sıkışma da var. Bu sıkışıklık içinde inşaat sektörü bir kere daha kilidi açabilecek bir anahtar olarak görülüyor.

İNŞAAT-FİNANS KOMPLEKS

Türkiye’de inşaat sektörü her zaman önemliydi. Ancak inşaatın ekonomi içindeki rolünü niteliksel olarak değiştiren gelişme, 2000’li yıllarda inşaat ile finans sektörlerinin bütünleşmesi oldu. Bu anlamda gayrimenkul finansmanı hem arz hem de talebi desteklemek için kritik işlevler yükleniyor. Ancak bu alandaki finansal derinleşmeyi sınırlayan en önemli unsur faiz oranının yüksekliği. Önümüzdeki dönemde uygulamaya sokulması planlanan yeni kentsel dönüşüm hamlesinde, bu sorun belediyeler devreye sokularak çözülmeye çalışılıyor. Bakan Özhaseki bu girişimi şöyle açıklıyor: “Belediyelere 5 yıl vadeli para vereceğiz. 2 yıl ödemesiz, 3 yıl geri ödemeli, sıfır faizli. Vade değişebilir ama hesaplamamız bunun üzerine kurulu”.

Bu süreçte kent rantının çoğaltılması, ufak tefek birikimi olan herkesin iştahını kabartıyor. İstanbul’da konut sahipliği oranının yüzde 60 civarında olduğunu düşünürsek, kentsel dönüşüm sonrasında ortaya çıkacak ranttan farklı oranlarda da olsa faydalanabilecek olan kesim çoğunlukta. Dolayısıyla bu girişim ekonomideki sıkışmanın aşılmasını amaçladığı kadar, siyasi destek toplama çabasını da içeriyor. Her ne kadar bu uygulamalar sonucunda şantiyeleşen kentlerde yaşamaya mahkum olsak da hafriyatçı birikim hükmünü icra ediyor.

HAFRİYATÇI BİRİKİM

Geçtiğimiz hafta art arda çıkan iki haber hafriyatçı birikimin sonuçlarını gösteriyor. İlk haber, Türkiye genelinde 2017’nin ilk dört ayında dakikada 2 konutun el değiştirdiğini, ikinci haber de bu konut satışlarını içinde önemli bir yer kaplayan İstanbul’da kişi başına düşen yeşil alan miktarının 1 metrekare  olduğunu anlatıyordu. Detayları önümüzdeki günlerde netleşecek olan yeni kentsel dönüşüm hamlesi, yukarıdaki iki haberde yer alan iki gelişmenin daha da hızlanması anlamına gelebilir.

Tabii ki hafriyatçı birikim sadece kentsel dönüşüm süreçleri ya da konut üretimi ile ilgili değil. Geçtiğimiz hafta 3. Havaalanı inşaatında 1453 kamyonla yapılan geçit töreni, söz konusu birikim modelinin en çarpıcı simgelerinden biri idi. Kazılan toprağa beton dökülen betonla ve çelik ile cam üzerinde yükselen hafriyatçı birikim, mevcut kurulu makine parkının sürekli çalıştırılmasını gerektiriyor. Bu makine parkının atıl kaldığı her saat inşaat-finans kompleks için kardan zarar demek!


  1. Yahya M. Madra, geçen yılki bir yazısında “hafriyatçı birikim” tabirini kullanmıştı.

Ümit Akçay Kimdir?

Doç. Dr. Ümit Akçay, 2017 yılından bu yana Berlin Ekonomi ve Hukuk Okulu’nda (Berlin School of Economics and Law) ders vermektedir. Akçay lisans eğitimini İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümü’nde, yüksek lisans ve doktora eğitimini Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kalkınma İktisadı ve İktisadi Büyüme programında almıştır. Güncel olarak, büyüme modellerinin ekonomi politiği, merkez bankacılığı ve finansallaşma, yeni otoriterliğin ekonomi politiği konularıyla ilgilenmektedir. Daha önce İstanbul Bilgi Üniversitesi, ODTÜ, Atılım Üniversitesi, New York Üniversitesi ve Ordu Üniversitesi’nde çalışmıştır. Akçay, Krizin Gölgesinde En Uzun Beş Yıl: Türkiye'de Kriz, Devlet ve Siyaset (İstanbul, Doğan Yayınları, 2024), Para, Banka, Devlet: Merkez Bankası Bağımsızlaşmasının Ekonomi Politiği (İstanbul: SAV, 2009) ile Kapitalizmi Planlamak: Türkiye’de Planlamanın ve Devlet Planlama Teşkilatının Dönüşümü (İstanbul: SAV Yayınları, 2007) kitaplarının yazarı; Finansallaşma, Borç Krizi ve Çöküş: Küresel Kapitalizmin Geleceği (Ankara: Notabene Yayınları, 2016) kitabının ortak yazarıdır. Akçay’ın Cambridge Journal of Economics, Contemporary Politics, Globalizations, Internaltional Journal of Political Economy, European Journal of Economics and Economic Policies ve Journal of Balkan and Near Eastern Studies gibi dergilerde uluslararası yayınları bulunmaktadır.