YAZARLAR

Puslu havada ‘Amerikan hilali’

Sabık Amerikan başkanlarının yaptığını Donald Trump daha çıplak ve pervasızca tekrarladığı için olup bitenler göze batıyor. Trump sayesinde çirkinlik abidesinin üzerindeki aldatıcı kisve biraz daha kalkıyor! Hesaplar IŞİD’i başarısızlığa uğratmanın çok ötesinde.

İran tehdidiyle Suudi Arabistan’a 380 milyar dolar silah satıp kralın şerefine kılıç sallamak…

Sırasıyla Körfez’in diğer ineğini sağmak için terörü desteklediği suçlamasıyla bir eliyle Katar’ın boğazına urgan atıp diğer eliyle ipi kesecek bıçağı uzatmak…

IŞİD’le mücadele için Kürtlerle kurulan ortaklığa kendi bölgesel hedefleri için yeni anlamlar yüklemek…

Yine İran etkisini engelleme gerekçesiyle Suriye ile Irak sınırına tampon bölge oluşturmaya kalkışmak…

İran, Suudi Arabistan’ın kendi bölgesel liderliğini dayatmak için ne denli elverişli tehditse Amerikan düzeninin sürmesi ve müdahale bahanelerinin üretilmesi açısından da o kadar elverişli.

Sabık Amerikan başkanlarının yaptığını Donald Trump daha çıplak ve pervasızca tekrarladığı için olup bitenler göze batıyor. Trump sayesinde çirkinlik abidesinin üzerindeki aldatıcı kisve biraz daha kalkıyor!

IŞİD’in püskürtülmesi, Haşd’ın Kürtleri ve alabora hesaplar” başlıklı yazımda IŞİD’e karşı savaşın Irak cephesindeki dengeleri nasıl değiştirdiğini yazmıştım. IŞİD ile savaşla perdelenen bölgesel oyunun Suriye izdüşümü daha da kritik.

***

Suriye’de biri CIA diğeri Pentagon kanalıyla iki farklı yol izleyen Amerikan yönetimi, CIA’in eşelendiği kuzey cephesinin Rus müdahalesiyle başarısızlığa uğratılmasının ardından Pentagon’un Kürtlerle açtığı kanala ağırlık verdi. Suriye Demokratik Güçleri’ni (SDG) Rakka’ya kadar taşıyan ABD, bu hareket çizgisiyle Fırat’ın doğusunu yeni nüfuz alanı olarak görmeye başladı. Rakka’dan sonra Fırat boyunca Deyr el Zor, oradan da Elbu Kemal sınır kapısına gidildiğinde Fırat’ın doğusu ve batısı olarak Suriye coğrafyasındaki fiili bölünme tekâmül etmiş olacak. Gerçekleştirdiği takdirde bu pozisyon, Amerikan planları açısından büyük bir koza dönüşecek.

Bu koz kendini iki noktada dayatacak:

- Rusya eliyle Esad yönetiminin gidişini temin edecek bir geçiş sürecinin garanti edilmesi.

- Golan Tepeleri’ndeki işgalci unsurlar dahil İsrail’in çıkarlarını tehdit edecek İran ilintili hiçbir ‘direniş’ gücünün Suriye’de barınmaması.

Bunlar olmadığı takdirde Fırat’ın doğusundaki fiili durum, Kürtlerin ana aktör olduğu bir bölünme senaryosuna doğru yol alabilir.

***

Amerikan yönetimi Fırat hattındaki hamleyi güneydoğuda Ürdün üzerinden Irak sınırına uzanan bir hatla tamamlamak istiyor. Belki Ürdün Kralı Abdullah’ın uydurduğu ve mezhep çatlağını büyütmek için kullanılan ‘Şii hilali’ tezine karşılık ötekiler de bunu ‘Amerikan hilali’ olarak görebilir.

Trump’ın politikalarındaki belirsizlik ya da olgunlaşmamış hal nedeniyle Ürdün tarafında gelişen olaylara bir isim koymak zor olsa da sahadaki restleşmeler Suriye-Irak sınırında bir tampon bölge planına işaret ediyor.

Bu konudaki niyetler, geçen ay Tanaf’a ilerleyen Suriye ordusu ve müttefiklerinin Amerikan uçakları tarafından vurulmasıyla kendini ele verdi.

Tanaf civarında ilk saldırı 18 Mayıs’ta gerçekleşti.

İkinci saldırı 6 Haziran’da 60 kişilik bir Suriye gücünü hedef aldı.

Amerikalılar Suriye’nin çöllük Bedia bölgesinde gözlerden ırak bir şekilde ‘güney ordusu’ diye anılan muhalif güçleri eğitip donatıyor. ABD özel kuvvetlerinin kum torbalarıyla çevirdiği üs, Tanaf sınır kapısının yakınlarında. Bu bölgedeki grupların lojistik ve silah desteği birkaç kilometre güneydeki Ürdün’ün Rukban sınır kapısından sağlanıyor.

ABD bu üsse yaklaşan Suriye ordusu ve müttefiklerini, “İran Suriye sınırını ele geçirmeye çalışıyor” bahanesiyle vurdu. Amerikan güçleri, “Tanaf üssüne 55 km mesafeye kadar operasyon yapamazsınız” diyor. Suriye ordusu Tanaf’da kontrolü sağlarsa ABD’nin muhalifler üzerinden çevirdiği dümenler de zora girecektir.

Bu saldırılar tam da Irak tarafında Haşd’uş Şaabi’nin Şengal’in güneyinden Suriye sınırına ulaştığı döneme denk geldi.

Irak ve Suriye güçlerinin sınırda buluşması IŞİD’in mutlak yenilgisi için son derece önemli. Ancak bu buluşma, ABD’nin bölgesel hesapları açısından istenmeyen sonuçlara işaret ediyor. Her ne kadar Irak tarafında IŞİD’le mücadelede hava desteği ABD’den gelse de Haşd’uş Şaabi Amerikan yönlendirmesine kapalı. O cenahta İran Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani’nin itibarı daha yüksek. Elbette İran’ın desteği Haşd’ı otomatik olarak Şii gücü ya da İran maşası yapmasa da ne Haşd Amerikalılara ne de Amerikalılar Haşd’a güveniyor. Haşd içindeki yaygın kanaat, ABD’nin IŞİD’le mücadelede ikili oynadığı yönünde. Amerikalılara göre ise Haşd’ın Irak-Suriye sınırında Hizbullah’la buluşması, Tahran’dan Şam ve Beyrut’a uzanan silah hattının kurulmasına hizmet edecek.

***

Amerikalıların Ürdün sınır hattını askeri bir kuşağa dönüştüren çabalarına İngilizler de eşlik ediyor. Burada da İngiliz ve Amerikalıların bahanesi, kolaylıkla Ürdün’ü de etkisi altına alacak olan IŞİD tehdidi. Suriye’ye vekalet düzeni içinde yapılan müdahale sürecinde sıçrama tahtası olarak kullanılan Ürdün, sırtını dayadığı ABD’nin oyunları ile Rusya’nın IŞİD tehdidine karşı sunduğu işbirliği arasında sıkışmış durumda. Ürdün kendini de ateşe atan birçok uluslararası meselede bıçak sırtında dansa zorlanan bir ülke olageldi.

Amerikan-İngiliz planlarına karşı Suriye, Rusya ve İran koalisyonu da oyunu boşa çıkarmaya dönük hamleler yapıyor.

Ruslar bir taraftan Astana süreciyle kuzeyde uygulamaya çalıştığı çatışmasızlık bölgesi planını güneyde de gerçekleştirmek için Amman’da Amerikalılar ve Ürdünlülerle görüşmeler yapıyor. Ürdün’den beslenen silahlı gruplara silah ve lojistik akışının kesilmesi savaşın seyri açısından çok önemli. Halihazırda Halep ve İdlib’teki göreceli çatışmasızlık hali, Suriye ordusunun kapasitesini doğuya kaydırmasına imkan veriyor.

Suriye ordusundan Tanaf, Deyr el Zor ve Rakka odaklı üç hamle dikkat çekiyor.

Son zamanlarda Halep ve Humus’un doğusu ile Palmira’nın kuzeyinde kontrol alanını genişleten Suriye ordusu Rakka’ya batıdan, Deyr el Zor’a güneyden yaklaşıyor. Deyr el Zor’un bir kısmı hâlâ hükümet güçlerinin kontrolünde. Karşıt taraflar Rakka ve Deyr el Zor etrafında final sahnesi için en iyi pozisyonu edinmeye çalışıyor.

Yani ABD bir an önce Rakka’yı düşürmek, Suriye de Deyr el Zor’u tamamen kurtararak Amerikalıların oyun alanının genişlemesini önlemek istiyor. Ayrıca Rakka’dan çıkan IŞİD güçlerinin gideceği yer de Deyr el Zor ya da Palmira. Suriye ordusu Deyr el Zor’u tamamen, Palmira’yı da üçüncü kez kaybetmeyi göze alamıyor.

Bu yüzden geçen hafta Suriye ordusu Hizbullah ve Liva Fatimiyyun’la birlikte Palmira’nın kuzeyine büyük bir çıkarma yaptı. Rusya’nın hava desteği eşliğinde yürütülen bu operasyonun amacı Deyr el Zor’da hükümet güçleri etrafındaki kuşatmayı yarmak ve nihayetinde kenti ele geçirmek. Deyr el Zor istikametindeki önemli eşiklerden biri Arak’taki doğalgaz ve petrol sahaları. Bu bölgenin petrol ve doğalgaz zenginliği IŞİD’in en önemli gelir kaynaklarından biri.

Güneydoğuda ise Suriye ordusu, El Tanaf/El Velid sınır kapısına Amerikan tehdidi yüzünden ulaşamasa da üçüncü bir hamleyle IŞİD ile ‘güney ordusu’ arasına girmeyi başardı. Suriye ordusu ve müttefik milisler 9 Haziran’da Tanaf’ın 40 km kuzeyinde Bevda ve Tayyara üzerinden Irak sınırına ulaştı. Bu hamleyle ABD’nin tampon bölge oluşturma planı şimdilik önlenmiş oldu. Suriye, Irak sınırıyla bağlantılarını 2015’te tamamen kaybetmişti. Sınır hatlarının kontrol altına alınması, Irak’la koordinasyon ve güç birliğine gidilmesinin yolunu açan bir gelişme.

Suriye ordusu, ikinci aşamada kuzeye doğru çıkarak IŞİD’in Irak ile Suriye arasında güç takviyesinde bulunduğu Elbu Kemal sınır kapısına ulaşmayı hedefliyor. Bu kapı ABD’nin de Rakka sonrası varmak istediği Fırat hattındaki son yer. Sınırın diğer tarafından Irak güçleri de Musul’dan güneye doğru Elbu Kemal’in karşısındaki Al Kaim’e kadar inecek temizlik hareketini sürdürüyor. Geçen aydan bu yana yaklaşık 50-60 kilometrelik bir şerit IŞİD’den temizlendi.

***

Denklem ziyadesiyle karmaşık.

Niyetler belirsiz.

Plan içinde birçok plan.

Hesaplar IŞİD’i başarısızlığa uğratmanın çok ötesinde.


Fehim Taştekin Kimdir?

İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden mezun oldu. Gazeteciliğe 1994’te başladı. Yeni Şafak, Son Çağrı, Yeni Ufuk, Tercüman, Radikal ve Hürriyet gazetelerinde çalıştı. Muhabirlik, editörlük ve dış haberler müdürlüğü yaptı. Ajans Kafkas’ın kurucu yayın yönetmeni olarak Kafkasya üzerine çalışmalar yürüttü. Kapatılıncaya kadar İMC TV’de “Doğu Divanı”, “Dünya Hali” ve “Sınırsız” adlı programların yanı sıra MedyascopeTV ve +GerçekTV’de dış politika programları yaptı. BBC Türkçe’nin analiz yazarları arasında yer alıyor. Al Monitor ve Gazete Duvar’da köşe yazılarına devam ediyor. Kafkasya ve Orta Doğu üzerine saha çalışmaları yürüttü. “Suriye: Yıkıl Git, Diren Kal”, “Rojava: Kürtlerin Zamanı” ve “Karanlık Çöktüğünde” adlı kitaplara imza attı.