Küba'yı seviniz ya da kahrolsun klozet kapağı
Kadın, bizim ev sahibi, Afrika dilinde bir şarkı söylüyor. Ev küçük. Bölünmüş bir kolonyal ev. Perdenin arkasında bir yatak var. Diğer kadınlar katılıyor şarkıya, derinden geliyor ses, kölelikten önceki bir zamandan. Küba, ırkçılığın olmadığı tek ülke.
Eski Havana'da dolaşıyordum; sallanan sandalyeler, purolarını içenler, bazıları romla beraber, ayaklarının dibinde dolaşan küçük, çok küçük boy köpekler, arkalarında dikkat çeken kapı tokmakları irili ufaklı, yağmurdan hemen sonrası ya da yenisinden bir önce, yağmurlu mevsim çünkü; ucuz, kepenkleri kapalı camsız pencereler, cam gerekmez zaten sıcak çünkü, ama klozet kapağı da yok, doğru, sosyalizmden vazgeçmek için iyi bir neden, sağlık bedava tamamen ve eğitim, ama neden klozet kapağı yok, ambargo, ama klozet kapağı, tamam kapitalizm senin olsun, bu sana kapak olsun bi de başkan veriyim yanında ve özel okula gönder çocuğunu mutlaka klozet kapaklı...
Siyah bir kadın kapı önünde. Yaşlıca ya da bana o zaman öyle geliyor. Yaşlandıkça herkes genç geliyor insana. Nasıl oldu unuttum, rom içiyoruz beraber eşi diğer sandalyede, tabii ki sallanan bir sandalye. Angola'da savaşmaya gitmiş, emperyalizme karşı diyor. –James Petras anlatıyordu. ABD'de cezaevlerinde seminer veriyor. Tesadüf çoğu siyah mahkumların, gerisi Latin ve birçok ülke nüfusundan daha fazla ABD cezaevi ülkesi. Sömürü, diyor Petras, mahkumlar öylesine sessiz ve hareketsiz, baskı ve sömürü diyor, hiç bilmiyor gibi bakmıyorlar tabii ki ve Küba'nın siyah ordusu Güney Afrika Cumhuriyeti'nin faşist beyaz ordusunu yendi, diyor, bütün sol kollar yumruk olup havaya kalkıyor, gardiyanlar tüfeklerin ağzına mermi sürüyor... Biz zaferleri severiz, diyordu Petras– İkinci şişe rom ve sınırların ötesinde sıkılı yumruklar...
Üçüncü şişe rom ve evin içi. Siyah kadın ve komşu siyah kadınlar, bir masanın üstünde İsa, siyah. Saçları da kıvırcık. Daha çok yakışmış İsa'ya. Kadın, bizim ev sahibi, Afrika dilinde bir şarkı söylüyor. Ev küçük. Bölünmüş bir kolonyal ev. Perdenin arkasında bir yatak var. Diğer kadınlar katılıyor şarkıya, derinden geliyor ses, kölelikten önceki bir zamandan. Küba, ırkçılığın olmadığı tek ülke. Eski asker yeni bir puro yaktı: Biz zaferleri severiz ve çok ihtiyacımız var.
Trump Kübalı karşı devrimcilerle toplanmış, –Obama'nın hafiflettiği ambargo kurallarını çoktan kaldırdı zaten.– Küba'yı yıkacağız, demiş. Videosunu görmedim ama bunu söylerken kakülü titriyordur mutlaka. Yıkabilse çoktan yıkacak da yıkamıyorlar ne güzel... Dedim ya biz zaferleri severiz, Küba'yı da...