YAZARLAR

Aynı tişörtte hain ve kahraman olunur mu?

Sanatçı Ali Cabbar'ın işi 'Moda Kurbanı, 2014', politik bir sembole evrildi. Cabbar, "Bu işi yaparken kahramanlara gerek duymadığımız bir ülkede yaşama özlemini dile getirmek istedim" dedi.

Sanatçı Ali Cabbar'ın üç yıl önce bir yüzünde İngilizce 'Kahraman', arka yüzünde 'Hain' yazısıyla tasarladığı yapıtı 'Moda Kurbanı', 15 Temmuz sonrası 'tişört gözaltıları' ve 'darağacı' eylemleriyle tekrar gündeme geldi. Cabbar, Amerikan Hastanesi'nde de sergilenmiş eserinin bugüne yansımasını değerlendirdi: "Aşağı yukarı, tüm askerî darbelere ve sıkıyönetimlere tanık olmuş, 80’lerde üç senesini askerî cezaevinde geçirmiş biri olarak, bir grubun "Hero"sunun diğer grubun "Traitor"ı olduğunu yaşayarak öğrendim. Ben Fashion Victim / Moda Kurbanı, 2014 isimli bu işi, yaparken kahramanlara gerek duymadığımız bir ülkede yaşama özlemini dile getirmek istedim."

İstanbul Nişantaşı'ndaki Amerikan Hastanesi'nde yer alan ve Türkiye'de bir hastane içinde yer alan ilk sanat galerisi olarak yaklaşık 10 yıldır faaliyette bulunan Operasyon Odası / Operation Room Sanat Galerisi, Ilgın Deniz Akseloğlu'nun koordinasyonuyla, 2 Nisan 10 Mayıs 2015 tarihleri arasında Ali Cabbar'ın Teselli İlacı isimli kişisel sergisine ev sahipliği yapmıştı.

Yakın zaman önce, grafik ve siyasî boyutlar da içeren pop sanatı dokulu eleştirel eserleri İstanbul Tophane DEPO'da da izlenen Ali Cabbar, 7 Nisan ve 2 Mayıs 2010 tarihleri arasında da, Başak Şenova küratörlüğünde, Huzursuz Gölge isimli bir sergiyi, İstanbul Beyoğlu Galatasaray'daki Kâzım Taşkent Sanat Galerisi'nde açmıştı.

Ali Cabbar Ali Cabbar

Uzun yıllar Avustralya ve Belçika'da grafik sanatçısı olarak çalışan Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi çıkışlı Cabbar, Brüksel ve Melbourne'da açtığı sergilerle de tanınırken, kendisinin Teselli İlacı sergisinde yer verdiği bir sanat eseri, hayata dönük okumasıyla tekrar gündeme geldi. Cabbar, kendi suretini de kullandığı Hero/Traitor isimli bir eserinde, önden 'Kahraman/Hero', arkadan 'Hain/Traitor' yazılı siyah bir tişörtle karşımıza çıktı.

15 Temmuz'un birinci yıldönümünde, FETÖ tutuklularının, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik suikast timi üyesi astsubay Gökhan Güçlü ve yakınlarının, üzerinde 'HERO' yazılı tişörtlerle mahkemelere gelmeleri ve duruşmalara girme çabaları, adalet birimleri ve medyanın gözünden kaçmadı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı da kamuoyu ve adalet birimlerine dönük olarak, tutuklulara yönelik 'Guantanamo çıkışlı tek tip elbise' tavsiyesine sevk eden bu gelişmelerden sonuncusu, Erzurum'da yaşandı. Erzurum'da HERO yazılı iki tişört giyen iki kişi, gözaltına alındı. Bunun akabinde, geçen günlerde duruma tepki gösteren vatandaşlar da, kendi tasarladıkları ve üzerinde 'HAİN/TRAITOR' yazılı olan tişörtleri, darağaçlarına astı.

Konuyu ve aslen iki yıl önce eleştirel bir sanat eserine söz konusu tasarımların akıbetini medyadan öğrenen sanatçı Ali Cabbar, duygu ve düşüncelerini, bizimle şöyle paylaştı:

"Aşağı yukarı, Türkiye’deki tüm askerî darbelere ve sıkıyönetimlere tanık olmuş, 80’lerde üç senesini askerî cezaevinde geçirmiş biri olarak, bir grubun ‘Hero’sunun, diğer grubun ‘Traitor’u olduğunu yaşayarak öğrendim. ‘Fashion Victim / Moda Kurbanı, 2014’ isimli bu işi yaparken kahramanlara gerek duymadığımız bir ülkede yaşama özlemini dile getirmek istedim. ‘Kahraman’ tişörtü giydiğini zannederken sırtındaki ‘Hain’ damgasından habersiz zavallı (!) ‘Moda Kurbanı’ bu düşünceyle ortaya çıktı.

2015’de Operation Room’da gerçekleştirdiğim ‘Teselli İlacı / Placebo Effect’ isimli sergim genelde Pop-Art bir havadaydı. Hatta katalog yazısını siz yazmıştınız. Türk çayı ve kahvesi, Yeni Rakı gibi imajları pop bir anlayışla yorumlamıştım. Pop-Art’da genellikle önceden yapılmış bir nesne veya yaşanılmış bir olay, sanata yansır. Ama bu eser, sanki bir öngörüymüşcesine, üç sene sonra neredeyse birebir gerçek oldu. Aslında bu işi yaparken, bunun tişört versiyonunu da üretmeyi planlamıştım ama malî nedenlerle proje gerçekleşmedi. Bir model yaptım. Brüksel’deki atölyemde duruyor. Herhalde şimdi, sizin de gördüğünüz haber kupürlerini okuduktan sonra, gerçekleştirmek çok daha zor. Tutuklanmak, linç edilmek, işten bile değil.

Bu çalışmanın yapıldığı zamanla şimdi arasında çok büyük değişiklik yok. George Orwell’in ‘1984’ romanında yazdığı gibi, distopik, giderek totaliterleşen bir toplumda yaşıyoruz. Durup dururken bir tişört suç aleti haline geldi. Bu tişörtü giyen insanlar sokak kameraları ile izlenip tutuklanıyor, üretici firma korkudan satışı durduyor, Cumhurbaşkanı’nın taraftarları, ‘Hain” damgalı tişört giydirdikleri kuklaları daragacına asarak tepki gösteriyor.. Komik ve acıklı!.."