V for Vendetta ya da Sub Kumandan Marcos
Maske her ikisinde de, Sub Kumandan Marcos ve V’de aslında bir şeyi kapatmak için değil aksine dışa vurmak içindir. Sub Marcos’un deyimiyle bu şekilde, maske ile Zapatistalar ‘Adları ve yüzleri olmayanların’ sesi olur. V’de ise maske birinin yüzünü gizlemesinin ötesinde herkesin yüzünü maske ile teşhir ederek isyancıya dönüştürür.
Sub Kumandan Marcos’la görüştüğümüzü bilen neredeyse herkesin ilk sorusu "Maskesiz gördün mü?" oluyordu. Belki gizem, Ernest Mandel’in dediği gibi "Burjuvazinin hâlâ ortadan kaldıramadığı tek şey" olduğu içindi bu. Halbuki Marcos’un kendisini alaycı bir şekilde tanımladığı biçimiyle, ‘havuç burnunu’ maskesiz görsem ne olur, görmesem ne olurdu. Fakat buradaki mesele, gizemin doğrudan kendisinin yarattığı arzu, yoksa bu gizem çözüldüğünde çekiciliğini yitiriyor. Bu sefer, Borges’in tanımıyla ‘sokaklara inen tanrıların’ akıbetine uğruyor, arzu nesnesi. Kimse aldırmıyor bile tanrılara artık. Ayaklarını süre süre sokakları arşınlıyorlar, baştan sona…
-Aslında maskelerin oldukça yararı var. Keşke bütün politikacılar buna uymak zorunda olsalar. Mesela çok yakından bildiğimiz, kibirli suratların botokslu mimikleriyle şapşal ifadelerini, her tarafta görmekten kurtulurduk. Hele o aptal cümlesini bitirdikten sonra "Nasıl kodum lafı" beklemesi var ya idam cezasından beter. O an hiç geçmeyecek, bitmeyecek ve sonsuza kadar bu kıyameti yaşayacakmışız gibi geliyor insana. Çok şükür ki ölüm de var ve ölsek de kurtulsak umudu hiç kaybetmediğimiz bir duygu seli.-
V for Vendetta’da ise maske yine bir umudun sakladığı yüzü olarak karşımıza çıkıyor. Gizemin çekiciliğinin üstüne umut serpilince kurtuluşumuzun bekleneni biz olduğumuzu, yani günlük ‘fast food’ deyimiyle, kurtuluşun da ‘self servis’ olduğunun farkında olduğumuzda başlıyor kurtulmak sanırım. Zaten film sırasında da V maskesini sadece bir kez çıkarır, bu da ağlamak içindir. Bu sırada ağlamak da gizemin çekiciliğinin önüne geçemez, yine görünmez V. Buna rağmen maske her ikisinde de, Sub Kumandan Marcos ve V’de aslında bir şeyi kapatmak için değil aksine dışa vurmak içindir. Sub Marcos’un deyimiyle bu şekilde, maske ile Zapatistalar ‘Adları ve yüzleri olmayanların’ sesi olur. V’de ise maske birinin yüzünü gizlemesinin ötesinde herkesin yüzünü maske ile teşhir ederek isyancıya dönüştürür.
Tabii ki maskeler arasında fark vardır. Bu fark Marcos ile V’nin arasında değil gündelik hayatta karşımıza çıkan egemen maskeleri arasındaki farktır. Marcos’un ve Zapatistaların kar maskeleri ya da Maya yerlilerin yüzlerine bağladıkları renkli olanlar ve V’nin sokaklarda ya da sanal dünya isyanlarında, kırmanın, sistemi parçalamanın simgesi olarak kullanılan ağzı kulaklarında maskesi, yürüyen merdivenlerde sistemi seyrede seyrede metroya inenin, alışveriş merkezinde kredi kartı şifresi yazanın, market kasasında barkot sesinin, hepimizi içeri tıkan teneffüs zilinin, hazırol ve dikkatin, yıllık iznimizi bekleme ıstırabının, sahte gülümsemelerimiz ve sahte sevgilerimizin arkada kalmasıdır. Özne olmanın ve şenlikli bir yıkımın parçası olmanın dışa vurucu yanıdır bu maskeler. Hatta maskeler ilk göründüğünün tersine yüzü saklamaz aksine bütün gün, işte, okulda evde ve hatta aynaya baktığımızda yüzümüze taktığımız maskeyi örter daha da ilerisi sıyırır. İsyanın ve isyancı olmanın, ‘Mohikanlar gibi ateşler yakmanın’, simgesidir maske…
Bana çok sık sorulan sorunun tam cevabı bu zaten ve benim Sub Kumandan Marcos’un gördüğüm yüzü… Bunu maskesini çıkardığı için değil aksine çıkarmadığı için görüyorum. Ayrıca ne yazık ki bir gün postayı açtığınızda, birisi size V’nin maskesini göndermiş de olmayacak. Yani isyan hiç bir zaman postalanmayacak …
Bu hiçbir şey olmayacak manasına gelmiyor aksine bir V for Vendata repliği ile bitirelim o zaman ‘Bazı ruhlar hiç bir zaman peşinizi bırakmıyor…’
Ve isyan onlardan biri galiba…