Kelebekli pazar keyfi
Maçın sonlarına doğru hakem Fırat Aydınus son olarak 'Kelebek' olarak bildiğimiz bıçağı gözlemciye teslim ediyordu... 90 dakika sonunda kupayı kimin kazandığından çok, ülkenin spora, taraftarlığa ve toplumsal açıdan neler kaybettiğinin öneminin daha yüksek olduğu bir maçtı.
Köln'de hava son zamanların en güzeliyken dışarı çıkıp çimlere uzanma tekliflerini tek tek reddetmemi gerektirecek bir futbol ajandası da önümde duruyordu. Arsenal-Chelsea arasında Community Shield kapışması, son yılların en sürpriz Kadınlar Avrupa Futbol Şampiyonası Finali arka arkayaydı. Üstüne bir de nefretle aşk ilişkisi yaşadığım ülke futbolunun ilk resmi maçı vardı Beşiktaş Konyaspor arasında. Uyandığımda hala önceki geceden Borussia Dortmund-Bayern München, Almanya Süper Kupası Finali ve Usain Bolt'un son kez koştuğu 100 metrenin damağımda devam etmekte olan sportif haz tadı da cabası. İki kupa finali de birbirinden bir kaç saat arayla penaltılarla sonlandı. Bolt ne kadar bronzla veda etse de sabıkalı şampiyon Gatlin'in saygı duruşu unutulmayacak bir andı. Acaba Hollanda-Danimarka Kadınlar Avrupa Futbol Şampiyonası Finali de acaba bu haftanın final klasiği olarak penaltılara gider mi endişesi daha ilk dakikalarda gelen goller ve oynanan heyecanlı futbolla taca çıktı. Endişe topu taca çıkmışsa da kadınlar finalindeki oyuncuların topu sahada tutma arzusu bunun en büyük gerekçesiydi. Penaltı dersen var, akıl dolu uzaktan şutlarla kazanılan goller dersen olmazsa olmaz. Serbest vuruştan akıl dolu gol kazanılan bir gol ve sonrasındaki hızlı tek top organizasyonu sonucu kontra atakla kazanılan Hollanda golü ise şapka çıkarılacak cinstendi. Nefis 6 gollük şenliğin ardından kadın futboluna olan sevgim de saygım da arttı. Beni bu güzel futbol şöleninden mahrum bırakan Alman bürokrasisin bu sene benden çok çekeceği var.
PASSOLİG AKTİF BANK'I ZENGİN ETMEK İÇİN VAR
Peki Beşiktaş-A.Konyaspor maçı günü bunları ben neden yazdım? Sahadaki oyunun güzelliği tartışılır. Biri kötü der, biri iyi. Görecelidir. Beşiktaş'ın ilk yarıda savruk kaldığı ve Konyaspor'un Aykut Kocaman sonrası çizgisini bozmadan devam ettiği gerçeği ise aşikâr. Aşikâr olan bir başka şey de Türkiye Futbol Federasyonu'da artık bulunduğu konumda bulunanların futbolu yönetmeyi beceremediği. Henüz 2 ay önce Eskişehir'deki A.Konyaspor-M.Başakşehir Türkiye Kupası Finali'nde ve Antalya'daki Süper Lige yükselme maçında Eskişehirspor-Göztepe maçlarında yaşanan olaylardan sonra kimse ders almamış olmalı ki Beşiktaş-A.Konyaspor maçı da o iki 2 maçı aratmayacak şekilde ses bombaları ve meşalelerle başladı. Maçın sonlarına doğru hakem Fırat Aydınus son olarak 'kelebek' olarak bildiğimiz bıçağı gözlemciye teslim ediyordu.
Maçın başında, ortasında ve sonunda yaşanan olayların detaylarını daha sonra öğrenebileceğiz muhtemelen ya da hep gizli kalacak. Ama bu akşam şu ortaya çıktı ki, Passolig denen meretin spordaki şiddetin bitirmeye hiç de niyeti yokmuş. Konuşulmaya başlandığı ilk günden bu yana dilimden düşürmediğim gibi bu kart, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak'ın bir dönem yöneticiliğinde bulunduğu Çalık Grubu'na ait olan Aktif Bank'ı kart başına alınan ücretlerle zengin etme projesiymiş. Artık bunu görmemek, bunu dillendirmemek için ya kör olmak ya da iktidar odaklarıyla iç içe ilişkide olmak gerek!
O nasıl kelebek sallamak yiğidim beni bul beni ara pic.twitter.com/kO6TZEO1v5
— Alkoluk Baskan J.K (@AlkolukBaskan) August 6, 2017
Yukarıda saydığım 3 maçın 2'sinde yaşananların A.Konyaspor taraftarlarına denk gelmesi, son maçtaki olayların da Osman Aşkın Bak'tan önceki Gençlik ve Spor Bakanları'nın memleketine denk gelmesi sadece bir tesadüften ibaret olmalı.
90 dakika sonunda kupayı kimin kazandığından çok, ülkenin spora, taraftarlığa ve toplumsal açıdan neler kaybettiğinin öneminin daha yüksek olduğu bir maçtı. Sahadaki futbolcuların alın terine sağlık demek emeklerine saygımdandır ama bu Konya taraftarı ne kupa sevincini ne de futbol maçı izlemeyi hak ediyor.