YAZARLAR

Patronlar yararlı şeylerdir

Bazı eşyaları evi çakmadan önce içeri koyuyorduk. Çünkü sığmazdı kocaman bir üçlü koltuk mesela. Bir büfe, içine ne konacaksa ve üstüne mutlaka televizyon. Çakar çakmaz boyadıklarımız oluyordu. Birisi getirmiş, bolca boya var ve rengi güzel, kırmızı. MTST işgal etmeden önce sokakları belirlemişti. Kimin evinin nerede olacağını da. Bu yüzden sınır tartışmaları olmuyor hiç. İki MTST militanı örgütlüyor her şeyi. Aynı yerde kalıyorduk, bir işgal fabrikasının bahçesindeki evde. Daha önce fabrikanın patronu garsoniyer olarak kullanıyormuş. İyi şeyler de yapıyor patronlar, yararlı.

Bir tahta parçası. Şekilsiz. Yamuk bile değil yani. İnce. Bir mukavva kutu. Kalın, biraz yağmurda kalmış olduğundan daha kalın. Bir tarafının ağzı iyice açılmış. Bir çivi, bir meyve kasasından söküldü biraz önce. Ananas taşıma kutusuydu. Tahtalar çürümüştü ne yazık ama çok çivi çakmışlardı; gereksiz ama bu iyi bizim için. Ağzı açılmış mukavvayı yamuk bile olmayan tahtaya denk getirip, ananas kutusu çivileri ile çakıyorduk. Gecekondu yapıyorduk. Sao Paulo’nun kenar semtlerinden biriydi. Çok kalabalıktı. 120 aile, çoğu kadın, daha çok çocuk, sürekli etrafta koşan, zıplayarak, bazen düşerek ama hep gülerek nedense çok keyifli hepsi, herhalde ailelerden bulaştı, daha çok kadınlardan, eh ev sahibi oluyor hepsi ama garanti değil ki, senin ki garanti mi daha 10 yıl bankaya para ödeyeceksin, kira öder gibi, öyle diyor reklamlar, gelsin kendisi ödesin o zaman sanki kira ödemek kolay, değil tabii, mutlu yani herkes ve bulaşmış çocuklara, tamam mutlu olsunlar, olsunlar tabii insan kaç kere mutlu oluyor bu hayatta- ve bir sürü şekilsiz tahta, mukavvalar kalın ve ananas kasası çivisi ile yapılıyor ev, çivisi çıkmış dünyada. Teneke, yol kenarlarından sökülmüş politikacı afişleri, parçalanmış bir fiber otomobil kaput kapağı, bu biraz zor çakılır, bunların arasına konmuş rom şişesi filan ve yazmaktan hep çok hoşlandığım ‘insan solukları’ var ev yapımı malzemeleri arasında. İlkel toprak ev değil yani. Hepsi modern dünyanızın ürünleri, dışlanmış, atılmış, yok sayılmış, çalınmış, çöp ve bok. Politikacı ilan tahtaları da var demiştim ya. Bir de sırıtıyorlar…

. .

MTST-Çatısızlar Hareketi ile birlikte bir gece önce işgal edildi. Hâlâ polis gelmedi. Gelip gittiler tabii ama yıkmaya ve belki vurmaya gelmediler. Belki gelmeyecekler. Biraz ilerde Lula hükümeti tarafından yapılmış yoksullar için gecekondu önleme evleri var. Bu yüzden işgal etti MTST burayı. Oraya hemen bitişik bu yüzden, kamulaştırsın hükümet diye. Özellikle şehirde gecekondu için toprak işgal ederken bir sürü denge var. Mafya ile de anlaşmak gerekir mesela yoksa bir gecede yakabilir hepsini. Burada arası iyi MTST Çatısızlar Hareketi ile PCC’nin -Primero Comando da Capital-; MTST’ye saldırmıyorlar, aynı mahallenin çocukları çünkü. Onlar müsaade etmeden çok zor olur her şey. Sao Paulo’da devletle savaşa girdiklerinde bir ayda 70 kadar polis öldürdü PCC. Sonra hükümet müzakereye oturarak çözdü meseleyi. İki suç örgütü toplandı müzakeresiydi ve masada sadece Birleşmiş Milletler eksikti.

. .

Bazı eşyaları evi çakmadan önce içeri koyuyorduk. Çünkü sığmazdı kocaman bir üçlü koltuk mesela. Bir büfe, içine ne konacaksa ve üstüne mutlaka televizyon. Çakar çakmaz boyadıklarımız oluyordu. Birisi getirmiş, bolca boya var ve rengi güzel, kırmızı. MTST işgal etmeden önce sokakları belirlemişti. Kimin evinin nerede olacağını da. Bu yüzden sınır tartışmaları olmuyor hiç. İki MTST militanı örgütlüyor her şeyi. Aynı yerde kalıyorduk, bir işgal fabrikasının bahçesindeki evde. Daha önce fabrikanın patronu garsoniyer olarak kullanıyormuş. İyi şeyler de yapıyor patronlar, yararlı. Mesela bu ev. Şimdi mülkiyet kırıcıların elinde ev, fabrika, toprak, arazi ve nerede mülkiyet varsa…

Bir de kapı çakıldı arazinin girişine. İki uzun ağaç vardı kesilmiş. Kağıt fabrikasının okaliptüs tarlasından kesmiştik dün gece. İki genç ağaç. Kesilmeleri çok iyiydi. Ormanları yok ediyordu okaliptüs. Biri girişte bariyer oldu. Diğeri boyuna dikilip üstüne MTST- Çatısızlar bayrağı asıldı.

Patronlar yararlı şeylerdir. Lübnan Komünist Partisi'nin sloganıydı; "Aç kalma patronları ye"...


Metin Yeğin Kimdir?

Yazar, belgeselci, sinemacı, gazeteci, avukat, seyyah... CNN-Türk, NTV, Kanal Türk, Al Jazeera, Telesur televizyonlarına 200'e yakın belgesel ve kurmaca filmler yaptı. Türkiye'de Cumhuriyet, Radikal, Birgün, Gündem; dünyada Il manifesto, Rebellion gazetelerine köşe yazıları yazdı. Dünyanın sokaklarını anlattığı 10'dan fazla kitaba sahip. Dünyanın farklı yerlerinde yoksullarla birlikte evler inşa etti, bir sürü farklı işte çalışarak yazılar yazdı, filmler çekti. Birçok ülkede kolektif çalışmalara katıldı, kooperatif örgütlenmelerine öncü oldu. Ekolojik direnişlere katıldı, isyanlara tanıklık etti. Türkiye ve birçok ülkede öğretim üyeliği yaptı... Ve dünyayı değiştirmeye çalışmaya devam ediyor hâlâ...