Fuar fuar Anadolu!
80’lerdeki ‘yaz şenliklerinin’ 90’lardaki ‘karpuz festivallerinin’ yerini, şimdi kitap fuarları almış durumda. Her il ve ilçenin ya da tatil beldesinde bir etkinlik var. Kitap fuarı ya da edebiyat şenliği adıyla düzenlenen neredeyse seksen etkinlik olduğu söyleniyor…
Kitap fuarı düzenlemek, son yılların en gözde etkinliklerinden birine dönüştü. Bugün Türkiye’de hemen hepsi belediyeler tarafından düzenlenen 80 kadar kitap fuarı olduğu söyleniyor. Aslında bu fuarların önemlice bir kısmı birden fazla yayınevinin temsil eden pazarlama firmalarının kurduğu büyükçe stantlarda, indirimli kitap satışı yapılan ve her gün bir kaç yazarın söyleşilere katılıp kitaplarını imzaladıkları ‘şenlik’ kıvamında etkinlikler. Kitap festivali, hatta şenliği demek daha doğru olur belki; ama TÜYAP’ın düzenlediği İstanbul Kitap Fuarı’nın formatı Türkiye için belirleyici bir kültürel etkinlik biçimine, o biçimin adı da uzunca bir süredir ‘kitap fuarı’na dönüşmüş durumda. Bu nedenle indirimli kitap satışı ve yazar söyleşilerinden oluşan belki bir de sergi ağırlayan bütün organizasyonlara ‘kitap fuarı’ diyoruz.
TÜYAP’ın İstanbul Kitap Fuarı, 35 yılı geride bıraktı. Bu etkinlik 1980’lerin baskıcı ortamında o dönemin tabiriyle ‘aydınlar’ı, yazarları politik kimliği de olan okuyucuyla buluşturup bir direniş cebi oluşturuyordu. Bu nedenle çok sevildi ve büyüdü. Tabii ülkede kitap okuyucusu arttıkça, tanınmış yazarların sayısı çoğaldıkça, yayınevleri büyüyüp geliştikçe kitap fuarı da büyüdü, serpildi, çoğaldı. TÜYAP şu sıralar Yayıncılar Birliği ile birlikte İstanbul dışında Adana, İzmir, Samsun ve Bursa’da kitap fuarları açıyor. Bu dördünün dışında kalan neredeyse sayısız fuarın pek çoğunu ise irili ufaklı fuar organizasyon firmaları gerçekleştiriyor. Ama hemen hepsinin arkasındaki itici güç il ve ilçe belediyeleri.
Belediyenin meşrebine göre bazen muhafazakar, bazen laik ve/veya solcu bazen hepsi birden yazarların konuşmacı olarak çağrıldığı etkinlikler bunlar. Davetli yazarların biraz tanınmış olması tercih ediliyor ki, toplantı salonu dolu olsun. Sonra da imza kuyruğu oluşsun ve davet eden, edilen, kitap satan herkes mutlu olsun. Tabii bu fuarların tamamına katılmak yayıncılar için kolay iş değil. Dolayısıyla artık yayınevleri adına sadece fuarlara katılan firmalar var. Bir yandan da küçük, butik yayıncılar için bu fuarları gezmek, zorlu dağıtım koşullarına karşı bir çare gibi. Kitaplarını göstermek, kendini tanıtmak, okurunu bulmak için fuarlar iyi bir fırsat. Sadece yayıncılar için değil tabii ki, genç yazarlar için de Anadolu fuarları kendi okurunu tanımak, çoğaltmak bakımından önemli. Nitekim bazı belediyeler, konuşmacı ve imzacı yazarları olduğu kadar bazen yayıncıların bile masraflarını karşılıyor. Böylece, fuara mümkün olduğunca geniş katılım sağlamayı hedefliyorlar.
TÜYAP kitap fuarları, sadece bu etkinlik türünün biçimini değil söylemini de belirlemiş durumda. Neredeyse tüm fuarlar, katılan yayıncı, yazar ve ziyaretçi sayılarını öne çıkartan duyuru biçimini benimsiyor. Mesela mehter marşıyla açılan 3. Erzurum Kitap Fuarı, “173 yayınevi ve 120 yazarın katılımıyla” açıldığını duyururken, Anadolu’da çığır açmakla övünen Malatya Kitap Fuarı ise Mayıs altıncısı düzenlenen etkinliğe 320 yazar 370 yayınevinin katıldığını 300 bin ziyaretçinin geldiğini açıklıyor…
Anadolu fuar haritasının önemli durakları Isparta, Van, Gaziantep, Niğde, Hatay yılın ilk yarısında düzenlendi bitti. Kitap sezonunun açıldığı önümüzdeki son bahar aylarında ise Eskişehir, Edirne, Kayseri, Antalya, Mersin, Hatay, Elazığ, Manisa, İskenderun ve Osmaniye kitap fuarları düzenlenecek. Bir hafta kadar o kentin hayatında bir şeyler değişecek; öğrenciler, gençler, okumaya kitaba değer veren ya da vermese bile kentte farklı bir şeylerin olmasından heyecan duyan insanlar fuarın düzenlendiği yere gidip tezgahlar arasında gezinecek. Meraklısı elindeki listeyi indirimli fiyatlarla tamamlamak için uğraşacak, ne zamandır yolunu gözlediği yazarla bir el sıkışmak, uzun zamandır hazırladığı sözleri ona söylemek için gerekirse saatlerce sıra beklemekten çekinmeyecek. Sadece ne olup bittiğini görmek isteyenler bile, bir iki söyleşiye girip çıkacak, yazarları uzaktan seyredecek ve belki ‘gelmişken’ deyip tanınmış bir yazarın bir kitabını satın alıp imzalatacak. Ya da daha güzeli, hiç aklında yokken merakını çeken bir roman, ya da inceleme kitabını satın alıp evine öyle dönecek. Yani bu kitap fuarları düzenlenme sebebi ne olursa olsun, mevzu kitap olduğu için ekseriyetle mutlu sonla biten birer olmayı sürdürecek.
Sebep meselesinin üstünde biraz daha duralım. Bu fuarların iki sebebi var, birincisi kentte yeni bir sosyal etkinlik düzenlemek, yaşam kalitesini artırıp kültürel bir hareketlilik yaratmak. Bu kültürel hareketlilik enerjisini kitap dünyasının yükselen etkinliğinden alıyor. Kitap çeşitliliği, yayınevleri ve yazarlarla besleniyor. Ama en önemlisi onları merak ve talep eden kent sakinleri olması. İkinci sebep daha politik ve sosyolojik. Özgürlüklerin azaldığı, gerilimlerin arttığı bir dönemde insanlar, özellikle bu tür buluşmalarda kendilerini ifade edebilme olanağı buluyor. Sadece, güzel sözler söyleyen yazarı dinlemek değil; söz alıp kendi düşüncelerini de ifade edebilmek, kendisi gibi insanlarla aynı salonda, toplantıda buluşmak, yeni kitaplar, tanışıklıklar vasıtasıyla etkileşimi artırmanın yollarını çoğaltmak fuara katılanlara iyi geliyor. 80’lerde kültür ve eğlenceye daha geniş anlamda yer veren, ana aksını siyasi toplantıların oluşturduğu ‘yaz şenliklerinin’ yerini, şimdi tamamen kitaba ve yazar sohbetlerine odaklanan kitap fuarları almış görünüyor. Bugün yayıncılığın birinci itici gücü politik kitaplar değil. Çok satanlardan gençlik romanlarına ve farklı ilgi alanlarına yönelik pek çok kitap basılıyor ve fuarlar da bu çeşitliliğe de hitap ediyor. 80’lerden politik odağın genişlemesiyle ayrılan günümüz fuarları 90’larda epey bir moda halini alan ve kimisi hala süren pekmez, kiraz, karpuz festivallerinden de bizi kurtarmış görünüyor. “İncik boncuk ve pop müzik” diye özetleyebileceğimiz o festivallerin yerini kitap fuarlarının almış olması, sebepleri ne olursa olsun insana iyi geliyor.