Kürdistan’ın referandum çıkmazı - 3: Haşd el Şaabi Kerkük için savaşır mı?
Haşd el Şaabi’yi IŞİD ile eş tutma konusunda Muhammed Hurşid yalnız değil. Kürtler arasında bu kıyası yapan çok. Musul’daki 16 tartışmalı bölgeden 12’sinde kontrolü sağlayan Haşd’ın özellikle Kerkük’ü geri almak için savaşacağına dair korku hakim.
‘Kerkük kimin şehri’ tartışması çok yorucu. Kerkük Kalesi vakti zamanında herkesi bağrına sığdırmış. Kentin geleceğini tartışırken Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) Kerkük Temsilcisi Dr. Muhammed Hurşid söze “Bir Kerküklü olarak iki-üç dil bilmem gerekiyor. O yüzden bize ‘Dört Dilli’ derler. Bir diğer milletten akrabası olmayan çok az aile görürsün. Kerkük Kalesi'nde Kürtler ve Türkmenlerin evlerini de görürsün, Hıristiyan ve Yahudilerin evlerini de” diye başladı. Kürt ve Türkmenler aleyhine Araplaştırma siyasetine maruz kalmış Kerkük’ün demografik yapısı, 2003’ten sonra eski haline doğru epey değişti.
2014’te Irak Şam İslam Devleti’nin (IŞİD) Musul’u ele geçirmesine paralel olarak Irak ordusu dağılırken Kerkük’ün merkezinde kontrol tamamen Peşmerge güçlerinin eline geçti. Kırsalda durum karışık. Şii Türkmenlerin olduğu bölgelerde Haşd el Şaabi etkiliyken, Arap yoğunluklu Havice IŞİD’in elinde.
Kimi Türkmen kesimler Kürtleri etnik temizlikle suçluyor. Suçlamayı reddeden Kürtler ise süreci Kürtleştirme değil sürülenlerin dönüşü olarak okuyor.
KDP’nin Kerkük sorumlusu Muhammed Hurşid ile birlikte iki Peşmerge komutanının Mevlana’dan, Hafız’dan, Sadi’den, Firdevsi’den Farsça şiirler okuyup İran’daki sürgün günlerini yad ettiği bir dağ evinde Kerkük, Şengal ve referandum üzerine de uzun uzun sohbet etme imkânım oldu.
Özellikle Kerkük konusundaki soruları, KDP adına Türkmen ve Araplarla diyalog ve çözüm çalışmalarını yürüten biri olması nedeniyle Muhammed Hurşid’e yönlendirdim:
Kerkük’le ilgili herkes kendi tarihini yazıyor. Sizin gözünüzde Kerkük’ün hikâyesi nedir?
1930'dan sonra Nuri Sait Paşa ile birlikte su projesi başladı. Kerkük’ün güneyinde Havice’ye Bedevi Araplar yerleştirildi. 1963’te Haviceli Araplar Kürtlere saldırdı. 300 köyü yaktı. (Bu saldırılar Haras Kavmi Savaşı olarak biliniyor.) Havice, Kerkük için her zaman tehdit oldu. Bibani köyü 1963'ten bu yana 4 kez yakıldı. Türkmen köylerine de saldırdılar. Türkmenlerin arazileri Havice’deki Arapların elinde. Saddam döneminde, 1974'ten sonra Arapları yerleştirme projesi hızlandırıldı. 1988'de Kerkük'teki bütün Kürt köylerini yıktılar, insanları sürdüler. Yıkılan ya da Arapların yerleştirildiği köylerin sayısı 758. Kerkük’ten sürülenler Dohuk ve Erbil’e yerleşti.
Türkmenler bombalı saldırılarla ikisi lider düzeyinde çok sayıda insanlarını kaybettiklerini ve bu yüzden insanların Kerkük’ü terk ettiğini belirtip kasıtlı bir göç ettirme politikası güdüldüğünü söylüyor. Nedir bu olayların aslı astarı?
2003’ten beri Kerkük’teyim. Kürtlerden Türkmenlere yönelik planlı bir göç ettirme politikası yok. Suikast ya da patlama yok demiyorum. Fakat herhangi bir Kürt grubunun Türkmenleri yok sayan bir politikasından söz edilemez. Kentte 2003 öncesi bir tane Türkmen okulu yoktu. Türkmenler Kürt hükümeti sayesinde birkaç okul açtı. Hatta Latince alfabe ile okuyup yazıyorlar. Irak hükümeti bunu kabul etmiyor ama biz ediyoruz. Erbil’de ise 2003’ten önce de Türkmen okulu vardı. Irak’ta 2003 sonrası geçiş dönemine başkanlık edenlerden birinin Türkmen olmasını sağlayan bizdik. Ben Kerkük Üniversitesi’nde hocayım. 2003’te üniversite rektörü Kürt’tü. Türkmenlerle anlaşmıştık, herhangi bir koltuk kimdeyse onda kalsın diye. Ama rektörlük koltuğuna bir Türkmen atandı. Atamayı Bağdat yapıyor, Kürdistan hükümeti değil. Kütler bundan rahatsız. Kerkük’te Milli Eğitim Müdürü Türkmen’di. Bir Arap atandı. Biz buna itiraz ettik, Türkmenlerde kalmasını istedik. Ama Türkmenler bu tür atamaları bir Kürt’ün suçu olarak görüyor.
2003’ten bu yana ne kadar Kürt ya da Türkmen Kerkük’e yerleşti? Veya ne kadar insan göç etti?
Doğru dürüst bir istatistik yok. Irak hükümeti köylerimizin tekrar canlandırılması için destekte bulunmadı. O yüzden insanlar köylerine değil şehir merkezlerine yerleşti. Türkmenler neden Kürtler şehir merkezine yerleşti diye şikâyet ediyor. (Türkmen kasabası) Beşir halkı da kendi bölgelerine değil şehir merkezine yerleşti.
Kürtler nerelere yerleşti?
Kürtler başkasının evlerine değil hükümetin tahsis ettiği topraklara yerleşti. Anayasanın 140. maddesine göre dönmek isteyen insanlara devletin yer göstermesi gerekiyor. Mam Celal (Talabani) Beşir içinde 1000 ev yapıp Türkmenlere hediye etti. Ama kimse bundan bahsetmez.
İl yönetiminin paylaşımı ile ilgili de tartışma sürüyor…
Türkmenlerle özel toplantılara katıldım. Burada bir sıkıntı var. Bize göre Kerkük hepimizindir. Tüm ırk ve dinlerin şehridir. Kim orada yaşıyorsa onlarındır. Bir ırk ya da dinin değildir. Türkmenler size diyor ki ‘Kerkük Türkmen şehirdir’. Kerkük üzerinde bir mutabakat sağlanması gerekiyor. O yüzden kısa süre önce Kürt liderlerin isteği üzerine yeni bir çözüm projesi hazırladım. Kürt liderlerine sundum ve kabul edildi. Bu projeyi Türkmen liderlere götürdüm. Perde arkasında bu öneriyi kabul ettiler ama televizyonlarda başka şeyler söylediler.
Projenin içeriği nedir?
Gelecekte nasıl birlikte yaşayabiliriz? Proje bunun üzerine. Herkesin nüfusuna göre şehir yönetiminde söz sahibi olmasını öneriyoruz. Yetkilerin nüfusa göre dağıtılmasını istiyoruz. Türkmenler nüfus olarak üçüncü sırada gelmekten yani Arapların gerisine düşmekten korkuyor. 30 Temmuz’da bir toplantı yaptık. KYB’nin üç politbüro üyesi, milletvekilleri, vali yardımcısı, Türkmenlerden Hasan Turan, Ali Mehdi ve Hacı Kasım Hamza, Araplardan Halid Mefraci ve Hıristiyanların bir temsilcisi katıldı. Yetki paylaşımı dahil birçok konu üzerinde konuştuk. Maalesef Hasan Turan toplantı bitmeden önce dışarı çıkıp bir telefon görüşmesi yaptı, geri döndüğünde pişman olmuştu.
Tam olarak ne önerdiniz ve neden reddedildi?
Paylaşıma konu olan dört yetki var: Vali, vali yardımcısı, meclis başkanı ve meclis başkan yardımcısı. Bizim önerimiz şuydu: Meclis seçimlerinde en fazla vekil çıkaran liste valilik, ikinci sırada gelen liste meclis başkanlığı, üçüncü sırada gelen liste vali yardımcılığı, dördüncü sırada gelen liste de meclis başkan yardımcılığını alsın. Nüfus oranlarına baktığımızda valinin Kürt, meclis başkanının Arap, vali yardımcısının Türkmen, meclis başkan yardımcısının Hıristiyan olması mümkün. Hıristiyanlar için kota söz konusu. Fakat Türkmenler üçüncü gelen listenin hem vali yardımcılığı hem de meclis başkan yardımcılığını talep ediyor. Biz de bu durumda Hıristiyanlar dışlanacağı için bunu kabul etmiyoruz.
Haşd el Şaabi’nin kontrolünde olan yerler de var. Tuz Hurmatu’da Peşmerge ile bir çatışma yaşanmıştı. Türkmenlerden de 10 binin üzerinde insan Haşd el Şaabi’ye katıldı. Haşd ile bir çatışma riski var mı sizce?
Bize karşı kampanyada sadece isim değişti; Haras Kavmi’ydi, sonra Baas oldu, sonra DAİŞ. Şimdi Haşd el Şaabi. Korkuyoruz, bu yüzden devlet olmak istiyoruz.
PKK’nin Kerkük’te zemin kazandığı ve Havice sonrası Kerkük’e olası saldırıda devreye girip boşluğu dolduracağı yönünde senaryolar var… PKK’nin Şengal’deki gibi Kerkük’te de güçleneceği ihtimali gerçekçi mi?
Hayır, kesinlikle böyle bir durum söz konusu değil. Bağdat PKK’nin uzantısı olan PÇDK’ye izin verdi ve bunlar seçime de katıldı. Bunlar Irak hükümetinden izinli çalışıyor. Kerkük’te yerleri var. Biz de PKK’nin orada olmasına razı değiliz. PKK, Irak Kürdistan’ın bir partisi değildir. DAİŞ savaşında Kerkük’ün güneyinde bazı yerlere PKK’yi getirdiler. KDP’nin sorumlu olduğu bölgelerde ya da sınırlarda PKK yok. İhtiyacımız da yok. Kerkük’ün batısından biz sorumluyuz ve hiç PKK yok. Türkmenlerin rahatsızlığını da anlıyorum. O kadar silahlı adamları da yok. Silahlı olanlar ve gönül verenler 300 civarındadır. PKK’nin felsefesi Kerkük halkına yabancıdır. Kerkük’ten Kandil’e çocukları götürüyorlar, bundan aileler rahatsız ve çocuklarını geri getirmeye çalışıyorlar.
Kerkük’ün güneyindeki bölgelerde KYB’li Peşmergelerle birlikte birçok yerde PKK’lileri bizzat gördüm…
Ben de Vahda, Halid ve Said köyleri ele geçirilince oralarda PKK’liler gördüm. Ama cephede etkili olduklarına tanık olmadım. Şu anda sadece Şengal’de PKK var. Nerede olurlarsa sıkıntı yaratıyorlar.
Şengal’de PKK çizgisindeki Ezidilerin öz yönetim ilanı için de ne diyorsunuz?
Türkiye’de de ilan ettiler. Bunun bir etkisi yok. Kürdistan hükümeti bunları kabul etmiyor. Bunlar sıkıntı yaratıyor. Seçimlerde hiçbir partiye rakip olamadılar. Buradaki halk onların fikrini kabul etmiyor.
‘HAŞD KORKUSU YERSİZ’
Haşd el Şaabi’yi IŞİD ile eş tutma konusunda Muhammed Hurşid yalnız değil. Kürtler arasında bu kıyası yapan çok. Musul’daki 16 tartışmalı bölgeden 12’sinde kontrolü sağlayan Haşd’ın özellikle Kerkük’ü geri almak için savaşacağına dair korku hakim. Goran’dan milletvekili olarak bir dönem Bağdat’ta, siyasetin tam merkezinde yer almış ve tartışmalı bölgelerle de ilgilenen Parlamento Bölgeler ve Vilayetler Komitesi Başkanlığı'nı yürütmüş olan Dr. Muhammed Kayani’nin de görüşlerine başvurdum.
Kayani, Haşd’ın Kürtleri katleden ve süren tarihsel düşmanlık zincirinin bir devamı olduğu tespitini yersiz buldu:
“Haşd el Şaabi yasal çerçevesi olan ve başbakana bağlı bir yapı. Ayrıca Haşd el Şaabi içerisinde farklı unsurlar var. Haşd’ın liderlerinden Hadi el Amiri’nin Mesud Barzani ile dostane ilişkileri var. (Irak Ulusal Güvenlik Konseyi Başkanı ve Haşd el Şaabi Komitesi Başkanı) Falih Feyyaz hem Barzani hem de KYB yönetimiyle iyi ilişkilere sahip. Amiri ve Feyyaz, Şia toplumu içinde Kürt yanlısı olarak bilinir. Haşd el Şaabi kendiliğinden Peşmerge’yle savaşa girişmez. Tartışmalı bölgeler müzakere yoluyla halledilecek mi halledilmeyecek mi, bütün mesele bu. Eğer müzakereyle çözülmezse o zaman her türlü araç kullanılabilir. Elbette Bağdat ile Kürdistan arasında savaş çıkarsa Haşd el Şaabi de Irak ordusuyla birlikte bu krizin bir parçası haline gelir. Bir kısmı İran’la bağlantılı diye Tahran’ın yönlendirmesiyle bunlar savaş açamaz. Irak ordusunun da İran’a boyun eğmesi lazım. Böyle bir şey olmaz. (Haşd bünyesindeki Asaib el Ehl el Hak lideri) Kays el Hazali İran’ın adamı, ama kendi politikasını bütün Irak yönetimine dayatamaz. Kendi kendine düşman yaratan saçma bir argüman bu. 2015’te Tuz Hurmatu’da olduğu gibi bazı akılsız adamlar çatışma çıkarabilirler. Fakat bu siyasi bir karara dönüşmediği sürece Kürtlerle bir savaş olmaz.”
Kayani tartışmalı bölgelerin çözümüyle ilgili de iğneyi Bağdat’a, çuvaldızını Kürdistan liderlerine batırdı:
“Hadi el Amiri ile defalarca görüşmüşümdür. Bir seferinde bana dedi ki tartışmalı bölgelerle ilgili problemin müzakere ile çözülmesini istiyorum. Ama Kürt liderleri buna hazır değildi. Gidin ister (eski Başbakan) Nuri el Maliki ister (eski Başbakan ve şu anki Dışişleri Bakanı) İbrahim el Caferi’ye sorun, ikisi de size ‘Hiçbir Kürt lider ya da hükümette yer alan bir Kürt bakan 140’ıncı maddenin uygulanması konusunda bir taleple gelmedi’ diyecektir. (Eski Irak Dışişleri ve Maliye Bakanı) Hoşyar Zebari oradaydı, (Eski Başbakan Yardımcısı) Berham Salih de oradaydı. Celal Talabani Irak Cumhurbaşkanı’ydı, şimdi Fuat Masum onun koltuğunda."
"(Neden istemediler?) Çünkü tartışmalı bölgeler Kürdistan’a dahil edildiğinde KDP ve KYB’nin oy oranı düşecekti. KYB de Kerkük’ü başkasıyla paylaşmak istemiyordu. Ben, Bölgeler ve Vilayetler Komitesi başkanıyken Talabani’ye orijinal sınırlara dönülmesiyle ilgili yasa tasarısını parlamentoya göndermesini istedim. O ne yaptı? Baas Partisi iktidara geldiğinden beri sınırları değiştiren bütün başkanlık emirleri ve yasaların iptal edilip sınırların eski haline getirilmesini öngören bir teklif sundu. Bu 250 kararın iptali demekti. 4 vilayet kuruldu ondan beri. Bütün bu sınırları tekrar değiştirmek uygulanabilir bir şey mi? Bu Selahaddin, Necef ve Dohuk gibi vilayetlerin kaldırılması demek. Siyasi amaçlarla sınırları değiştiren 9 kanun ya da kararname var. Bunlar Şii ya da Kürt bölgesinde demografiyi değiştirmiş kararlardır. Bu maddelerin kaldırılması lazımdı, bunu uygulamak kolaydı. (Peki neden şimdi istiyorlar?) Sanıyor musun Kerkük’te referandumu uygulayacak? Uygulansa da tartışmaları bölge sorunu devam edecek. Bu referandum tartışmalı bölgeler sorununun çözümü ile ilgili değil. Bu referandumun Kürdistan’ın bağımsızlığıyla ilgisi yok. Bu KDP ve KYB’nin başarısızlıklarını örtme çabasıdır. Halk iradesini ortaya koyduktan sonra sen bağımsızlığı ilan edebilecek misin? Hayır, referandum bağımsızlığa götürmeyecek. Çok faktör var. Türkiye, Kürdistan’da 23 yerde asker bulunduruyor. Bu kadar asker varsa nasıl bağımsızlık ilan edeceksin? Tek hayat damarı var, o da petrol. Boru hattını kapattıklarında ne yapacaksın? Bu koşullarda Türkiye onayı olmadan bağımsızlık mümkün mü? Kürt Kıbrıs’ı olmaktan başka bir şey olmaz. Bu bağımsızlık değil. Bu Türkiye’nin yeni bir vilayeti olmaktır. Musul DAİŞ’in eline geçince ‘Artık Irak’la değil başka bir entite ile komşuyuz’ dediler. Böylece Kürdistan’ı kurduklarını düşünüyorlardı. Türkiye’nin desteğiyle ile mi kuruyorsunuz’ diye sorduk. ‘Evet’ dediler. Kıbrıs'ın durumuyla kıyaslıyorlardı kendilerini. Dedim ki ‘Türkiye Kıbrıs’ta kaybetti çünkü Kıbrıs sadece beş ülke tarafından tanınıyor. Ayrıca inanıyor musunuz ki Türk ordusu Hamrin’e gelecek ve Irak ordusuna karşı Kürdistan’a kalkan olacak?”
Referandumla ilgili tartışmalar bu minvalde. Bunların hiçbiri Kürtlerin onlarca yıl ağır bedeller ödediği bağımsız Kürdistan hayalinden vazgeçtiği ya da buna karşı çıktığı anlamına gelmiyor. Referandumu zamansız ve zeminsiz bulanların da ezici çoğunluğu sandık başına gittiklerinde muhtemel ‘Evet’ oyu kullanacaktır.
Kürdistan’ın referandum çıkmazı: Tarihi fırsat mı, oyun mu?
Kürdistan’ın referandum çıkmazı - 2: KDP cephesinden bir bakış: Kürdistan çaresiz değil
Fehim Taştekin Kimdir?
İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden mezun oldu. Gazeteciliğe 1994’te başladı. Yeni Şafak, Son Çağrı, Yeni Ufuk, Tercüman, Radikal ve Hürriyet gazetelerinde çalıştı. Muhabirlik, editörlük ve dış haberler müdürlüğü yaptı. Ajans Kafkas’ın kurucu yayın yönetmeni olarak Kafkasya üzerine çalışmalar yürüttü. Kapatılıncaya kadar İMC TV’de “Doğu Divanı”, “Dünya Hali” ve “Sınırsız” adlı programların yanı sıra MedyascopeTV ve +GerçekTV’de dış politika programları yaptı. BBC Türkçe’nin analiz yazarları arasında yer alıyor. Al Monitor ve Gazete Duvar’da köşe yazılarına devam ediyor. Kafkasya ve Orta Doğu üzerine saha çalışmaları yürüttü. “Suriye: Yıkıl Git, Diren Kal”, “Rojava: Kürtlerin Zamanı” ve “Karanlık Çöktüğünde” adlı kitaplara imza attı.
Rusya niye ‘Türkiye işgalci’ dedi? Ve Suriye’de birkaç senaryo… 18 Kasım 2024
Dünya barışını fanatikler sağlayacak: 'Tanrı Orta Doğu’yu Korusun!' 14 Kasım 2024
Erdoğan, Trump’ı yine tongaya düşürür mü? 11 Kasım 2024
Trump döndü, ABD iç savaştan sıyırdı... Ya dünya? 07 Kasım 2024 YAZARIN TÜM YAZILARI