Tek tehdit Kürtler mi?
Hayaller Mogadişu, gerçekler Suriye sınırına örülen duvar. Daha duvarın ardına hendek yapılacak, elektronik sistemler, sabit zeplinlerle gözetleme, üzerine jiletli tel, altından tünel kazılamasın diye belki yerin dibine engeller. Ne için? Kürt heyulasından korunmak için.
Ciddi ülkelerin ulusal güvenliklerine tehdit algılamaları vardır. Demokratik olma iddiasındaki ciddi ülkeler, ulusal tehdit algılarını kamu denetimine açık biçimde günceller. Doğal olarak seçimle işbaşına gelen bir hükümetin iktidarını bürokrasiyle, akademiyle, sivil toplum kuruluşlarıyla paylaşması beklenmez. Ama ulusal güvenlik stratejisini hem bunların tamamının katkısı, hem medyanın ve ondan da önce parlamentonun bu stratejiyi tartışması gerekir.
Türkiye’nin başlıca ulusal tehdit algısı cumhuriyetin kuruluşundan bu yana değişmemişe benziyor: Kürt Siyasi Hareketi’nin ülkeyi bölecek kadar palazlanması. Bunun engellenmesi ödevi de terkisine hariciye ve istihbaratı da alan askeriyeye düşüyordu. Bugün askeri savunma stratejimizi ve özellikle dış siyaseti yönlendiren öncelikleri bilebiliyor muyuz? “Karar alıcılar” dediğimiz zaman kimlerden söz ediyoruz? Yoksa tek “karar alıcı” mı var?
Bunlar hep birlikte üzerinde düşünmemiz ve yurttaşlar olarak hükümeti hesaba çekmemiz gereken sorular. Evet, hükümeti. Genelkurmay’ı, MİT’i, Dışişleri’ni değil, hükümeti. 2013’ten beri Rusya’nın Ermenistan’a yerleştirdiği kısa menzilli (500 km) balistik füze sistemleri tehdit mi? Yunanistan’dan Ege’de taarruz mu bekleniyor? Rusya ülkenin iç istikrarı ve Karadeniz güvenliği açılarından olumsuz bir güç mü? İran’dan ülkemize yönelik füze tehdidi var mı? Bunlara yanıtlarımız neler?
NATO üyesiyiz. Ama halkımıza sorulduğunda NATO’nun belkemiği ABD, genellikle ülkemize yönelik tehdit oluşturan ülkeler arasında birinci çıkıyor. Cumhurbaşkanının ve hükümetin açıklamalarında da birinci tehdit ABD. Sanayi ürünlerinde ve silah alımında birinci paydaşlarımızdan Almanya da hükümetin hedefinde. Neden hep aynı; PKK/PYD’ye destek.
Kuzey Kore’nin nükleer bomba ve balistik füze denemesi bizi ne denli ırgalamalı? Arakan’da Rohingya Müslümanları'na uygulanan etnik temizliğe el uzatmalı mıyız? Yahut Myanmar bizi ilgilendiriyorsa küresel tehdit Kuzey Kore neden ürkütmesin? Bunları laf olsun diye sormuyorum. Ama savunma bütçemizin B’sini bilmiyoruz ki, "KKTC’de hangi birliklerimiz, hangi tehlikeyi göğüslemek için bekliyor" diye soralım. Mogadişu’da kurmakta olduğumuz askeri üssün ülkemizin savunma mimarisindeki yeri nedir mesela?
Hayaller Mogadişu, gerçekler Suriye sınırına örülen duvar. Daha duvarın ardına hendek yapılacak, elektronik sistemler, sabit zeplinlerle gözetleme, üzerine jiletli tel, altından tünel kazılamasın diye belki yerin dibine engeller. Ne için? Kürt heyulasından korunmak için. Ancak yetmiyor: Irak Kürdistan Bölgesi bağımsızlık referandumunu 25 Eylül’de yapıyor. Suriye’de ne Ruslar razı edilip Afrin’e, ne ABD’liler ikna edilip Kobane’ye oldu-bitti yapılıp dalınabiliyor.
Dalınsa daha mı güvende olacağız, yoksa ufuktaki Başkanlık Seçimi’ne mi odaklıyız? Gel de sor. Bakınız daha benim mesleğe girdiğim 1992’de çoktan Büyükelçi olan eski sayın AİHM Yargıcı Rıza Türmen ne diyor: “Terörist kimdir? Terörle Mücadele Kanununda (TMK) yapılan tanım uluslararası standartlara uymuyor. Devlete karşı yapılan eylemleri içeriyor. Oysa terör eylemleri öncelikle sivil halka karşı yapılan eylemler. Ayrıca, tanım belirsizliklerle dolu, öngörülebilir değil ve iktidarlar tarafından kendi amaçları için kullanılabilecek nitelikte.”
Sayın Türmen devam ediyor: “Teröristler açık, demokratik bir toplumu ortadan kaldıramazlar. Ama parlamentodan geçen yasalar ve uygulamalarla bir siyasal iktidar demokrasiye son verebilir. Korkunun egemen olduğu, temel hak ve özgürlüklerin kitlesel bir biçimde ihlal edildiği, yargının bağımsız olmadığı bir ülkede güvenlikten de söz edilemez.”
Peki, o ülkenin güvenlik stratejisinden, dış siyasetinden, savunma mimarisinden ne kadar söz edilebilir? Benim gibilerin akıllarınca yapacakları yorumların ne denli kıymeti harbiyesi olur? Lafla peynir gemisi daha ne kadar yürür? Benim bugünlük sözüm burada bitti.
Aydın Selcen Kimdir?
1969 İstanbul doğumlu ve Saint Joseph Lisesi ile Marmara Üniversitesi İngilizce Uluslararası İlişkiler Bölümü mezunudur. 1992-2013 arasında Dışişleri Bakanlığı'nda meslek memuru olarak çeşitli görevlerde bulundu. Son olarak 2010-13 tarihleri arasında Erbil Başkonsolosluğu görevinde bulundu. Merkeze döndüğü gün "memuriyetten istifa etti." Genel Energy petrol şirketinde bir buçuk yıl siyasi danışmanlık yaptı. 2015'den beri bağımsız olarak özellikle Irak ve Suriye konularında yazıyor. Galatasaray kongre üyesidir. Alaz adında bir kızı var.
Kürt yurttaşların derdine Diyarbakır'dan bir bakış 06 Ekim 2021
Soçi'nin ardından dış politikada dağınıklık sürüyor 03 Ekim 2021
Almanya seçimlerinden bize bakan sonuçlar 29 Eylül 2021
Erdoğan'ın görkemli New York seferi 26 Eylül 2021 YAZARIN TÜM YAZILARI