BRICS’in yeni dünya düzeni umut mu hayal kırıklığı mı?
İç sorunları bir yana BRICS'in yeni dünya düzeni sınırlı bir yenilik getiriyor. Baskı ve sömürü altındakilerdeyse umut vaat etmiyor.
Dokuzuncu BRICS Zirvesi, 3-5 Eylül’de Çin’in Güneydoğu eyaleti Şiamen’de gerçekleştirildi. Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika’nın yanında BRICS Plus formatıyla Mısır, Meksika, Tayland, Tacikistan ve Gine gibi gelişmekte olan ülkeler de Zirve’deydi. Dahası 80 ülke ve farklı bölgelerden 1200'ü aşkın iş dünyası temsilcisi katılımcılar arasındaydı.
BRICS Zirvesi’nde hangi konuları konuşuldu, BRICS dünyaya ne vaat ediyor, küresel ekonomi politiğin seyri için nasıl bir yol haritası çizildi? Hindistan-Çin gerilimi Zirve’de karşılık buldu mu? Gerçekten BRICS tek sesli bir oluşum mu? Bu sorulara ışığında Şiamen’deki üç gün üzerinden BRCIS’i ele alacağız.
BU BÖYLE GİTMEZ: KİMLER VAR DERTLERİ NE?
BRICS’in tamamı G20 üyesi ülkeleri, dünya ticaretinin yüzde 16’sı, nüfusunun yüzde 42’sini ve küresel GDP’nin yüzde 23’nü elinde tutuyor. Ayrıca son 10 yıllık küresel büyümede BRICS’in payı yüzde 50.
Bu ülkeler, 2001’de Goldman Sachs’ın iktisatçılarından Jim O’Neill yükselen ekonomiler olarak Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin’i işaret etmesiyle gündeme geldi. Söz konusu ülkelerin işbirliği arayışı, 2009’da Rusya’da dört ülkenin bir araya gelmesiyle BRIC oluşumuna kapı araladı. 2010’da gruba Güney Afrika katıldı ve oluşum BRICS adını aldı. Öncelikle farklı bir ses olarak kategorize edilmekle beraber, BRICS’in küresel kapitalist sistemle bir derdinin olmadığını söylemek gerekiyor. Grubun temel talebi, IMF ve DB eksenli, ABD merkezli, küresel finansal düzene karşı daha fazla söz hakkı. Yani, küresel olarak dayatılan IMF ve Dünya Bankası öncülüğündeki projenin yöntemine takılan ve kendini bunun dışında konumlandıran bu ülkeler, bizzat bu düzenin kendisine karşı değiller.
PEK DE YENİ OLMAYAN DÜZEN ARAYIŞININ REKABETİ: BANKALAR
IMF ve Dünya Bankası II. Dünya Savaşı sonrasında uluslararası para ve ekonomik düzenin işbirliği ve devamı için ABD öncülüğünde kuruldu. Küresel ekonomik büyüme ve istikrar, yoksullukla mücadeleyi amaç edinen bu yapılar, ABD merkezli küresel finansal ve ekonomik düzenin de sembolleri olarak görülüyor. İki kurum, neoliberal dönemde koşulluluk politikaları ve stand by anlaşmaları yoluyla kredi ihtiyacındaki devletlerin ABD merkezli finansal ve ekonomik sisteme entegrasyonunu sağlamaya çalıştılar. En bilinen uygulama kemer sıkma politikaları Türkiye dahil pek çok ülkenin hafızasında hala taze olarak duruyor. İşte BRICS bu yapılarda daha fazla söz hakkı talep ediyor.
BRICS üyelerinin daha fazla söz hakkı talebine karşılık verilmeyeceği aşikardı. Peki bu durumda ne yapacaklardı? Tabii ki karşı hamle. Söz konusu hamle BRICS’in Batı tekelindeki küresel finans sistemine karşı attığı en ciddi adım. 2014 Fortaleza (Brezilya) Zirvesi’nde ilan edilen Yeni Kalkınma Bankası. Yeni Kalkınma Bankası, BRICS’in batılı ülkelere olan finansal bağımlılığını azaltmayı ve dünyadaki en büyük finans kuruluşlarından biri olmayı hedefliyor.
Banka’nın merkezi Çin’in ekonomi başkenti Şanghay’da. Yönetiminde beş yıl süreyle Hindistan bulunuyor. Banka’nın 50 milyar dolar olması planlanan sermayesi; beş üye ülke arasında eşit olarak paylaştırıldı. Ayrıca üye ülkeler, aidatlarının yüzde otuzu oranında acil yardım alabilecek. 2016’da sonra verilmeye başlanan krediler üye ülkelerdeki projelerin finanse edilmesinde kullanılıyor. Kalkınma Bankası üye ülkelere Dünya Bankası ve IMF’ye kıyasla daha ucuz finansman sağlayacak. Yani faiz oranında indirimle BRICS yeni düzenini kuruyor. Bankalar arası rekabet olarak isimlendirilebilecek bu süreç, mücadelenin finansal ayağını temsil ediyor.
ZİRVE’NİN GÜNDEMİ
Üç günlük toplantı boyunca ekonomi, güvenlik ve siyasi sorulanlar masaya yatırıldı. Çin lideri Xi Jinpin’in açılış konuşması dikkat çekiciydi. Xi, gelişmekte olan ülkelere birlik çağrısı yaptı ve krediler açısında kesenin ağzını açacağının sinyallerini verdi. Çin’in bu adımı gelişmekte olan ülkelerin lideri sıfatını aldığına yoruldu.
BRICS, ilk siyasi hamlesinde , Kuzey Kore’ye “şımarıklığı bırak, sabrımızı taşırma” uyarısı yaptı. Yayınlanan 71 maddelik deklarasyonda Trump’ın korumacılığına karşı “serbest ticaret engellenemez” denildi. 'BRICS Plus' ülkelerinin desteklenmesi ve diğer gelişmekte olan ülkelerin de gruba entegre edilmesi önemli ana başlıklardandı. Küresel terörizm, uyuşturucu kaçakçılığı ve kara para aklamayla mücadele zirvenin diğer gündem maddeleriydi.
Aile fotoğrafı çekildi, yüzler gülüyordu. Peki gerçekten her şey yolunda mı? Rakibi sevindirmeyelim temalı fotoğrafları geçersek, Zirve’nin perde arkasında büyük bir gerilim olduğu sır değil. Gerilimin tarafları Çin ve Hindistan. İkili arasında tansiyon o kadar yüksekti ki Hindistan lideri Narendra Mudi’nin Zirve’ye katılmayacağı bile iddia edildi.
BU İŞ ZOR, ÇOK ZOR: PEKİN’İN HEGEMONYA MÜCADELESİ
BRICS’i Batı Bloğundan ayıran unsurların başında her birinin farklı bir tarihsel ve kültürel geçmişe sahip ülkelerden oluşması geliyor. Ülkelerin tek ortak noktası Batı düzenine karşı alternatif bir arayış. Ancak “farklılıklarımızla biriz” ve “Batı’ya karşı biz hepimiz” anlayışı BRICS’te işlerin yolunda gitmesine yetmiyor. Üyeler arasında siyasi ve ekonomik olarak ciddi uyumsuzluklar ve gündem önceliklerinde farklılıklar var. Şu anki en büyük sorun, Çin’in belirgin bir içimde küresel ve bölgesel olarak gücünü perçinlemesi ve bunun için izlediği yol haritası. Bu harita, Moskova ile Yeni Delhi’nin ekonomik ve jeopolitik hesaplarıyla çakışıyor.
Tek yol Tek Kuşak Projesinin Avrasya’yı kapsıyor olması ve Çin’in buradaki hızlı ve etkili atılımları Rusya’nın Avrasya Birliği Projesi için tehdit niteliğinde. Geçtiğimiz hafta Rusya’nın kıymetlisi Rosneft’in yüzde 14’lük hissesinin Çin’e satılması, “Pekin ve Moskova kenetleniyor” yorumlarına zemin yaratsa da orta vadede bu dostluk gölgelenebilir.
Çin ile Hindistan arasında da işler pek yolunda gitmiyor. İki ülke 70 günü aşkın bir süredir Butan, Tibet ve Keşmir odaklı sınır anlaşmazlığı yaşıyor. Ancak gerilimin itici unsuru, Pakistan ile Çin’in Yol ve Kuşak Projesi kapsamında sürdürdüğü yakın işbirliği.
Çin’in Pakistan’dan geçecek karayolu için iş başına geçmesi ve Hint Okyanusu’na inme projeksiyonu, Hindistan’da kaygıya neden oluyor. Hindistan, kendisini hedef alan terörist gruplara destek olduğunu düşündüğü ve sınır anlaşmazlığı yaşadığı Pakistan’ın Çin eliyle güçlendirilmesinden rahatsız.
Sorun sadece siyasi değil, ekonomik yanı da var. Çin’in Yol ve Kuşak projesi için 3 trilyon doları ayırmasına karşın BRICS Kalkınma Bankası için 10 milyar dolar gibi mütevazi bir rakamı önermesi BRICS’i kendi projesine payanda yaptığı yorumuna neden oluyor. Özetle Rusya ve Hindistan Çin’in kendilerine rakip olacak ve çıkarlarını tehdit edecek projeler sunmasından memnun değil. Buysa BRICS’in birliktelik görüntüsüne ve gelecek projeksiyonuna yönelik soru işaretlerini perçinliyor.
Kendi içlerindeki rekabet ve gerilimi onarsalar bile, BRICS, gerek ulusal pratikleri gerek vizyonu açısından sınırlı yeni bir dünya düzeni öngörüyor. Zaten Çin’in yükselişinde Batı sermayesinin rolü göz önüne alındığında söz konusu meydan okumanın top yekun Batı’ya karşı olmadığı aşikar. Özetle yeni kapitalist dinamikler ışığında siyasi olarak liderliği kimin üstleneceği, yani kimin sözünün geçeceği belirlenmeye çalışılıyor. Dolayısıyla BRICS’ten ezilenler, sömürülenler, yoksullar ve sistemin kendisinden kaynaklanan adaletsizliklere umut olmasını beklemek hayal kırıklığına neden olabilir.
Mühdan Sağlam Kimdir?
Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı’nda doktorasını yapmıştır. Enerji politikaları, ekonomi-politik, devlet-enerji şirketleri ilişkileri, Rus dış politikası ve enerji politikaları, Avrasya enerji politiği temel ilgi alanlarıdır. Gazprom’un Rusyası (2014, Siyasal Kitabevi) isimli kitabın yazarı olup, enerji ve ekonomi-politik eksenli yazıları mevcuttur. Barış için Akademisyenler “Bu Suça Ortak Olmayacağız” bildirisini imzaladığı için 7 Şubat 2017'de çıkan 686 sayılı KHK ile üniversiteden ihraç edilmiştir. 8 Kasım 2023'te Ankara İdare Mahkemesi kararıyla Mardin Artuklu Üniversitesi'ndeki görevine iade edilmiş, ancak 27 Şubat 2024'te İstinaf Mahkemesi kararıyla yeniden ihraç edilmiştir. 2017-2023 yılları arasında aralarında Gazete Duvar, Almonitor, Kısa Dalga ve Artı Gerçek'in de bulunduğu medya kuruluşlarında çalışmıştır.
'Erdoğan Kürt Sorununu çözmeye değil stabilize etmeye çalışıyor' 04 Kasım 2024
Yapay zekanın açıldığı kapı: Nükleerin yeniden keşfi 30 Ekim 2024
Cumhuriyet'in 101. yılı: Demokrasi, laiklik, anayasa, eşit yurttaşlık 29 Ekim 2024
Etiyopya’nın darboğazına BRICS bir çare olacak mı? 25 Ekim 2024 YAZARIN TÜM YAZILARI