YAZARLAR

ODTÜ yolunun altında ne var?

ODTÜ yolunun altında ciddi bir sermaye aktarımı var. Bunun ortakları o protokolde imzası olanlar, onların destekçileri ve payını alanlardır. Bu kadar rant varken o ormanı ne ODTÜ’lüler, ne Ankaralılar kurtarabilir. O ormanı betona ve asfalta karşı birleşenler kurtarabilir.

Yine bir resmî tatil günü ODTÜ ormanına girdiler. Bu cümleden sonra konuyu açıklamaya yarayacak her cümle bir yalanı işaret eder. Mesela belediye başkanı 4 bine yakın ağacın taşındığını iddia etti. Bir tane bile taşınmadı. Çünkü zaten Ankara’da o kadar ağaç sökme makinası yok. Çünkü zaten o kadar ağaç taşınsaydı oluşan ormanın resmi her yerde dağıtılırdı.

ODTÜ ORMANINI KURTARAN İKİ KADIN

1990’larda karayollarının ODTÜ’den yol geçirmesine dair bir plan vardı. Plana karşı önce öğrenciler tarafından bir mücadele başladı ve hatta 1994 yerel seçim sürecinde bu çalışmalar televizyonlarda yer aldı. O dönemde Tabiat Varlıkları Kuruma Kurulu 6 Şubat 1995 tarihinde ODTÜ’yü SİT alanı olarak tescilleme kararı aldılar. Bu kararın altında imzası olan başkan ODTÜ’de hocalık yapan Prof. Dr. Gönül Tankut idi. Başkan yardımcısı ise Hacettepe Üniversitesinden Prof. Dr. Gönsel Renda idi. Böylece ODTÜ’de okumamış bu 2 kadının da imzası bulunan belge ile ODTÜ kurtulmuş, yol planı tarihin çöplüğüne gönderilmişti.

sit

ODTÜ'YÜ PARÇALAYAN İKİ ERKEK

SİT kararından tam 18 yıl sonra, Prof. Dr. Ahmet Acar bu kararı çöpe atacak en büyük hamleyi yaptı. ODTÜ’ye plan yapacağım diyerek SİT kararını değiştiren koruma amaçlı imar planı hazırladı. Tabi başvuru ODTÜ’den gelince hayır demek olmazdı. O planda Gönül ve Günsel hocanın imza attığı SİT kararını çöpe atarak ölmüş yol planını canlandırdı. Böylece Ahmet Acar ODTÜ’nün SİT kararını yok sayarak koruma planları ile parçalanmasının yolunu açtı.

O dönemde pek çok ODTÜ’lü bu duruma itiraz etmedi, hatta rektörü destekledi. Gerekçeleri ise Ahmet Acar giderse yerine kötü birisinin geleceği yada atanacağı idi. Böyle bir gerekçe ile ODTÜ rektörüne biat ettiler. Bu biat kültürünün yerleşmesi iktidara güven verdi ve bir sonraki seçimde birinciyi değil, ikinciyi atadı. Ona da biat edenler çıktı. Hatta bazı mezunlar atanmış rektörü desteklediklerini, hatta öğrencilere karşı desteklediklerini açıkladılar.

Durum böyle olunca Ahmet Acar’ın açtığı yoldan atanmış rektör de ilerledi. Önce yine koruma amaçlı imar planı yapıyoruz denildi. Bunu daha iyi yutturmak için protokol yaptıklarını söylediler. Önce basına çarşaf çarşaf protokol imzası fotoğrafı verdiler. Bu fotonun ertesi günü de protokol içeriğini de hiçe sayarak ODTÜ ormanına girdiler. Böylece nasıl eski rektör Ahmet Acar zamanında SİT kararını çöpe atarak ODTÜ’yü parçalanmaya açtıysa, atanmış rektör Mustafa Verşan Kök ise protokol protokol ODTÜ’nün tamamının parçalanmasının yolunu açtı.

PROTOKOLÜN ALTINDA KİMLERİN İMZASI VAR

8 Eylül Cuma günü imzalanan protokolün ne olduğunu kimse bilmiyordu. Orman kıyımı ardından duyarlı ODTÜ’lüler rektörlüğü aradılar. 11 Eylül Pazartesi günü rektörlük toplantısı ile geçti ve akşam üstü bir açıklama yapmak zorunda kaldı. Ancak açıklama durumun vehametini bir kez daha ispatladı. Bu durumda protokol neredeydi? Atanmış rektör kendisini şeffaf, herkese cevap veren biri olarak tanıtıyordu. Ama öyle olmadı. Hiçbir telefona çıkmadı, kimseye cevap vermedi. Ancak “Cuma günü protokolü tüm bileşenlere (~ 45,000 kisi) ilettik.” dediği bilgisi geldi. Salı günü o 45 bin kişi bulunamayınca, iki önemli gelişme yaşandı. 4 bin ağacı taşıdığını ve 8 bin ağacın kıyıldığını iddia eden belediye başkanı 2 değil 4 katı “ağaç dikileceğini” iddia etti. Ardından borsa kapandıktan sonra Ankara Valiliği protokolü açıkladı. Ne ilginç değil mi?

8 Eylül Cuma günü 3 kişinin olduğu fotoğrafa rağmen fotoğrafta olmayan 3 kişinin daha imzası olduğu ortaya çıktı. Bunlardan biri YÖK Başkanı idi. 6 kişinin imzaladığı protokolün bu hali bile ülkemizde yöneticilerin 4 işlem ve temel hayat bilgisinin ne kadar zayıf olduğunu birkez daha gösterdi.

Şekil: Orman gibi protokol de delik deşik, toplama hataları ile dolu.

onderyazi

PROTOKOL YALAN ÇIKTI

Protokolün sadece kamuoyu için hazırlandığı daha protokol yayımlanmadan ortaya çıktı. Kırsal Çevre Derneğinin duayen ormancıları ve ODTÜ’lü hocalardan oluşan bir grup ön keşif yaptı. Gözlemler protokolün bir yerinde 38 diğer yerinde 40 metre olarak verilen yol genişliğinin 100 metreyi aştığını, yolun iki katı kadar bir alanın ise ODTÜ ormanından kopartıldığını ortaya çıkardı. Anlaşılan yol meselesini birileri kendine 100 hektarlık arsa yaratarak çözmüştü.

SAĞLIK BAKANININ NEDEN İMZASI YOK

Yol meselesini Ankara Büyükşehir Belediye Başkanına yamarsanız yanılırsınız. O her zaman kendine çalıştı ve burada da payını aldı. Ama adı geçmeyen o kadar değerli bir oyuncu var ki biri de Sağlık Bakanı.

Bu yol Bilkent Şehir Hastanesi için yapıldı. Tesis yakında açılacak ve buraya her gün 50 bin ziyaretçinin, 5 bin ambulansın yada acil hasta yetiştiren aracın, 11 bin 700 çalışanın ulaşması imkansız. 3700 yataklı bu sağlık oteli için devlet yılda 340 milyon TL kira ödeyecek. Kalkınma Bakanlığı verilerine göre Bilkent ve Türkiye’deki diğer şehir hastanelerinin toplam kira maliyeti 27 milyar dolar. Devlet bu hastaneye %70 hasta garantisi veriyor. Bunun için de hem yola hem de mevcut devlet hastanelerinin kapanmasına ihtiyaç var. Bu yol ile Sağlık Bakanının her yıl milyarca TL’yi bunu yapan şirkete aktarmasının yolu açıldı. Bilkent Şehir Hastanesi için milyarca TL halkın cebinden aktarılacakken yolun lafı mı olur. Kaldı ki zaten kenarda betona ayrılmış 100 hektar, 2 yılda bir asfaltı yenilenecek 50 hektar yol var.

BİZİM PAYIMIZA NE DÜŞÜYOR?

Payımıza en başta bol miktarda çimento düşüyor. 1,2 milyon metrekare beton hastane düşüyor. Yolun kenarına yapılacak rezidanslarla daha da büyüyecek. Ayrıca 50 hektar ormansız alan ve onun yerine 50 hektar asfalt düşüyor. Yani onlara rant, bize iklim değişikliği düşüyor.

Hatta iklim değişikliği hemen düşüyor. Mesela Eylül ayı ortalama sıcaklığı 18,7 ° C olan Ankara o ağaçlar kesildiğinden bu yana 30°C’nin üstünde sıcak günler geçirdi. Eylül ayı sıcaklık rekorunu 2007’de kıran Ankara, bu hafta sonu 37°C ile bu rekorları da kırdı.

Asfalt, beton ve iklim değişikliği yanında her yıl milyarca TL şehir hastanesi patronuna para aktaracağız, hadi ona vermeyelim dediğimizde de mevcut hastanelerimize gidemeyeceğiz.

Yolun altında 2023’te çimento üretimini 100 milyon tona çıkarma hedefi var. Hem de 2000 yılında 36 milyon ton üretimimiz varken.

Yolun altında asfalt dökerek para kazanan belediyecilik var. 2013’de Ankara’da kişi başına 12 metrekare asfalt döküldü.

Yolun altında orman gibi emek emek yaratılmış, Ankara’nın bedava akciğerini, tek sağlıklı ormanını paylaşma sevdası var.

ODTÜ yolunun altında ciddi bir sermaye aktarımı var. Bunun ortakları o protokolde imzası olanlar, onların destekçileri ve payını alanlardır. Bu kadar rant varken o ormanı ne ODTÜ’lüler, ne Ankaralılar kurtarabilir. O ormanı betona ve asfalta karşı birleşenler kurtarabilir. O ormanı ODTÜ mezunu seçilmiş Acar ve atanmış Kök kurtaramaz. O ormanı 1995’de orayı SİT alanı ilan eden ve ODTÜ’de de okumamış Prof. Dr. Gönül Tankut, Prof. Dr. Gönsel Renda gibi kadınlar kurtarabilir.


Önder Algedik Kimdir?

Proje yöneticisi, enerji ve iklim uzmanı. Çeşitli sektörlerde proje yöneticiliği yaptıktan sonra son yıllarda iklim değişikliği ve enerji alanında uzman olarak çalışmaktadır. İklim, Enerji, Çevre Sorunları Araştırma Derneği başkanı olup 350ankara.org iklim aktivist grubunun kurucularındandır. Raporlarına ve arşivine http://www.onderalgedik.com/ adresinden ulaşılabilir.