Hangi Çarşı?
Sedat Peker gibi birini yemeğe davet eden de Çarşı olabilir, bu daveti şiddetle reddedenler de. Çünkü futbol sadece futbol değil. Siyaset, bu işin büyük belirleyeni. Nasıl ki Gezi’de Çarşı’nın ortaya koyduğu siyasi bir tavırsa, Sedat Peker’in kullandığı da bir siyasi tavır. Çarşı sabit, gerisi ise taban tabana zıt.
Bir taraftar grubuna ne kadar çok şey atfettik değil mi? Gezi’de moral, Avrupa’da rekortmen, kendilerini feshedebilecek kadar egosuz, tüm sosyal olaylara duyarlı, her şeye karşı… Sayarken bile yoruldunuz değil mi? Belki daha fazlası da vardır ama bir çırpıda bunlar çıktı. Evet, Beşiktaş’ın en çok bilenen taraftar grubu Çarşı’dan bahsediyorum. Beşiktaş iyi giderken de onlar gündemde oluyor kötü giderken de. Hatta siyasal yapımız o kadar karmaşık ki Beşiktaş ya da futbol yokken de gündem Çarşı’ya kesebiliyor. Bir TOMA’nın telsizinde ya da bir kepçenin direksiyonunda. Hasankeyf’ine bakarken de Eto’o yalnız değilken de. Ya da oluk oluk kan akıtacağını dile getiren Sedat Peker’in yemeğine katılırken de.
Peki, kimdir bu Çarşı? Homojen bir topluluk mu? Tüm üyelerinin dünya görüşü, hayata bakışı, siyasi yaklaşımı aynı mı? Gezi’de bizi âşık ederken kendilerine mesela görünen lider Alen neredeydi? Hemen sonrasında havuz suyunun damlalarından biri olan Akşam’da yazan Alen’le, Gezi’de herkese moral veren Ayhan önderliğindeki Çarşı, aynı grup mu mesela? Alen şiirler yazarken Beşiktaş sevgisiyle, Ayhan Nuriye ve Semih’i savunurken aynı Çarşı’nın üyeleri olarak mı görmek lazım onları? Ki düşünün bu ikili yıllarca aynı sette boğaz tükettiler. Onlar bile aynı taraftan bakamıyorken dünyaya, koca bir şemsiye altına giren kalabalığı nasıl ayıracaksınız?
Organize suç örgütü liderliğinden hükümlü Sedat Peker’in iddiası olan “Bana Çarşı’dan yemek daveti geldi” ifadesindeki gizli özne kim? “Reislerin tayfası değil Cumhuriyetin bekçisi olduk. Anılan yemekle alakamız yoktur” tweet’inin arkasındaki gizli özne ile aynı ismi taşıdıkları aşikar çünkü. Ya da Beşiktaş tribünlerinde açılan ‘Komutan Sedat Peker’ pankartı kimin eseri?
Neyse yazı boyunca soru okumak zorunda bırakmayayım sizi. Bir gerçek var benim dünyaya baktığım noktadan, onu paylaşayım. Sedat Peker gibi birini yemeğe davet eden de Çarşı olabilir, bu daveti şiddetle reddedenler de. Çünkü futbol sadece futbol değil. Siyaset, bu işin büyük belirleyeni. Nasıl ki Gezi’de Çarşı’nın ortaya koyduğu siyasi bir tavırsa, Sedat Peker’in kullandığı da bir siyasi tavır. Çarşı sabit, gerisi ise taban tabana zıt.
Çünkü bu topraklar bir terimin içini boşaltma konusunda sonsuz bir başarıya sahip. Çarşı’da da öyle oldu. Bir taraftar grubundan toplumsal kurtarıcı yaratmaya çalıştık. Önce dünyaya nam saldırdık. Ki desibel rekorunu gerçekten de kırdırdılar. Hele ki Son Red Bull Leipzig maçında ıslıklarıyla bir oyuncunun oyundan çıkmasını sağlamaları, tribünsel anlamda bir efsane yarattı. Lakin Çarşı ruhunu çoktan kaybetti.
Beşiktaşlıların övüne övüne bitiremedikleri, bir buçuk sezonda iki şampiyonluk görmelerine yardım ettiklerini düşündükleri yeni statları, artık sosyal olayların çok dışında. Eski İnönü’de Kapalı’daki setten yayılan gerek pankartlı gerek pankartsız sosyal mesajlar, kentsel dönüşüm sırasında sandıklara saklandı. Artık Çarşı, kendisine ait sosyal medya hesaplarından bir açıklama yaparsa yapıyor. Lakin dedim ya artık kontrol edilemez bir şemsiye Çarşı.
Tek bir el, bir zümre tutamıyor, tek bir fikir tutmuyor şemsiyenin sapını. O sebeple kimse çıkıp da “Sedat Peker’e daveti Çarşı yapmadı, onunla yemek yiyen Çarşılı değildi. O, tüm oyuncuların imzası olan forma zinhar bizden gitmedi” demesin. Zira Çarşı artık bir isim, bir kavram. Sosyal medyada çizgisini sabit tutmaya çalışan, gerçekten haksızlığa ki bu kendisinden gelirse bile karşı durmaya çalışan Çarşı artık tribünde değil. Olsalar bile Çarşı da yeni statla birlikte eksenini kaybetti. Artık birçok Çarşı var. Daha doğrusu tek Çarşı, çokça kol var.
Eğer bir taraftar grubu iseniz, gücünüz ve etkiniz, tribündeki gücünüz kadardır. O mevziiyi kaybettiğiniz anda, eğer bir efsaneniz varsa dillerde ve kulaklarda sadece o kalır. Adınız, siz isteseniz de istemeseniz de tribünde olanın tavrıyla eşleşir. Kavramın içi boşalır, dert anlatmaya çalışırken kendi derdinizi anlatmaya çalışırsınız. Neticede de siz Çarşı dediğinizde kimilerinin aklına Gezi gelir kimilerinin Sedat Peker’le yemek. Belki de en iyisi daha önce yapılanı yapıp efsanenle kendini feshetmek.