YAZARLAR

Aleyna Tilki, pedofili ve çocuk gelinler

Aleyna Tilki'nin klibinin pedofilik göndermelere sahip olduğuna dair pek çok haklı eleştiri var. Klibine yöneltilen pedofiliyi özendirmek gibi ağır bir suçlama karşısında Tilki'nin “reklamın kötüsü olmaz” düşüncesiyle verdiği yanıt ise, neredeyse klibin kendisi kadar endişe verici.

Sanırım ismini ilk olarak Sen Olsan Bari şarkısına yaptığı klip pedofili tartışmalarına konu olduğunda duydum. Magazin dünyasına pek de yakın olmayan biri olarak pedofili tartışmaları ve genç şarkıcının bu tartışmalara verdiği yanıt gündeme düşmeseydi muhtemelen daha uzun bir süre haberim olmayacaktı Aleyna Tilki’den. Sonra, Meltem Cumbul’un sahnede ödül alan Semih Kaplanoğlu’nun elini sıkmayı reddetmesi üzerine adeta ülkenin tüm mağdur muktedirlerinin ağız birliği yapmışçasına “ideolojik nefret”, “nefret söylemi” ve hatta “faşizm” karşıtı açıklamalar yaptığı Adana Film Festivali ile ilgili haberlerde karşıma çıktı. Aleyna, festival sırasında bir konser vermiş, ancak izleyicilerin sahneye çıkarak izdiham yaratması üzerine konseri terk etmek zorunda kalmıştı. Ertesi gün de Hadise’nin konserinde izleyiciler “Tilki’yi kovaladık” gibisinden bir pankart açmışlardı. Anladığım kadarıyla 17 yaşındaki bu genç kız Hadise’ye rakip olarak gösteriliyordu.

İşin dedikodu kısmını bir yana bırakırsak boyalı sarı saçlarıyla, ortalamanın biraz üzerinde şarkı söyleme becerisiyle, sevimli, epeyce de sıradan bir genç kız gibi görünüyor Aleyna. Ama instagramda bir buçuk milyona yakın takipçisinin olduğundan, geçtiğimiz yaz çektiği Sen Olsan Bari klibinin internette 40 milyondan fazla izlendiğinden söz ediliyor. Klip çoğunlukla, küçük bir kız çocuğu gibi saçlarını iki yandan bağlayan ve üzerindeki çocuk pijamalarıyla şarkı söyleyen Aleyna’nın ancak on yaşından küçük bir kız çocuğunun dünyasına ve beğenisine uygun düşecek pespembe yatak odasında ve banyosunda geçiyor. İster istemez, acaba çok sayıda çocuk hayranı olan bu genç şarkıcının hayranlarına hitap etmek adına yaptığı bir tercih mi diye düşünüyor insan. Ancak klibi pedofili çağrışımları içermekle eleştirenlerin haklı olduğu pek çok nokta var. Bir kere internet ortamında klibi izleyen milyonların sadece çocuklardan ibaret olduğunu düşünmek mümkün değil. Genç bir kadın bedenindeki küçük kız çocuğunun yatak odasındaki görüntülerini başka kimlerin ne amaçla izleyeceği önemli bir soru. İç çekimlerde, küçük kız çocuğunun dünyasıyla karşı karşıyayken dış çekimlerde Aleyna, her ne kadar birlikte yattığı boyundan büyük pembe ayısından vazgeçemese de (eleştirenler bu ayının ‘pedobear’ olduğunu ileri sürüyorlar) 17 yaşına uygun kostümlerle dans eden ve şarkı söyleyen bir genç kıza dönüşüyor. Bu arada kalmışlık halini, klibiyle ilgili pedofili iddiaları kendisine yöneltildiğinde “Aklım gizli mesaj vermeye yetmez” diyerek sürdürüyor. “Çocuk aklım” diye de okuyabiliriz bu yanıtı. Ancak hemen öncesinde dikkatlerin üzerinde olmasından gayet memnun bir genç kızın cümleleriyle “farklı şekillerde damgalayıp beni daha gizemli kılıyorlar. Bundan hiç şikayetçi değilim.” deyiveriyor.

Klibine yöneltilen pedofiliyi özendirmek gibi ağır bir suçlama karşısında “reklamın kötüsü olmaz” düşüncesiyle verilen bu yanıt, neredeyse klibin kendisi kadar endişe verici. Belli ki profesyonel bir pazarlama ekibi var arkasında. Nitekim, konserden konsere koşarken okuluna da devam etmeye çalışan Aleyna’nın konserlerinde ve organizasyonlarında kızını yalnız bırakmayan annesi, birkaç gün önce bir takipçisinin kendisine yönelttiği "Gelsin paralar Havva hanım. Bir insan daha 18'ine bile basmamış bir evladı üzerinden nasıl para kazanır? Pess" sözleri üzerine “Oo senin de gözün mü kaldı” yanıtını veriyor. Genç kızın 18 yaşına basmasına birkaç ay kalmış. Belli ki bu tartışmalar bir süre daha devam edecek. Aleyna Hadise’nin yerini alır mı bilinmez, ancak çocuk yıldızların ağır çalışma koşulları altında hem fiziki hem duygusal açıdan sömürüldüğü magazin dünyasında, bu sömürüden pek de şikâyetçi olmayan ebeveynler ve çocuklarıyla karşılaşmaya devam edeceğiz gibi görünüyor.

Gelelim başlığa. Magazin dünyası Aleyna Tilki’nin video klibinde pedofili çağrışımlarının olup olmadığını ve annesi tarafından büyük paralar kazanmak uğruna ağır bir tempoda çalıştırılıp çalıştırılmadığını tartışadursun, Gaziantep’te ve Türkiye’nin birçok başka yerinde Suriyeli kız çocukları beş-altı bin liraya yaşlı erkeklere kuma olarak satılıyor. İngiliz Times gazetesinin haberine göre bu çocukların yaşları 13 ile 17 arasında değişiyor. Sonrasında çoğu birkaç ay kullanılıp sokağa bırakılıyor. Bununla da kalmıyor, kentin bilinen yerlerinde fuhuş için pazarlanan mülteci çocukların yaşlarının 6’ya kadar düştüğünden söz ediliyor. Üstelik bu durum yıllardan beri devam ediyor. Gazetelerde arada sırada haber de oluyor. Ne var ki, mültecilerin maruz kaldığı kötü muamele ve mülteci çocukların kadınların başlarına gelenler, kamuoyunun ilgisini Aleyna’nın klibindeki pedofili imaları, Tilki-Hadise atışması ya da Meltem Cumbul’un elini sıkmayı reddettiği Semih Kaplanoğlu’nun nasıl da ayrımcılığa uğrayıp mağdur edildiği üzerine sürdürülen polemik kadar çekmiyor. Sanki kafamızı öbür tarafa çevirince yaşlı erkekler 13-15 yaşlarındaki mülteci kız çocuklarıyla birlikte olmuyor, onları para karşılığında “kuma” alarak evlerine götürmüyorlarmış gibi...


Ülkü Doğanay Kimdir?

Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu. ODTÜ’te siyaset bilimi alanında yüksek lisans ve Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde yine aynı alanda doktora yaptı. Doktora çalışmaları sırasında bir yıl süreyle Paris II Üniversitesi Fransız Basın Enstitüsü’nde bulundu. Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler Bölümü'nde öğretim üyesi iken kamuoyunda “barış bildirisi” olarak bilinen “Bu Suça Ortak Olmayacağız” başlıklı bildiriyi imzalaması nedeniyle 686 sayılı KHK ile ihraç edildi. 'Demokratik Usuller Üzerine Yeniden Düşünmek' isimli kitabının yanı sıra Eser Köker’le birlikte kaleme aldığı 'Irkçı Değilim Ama…Yazılı Basında Irkçı-Ayrımcı Söylemler' ve Halise Karaaslan Şanlı ve İnan Özdemir Taştan’la birlikte kaleme aldığı 'Seçimlik Demokrasi' isimli kitapları yayınlandı. Ayrıca siyasal iletişim, demokrasi kuramları, ırkçı ve ayrımcı söylemler konularında uluslararası ve ulusal dergi ve kitaplarda çok sayıda makalesi basıldı. İmge Kitabevi Yayınları’nda editörlük yaptığı beş yıl boyunca çok sayıda kitabın editörlüğünü üstlendi ve Türkçeye kazandırılmasına katkıda bulundu. Ülkü Çadırcı adıyla yayınladığı çocuk kitapları ve Gökhan Tok’la birlikte kaleme aldığı 'Teneke Kaplı İvan' isimli bir çocuk romanı da bulunmakta.