Eril şiddeti kutsuyorsunuz aile bahane
6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun'un taslağı, bu isimle kabineden çıkıp meclis komisyonuna geldiğinde itiraz etmiştik. Bu isimle kanun ancak ‘şiddeti, aile içinde koruma altına alır’ demiştik. Nitekim yıllardır söylenip son günlerde kampanyaya dönüştürülmüş olan ‘aileyi koruması gereken kanun, ailelerin dağılmasına yol açıyor’ manşetleri, bu çarpıklığın eseri.
Şiddetin failini görünmez kılan öznesiz tanımlarla başladı her şey. Kadına karşı şiddet gibi abuk sabuk isimle belli bir şiddet türünü anlatmak mümkün değil. Önlemek de.
Yetti mi? Tabii ki hayır. O görünmezliğe bir de koruma kalkanı lazımdı. Kolayca bulundu. Aile.
Şiddet ailede yaşanıyor. Ev içinde yaşanıyor şiddet. Siz o şiddeti güya önlemek adına, kanun yaparken adını aileyi korumakla başlatıyorsunuz. Üstelik şiddetin biçimini yazmadan o şiddetin mağduruyla isimlendiriyorsunuz. Sonuç:
Hiç utanıp sıkılmadan manşetlerden, köşelerden fışkıran şiddet seviciliği.
“Azıcık kolundan tutup da odasına savurma” pişkinliğiyle suç bastırma taktiği, günlerce köşelerde sergilenir. Yok efendim "yok, ceza kanununda böyle bir suç tanımı" diyerek ekonomik ve psikolojik şiddet meşru görülüp gösterilmeye çalışılır. Çünkü adı doğru konmadı bu şiddetin.
Şiddetperest manşetlerin, köşe yazılarının içeriğine bakınca da her biri diğerini nakzeden cümlelerle üstümüze boca edilen şey o konmamış ismin ta kendisi.
Aynı haberde hem 6284 ‘gavur icadı’ demeye getirilir hem de "bari bir aydan altı aya kadar değil Avrupa'daki gibi üç-beş günlük evden uzaklaştırma verilsin" derler.
Hem aileyi öncelediklerini söyler hem de aileyi ‘disiplin’le tanımlarlar. Sanki kışladan söz ediyorlar. Kafalarındaki baba figürü de ayrı alem. Babanın evden uzaklaştırılmasını çocuk özlemiyle değil ‘baba otoritesinin zaafa uğraması’ nedeniyle olumsuz bulduklarını da yazarlar. Disiplin, otorite, hegemonya dertleri. Çünkü mesele ‘hegemonik erkeklik’. O nedenle de güya aileyi önceler görünürken faş ediyorlar asıl niyeti.
6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun taslağı, bu isimle kabineden çıkıp meclis komisyonuna geldiğinde itiraz etmiştik. Bu isimle kanun ancak ‘şiddeti, aile içinde koruma altına alır’ demiştik. Nitekim yıllardır söylenip son günlerde kampanyaya dönüştürülmüş olan ‘aileyi koruması gereken kanun, ailelerin dağılmasına yol açıyor’ manşetleri, bu çarpıklığın eseri.
Derli toplu bir kere daha belirtelim:
1- Kadına karşı şiddet diye anlamsız isimlendirme değişmeli. Adı erkek şiddeti olarak yerli yerince kullanılmalı ki erkek şiddetinin önlenmesi için adım atılabilsin. Atılan adımlar sonuç getirebilsin.
2- Bu kanun aileyi korumak için değil kadınları, erkek şiddetinden korumak için hazırlandı. Eğer yerli yerinde, gerektiği gibi uygulanırsa sadece kadınları değil çocukları ve dolayısıyla aileyi, erkek şiddetinden koruyacak, ailelerin şiddetten arındırılmasına hizmet edecektir.
3- Şiddet hak ihlalidir. İnsan hakları hukuku çerçevesinde yargıya taşınmalıdır. Bu çerçevede uzlaşma söz konusu olamaz. Yargı sürecinde tüm mahkemelerin erkek şiddetine dayalı davaları hak ihlali olarak tanımlaması ve hak savunucularının müdahil olmasını peşinen kabul edeceği bir Adalet Bakanlığı genelgesi gereklidir.