Reis konuştu: Size 2019'a kadar müddet…
Ülke futboluna kurtuluş reçetesi olarak sunulan ancak başa bela olan, büyük tartışmaları ve illa ki milliyetçi kabarmayı da beraberinde getiren yabancı futbolcu sayısı tartışmasını başlatan Recep Tayyip Erdoğan, beklendiği gibi bu tartışmayı da, NTVSpor'u konuk ettiği halkla ilişkiler programında yaptığı açıklamalarla sönümlendirdi. Kulüplere 2019'a kadar müddet verirken de "çare mahalle futbolu" dedi. Ama hangi mahalle?
Hatırlarsınız, referandum öncesi yapılan Futbol Zirvesi'nde konuşma yapan Erdoğan, yabancı kuralının ilk defa uygulandığı sezonda henüz bir sonuç alınabilecek kadar süre geçmemiş olmasına karşın, sahada Türk futbolcu görememekten yakınmış ve kuralın değiştirilmesi gerektiğini dillendirmişti. O açıklamanın ardından enteresan olmayan bir şekilde tamamen gündem değiştirmek amacıyla tüm alakalı ve alakasız politikacılar da bu kuralın değişmesi gerektiğini dile getirmeye başlamıştı. İtiraz edenlerden Fatih Terim, ki kendisidir bu planı önümüze sunan, artık bir şekilde görevinde değil. Nedeni belli değil… Neyse konumuz tam da bu değil ama biraz da bu.
İÇ-DIŞ YIKAMA-YAĞLAMA FULL BAKIM!
Geçtiğimiz hafta Recep Tayyip Erdoğan senelik futbol programı kabul gününde NTVSpor'daydı. Çünkü, kendi finanse ettiği kulübe, kendi yaptırdığı ve açtığı Fatih Terim Stadyumu'nda Recep Tayyip Erdoğan NTVSpor'u ağırlıyormuşçasına bir hava vardı programda. Genelde de zaten 'al gülüm ver gülüm' (ki bu seferki program iç-dış yıkama yağlama full bakım! şekline bürünmüş ara videolarla) tadında, medyanın esas görevinden uzaklaştığı bir şekilde eleştiri olmadan hatta ve hatta medyanın 'alet' olarak kullanıldığı halkla ilişkiler dakikalarıyla geçiyor. Kamuoyunun önündeki her kişi medyayı halkla ilişkilerini düzeltmek için kullanıyor, imajlarını yönlendirmek için medya planlamaları yapıyor ama medya buna alet olmak zorunda mı? Hem de NTVSpor gibi artık okul olarak nitelendirebileceğimiz bir kurum buna alet olmak zorunda mı? Çeşitli şirket-iktidar ilişkilerinden bağımsız düşünürsek bile hiçbir medya kuruluşu medya etiği gereği eleştirel yaklaşımdan kendini uzak tutmamalı. Ama programın başından sonuna siyasetle bir gıdım alakası olmayan(!) (bence olsun ki her birey politik-siyasi birer varlıktır) ancak ilk 'Evet' videosunu Rıdvan topu sürüyor, pozisyonu hazırlıyor ve Recep Tayyip Erdoğan da konuşuyor. Murat Kosova'nın ise sesi hep kısık ama bu sefer "Hadi oğlum Cedii" diye bağırmaktan değil. Bu programlara neden Mehmet Demirkol, Serdar Ali Çelikler çıkmıyor mesela diye hep düşünürüm cevabı tahmin etsem de. Ama bunun üzerine düşünmek gerektiği gibi sorgulamak da lazım.
NEDEN 2019?
Erdoğan programda kendi başlattığı yabancı sınırı sayısı tartışmasını yine kendi bitirdi. Ve onun ağzından çıkanla başlayan tartışma, ağzından çıkanla bitince tüm futbol medyası ve kulüpler rahat bir nefes aldı! Futbolun özerkleşmesi, şirketleşmesi ve siyasetten uzak kalması konusunda görüş belirtenler de Erdoğan'ın sözlerinin ardından mutlu olmuş gözüküyorlar. Ve fakat sanırım ki kimse içlerine işleyen bu devletçi geleneğin ya farkında değil ya da Recep Tayyip Erdoğan'ın hedef göstermiş olduğu 2019 yılının arkasında gerçekten hiçbir kötü niyet olamayacağını düşünecek kadar naif. Kulüplerin 2019'a kadar sözleşmelerinin olduğunu dile getirerek bu tarihi öne atıyor Erdoğan ancak bu tartışmanın zirve yapmasına neden olan Galatasaray'ın 11 yabancıyla sahaya çıktığı maçta sadece iki oyuncusunun sözleşmesinin 2019'dan önce bittiğinin farkında mıydınız? Denayer ile, kiralık sözleşmesi olduğu için, Latovlevici için ise son dakika transferi ve yaşı ilerlemiş olduğundan dolayı nedenleyebiliriz bunu. Yani diğer dokuz kişi 2020 ve sonraki yıllarda da Galatasaray'da kalacak gözüküyor. İnsan tabii düşünüyor, Erdoğan kulüplere mesaj gönderirken gerçekten neye dayanarak 2019 yılının altını çizdi. TFF başkanlık seçimleri olacağı için mi? Öyleyse kendisi hangi alakayla bu seçimlerden önce ve sonra olabilecek şeyler hakkında mesaj gönderebiliyor? Yoksa alttan alta şunu mu demek istiyor Erdoğan: "2019'a kadar demokratik olarak istediğiniz kadar tartışın ve bir karar verin ancak beni tatmin eden bir karar olsun. Yoksa 2019'da başkanlık geliyor nasılsa, o zaman ben yapacağımı bilirim…" Çok mu komplo teorisyeni olarak duruyorum şu anda ama zamanında, bugün içinde bulunduğumuz senaryolar hakkındaki teorilere kulak tıkadığımızı unutmadan önermemin üzerine düşünmekte yarar var.
KUŞTEPE SPOR'UN SAHASI TRUMP TOWER OLDU
Ve tabii ki aralarda cımbızla çekilip araştırılması ve sorulması gereken o kadar çok şey daha var Erdoğan'ın programda söylediklerinin arasında. Mesela Etiyopyalı atlet 'kızımız' dopingli bir sporcu ama yere göğe sığdıramadı kendisini, Rıdvan Dilmen'i geçtim, Kosova bu konuya giremedi bile. Aslı Çakır Alptekin ve Gamze Bulut'un dopinglerine değinilemedi. Ülkede genç sporcu yetiştirmek üzerine "Mahalle aralarına sahalar yapmamız gerek" derken, şu anda "Mecidiyeköy'ün göbeğindeki Trump Tower'ın yerine Kuştepe Spor'un antrenman ve maç sahası vardı o zaman orası neden artık yok ve yerine yapıldığı söylenen 5'e 5'lik küçük halı saha bir spor kulübü için yeterli mi?" sorusunu soramadı. Bu çok spesifik bir örnek olsa da eş değer bir eleştirel soru bile sorulamadı. Bu kadar bina ve otoyol arasında nerede oynasın bu çocuklar diye Erdoğan'ın yüzüne sorabilen nedense yok. Ya da eskiden var olan mahalle sahalarının bugün paralı girilen halı sahalara dönüşmesine ve bu nedenle çocukların futboldan mahrum kalmalarına dair soru ileten yok. Halbuki şehirleşme konusunda günah çıkarma(!) konuşmaları yaptığı zamanda bile bunun sorulamaması iki nedenden olabilir: 1-Eleştirel spor gazeteciliği diye bir şey kalmamış. 2- Hâlâ Erdoğan'dan korkan gazeteciler var.
REİS'İN MAHALLE FUTBOLU
Esas meselenin yabancı oyuncu sayısının kısıtlanması değil de alttan oyuncu yetiştirme mecburiyeti olduğu konusunda spor medyasında belli bir söz birliği var. İlginç Recep Tayyip Erdoğan da buna kısmen katılıyor. Program sırasında yeni bir şey öğreniyoruz ki, Nevruz Şerif, Erdoğan'ın İETT'de futbol oynadığı dönemden arkadaşı TFF Futbol Federasyonu Bölgeler Koordinatörlüğü yapmış ve şu anda da TFF İstanbul Bölge Antrenörlerinden biriymiş. Nevruz Şerif ile bir problemim yok ama yıllık bile değil aylık süren Düzcespor, Kasımpaşaspor ve Eyüpspor kariyerlerinde her seferinde kovulmuş/sözleşmesi fesh edilmiş bir eski futbolcunun hangi antrenörlük yetisi ile genç oyuncu yetiştirebileceği düşünülmekte çözememekteyim. Esas problemi Erdoğan kendi ağzından çıkan sözlerle ortaya koymuş durumda ama konuşan yok. Zaten Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak da mahalledenmiş. Reis'in mahalle futbolundan anladığı buymuş anlaşılan… Sonra neden oyuncu yetişmiyor… Yetişmez tabii 'Reis' hâlâ kendi mahallesindeki arkadaşlarıyla oynuyor futbolu da ondan…