Kanguru bu, çekirgeye benzer mi?
Avustralya Milli Takımı 2018 Dünya Kupası'na katılma hakkını kazanır kazanmaz teknik direktörsüz kaldı. Yunan asıllı Angelos Postecoglou iki kez üst üste Dünya Kupası'nda Avustralya'yı yönetecek tek çalıştırıcı olacakken neden görevi bıraktı?
Yorumcu: Bizi şampiyonalara taşıman için sana para ödeniyor ve aldığın sonuçlar ortada. Bunun sorumluluğunu alacak mısın?
Antrenör: Profesyonel bir medya analistisin ve bu konuda tutkulu olduğun da çok açık. Neden oturduğun yerden yorum yapmak yerine gelip de antrenmanlarımızı, maçlarımızı takip etmiyorsun?
Yorumcu: Dinle. Antrenmanlarda iyi olmak için para ödenmiyor sana. Bu takımları kıta elemelerinde en iyi yere getirmen için sana para ödeniyor.
Antrenör: Ne yapmamı, ne dememi istiyorsunuz?
Yorumcu: Ben senin yerinde olsaydım tüm sorumluluğu alıp ceketimi giyip görevden uzaklaşırdım. Takımın berbat olduğunu anlamak için oralara kadar gidip maç izlememe gerek yok, televizyondan da bu rezillik izlenebiliyor. Ne dememi bekliyorsun?
Antrenör: Yaptığım işin iyi ve nitelikli eleştirisini yapan bir yorumcu olmak istiyorsan neden turnuvaya gelmedin?
Yorumcu: Seve seve gelirim ama gelmeme de gerek yok. Sonuçlar ortada.
Antrenör: Peki. Senin yaklaşımına göre ben istifa etmeliyim öyle mi?
Yorumcu: Takımı ileri turlara taşıman için sana para ödeniyor. Öne çıkıp, "Takımı ileriki turlara taşımam için bana para ödenen son iki eleme turunda başarısız oldum" demeni bekliyorum.
Antrenör: Peki, istifa etmemi mi istiyorsun, fikrin bu mudur?
Yorumcu: Evet. İstifa edecek misin?
Antrenör: Tabii ki istifa etmeyeceğim. Stüdyodaki yorumcu, sokaktaki insan ben istifa edince mutlu olacak da sorunlar çözülecek mi? Önerdiğiniz antrenörü getirince ne demesini bekliyorsunuz? Eğer çalışma biçimimi gören bilen ve beni yerimde izleyen insanlar beni görevimden almak isterse giderim, ama çalışma alanımda hiç bulunmadan koltuğunda oturup yorum yapan birinin lafıyla bunu yapmayacağım. *
* * *
GÖÇ DALGASININ FUTBOLA KELEBEK ETKİSİ
1967'de gerçekleşen ve yedi yıl sürecek olan faşist darbeye üç yıl dayanabilmişti Dimitris Postecoglou. Darbeden sonraki üçüncü yılda iflas bayrağını çekince, oğlu Angelos ile yeni bir hayata adım atmak için yola çıktı. Ege Denizi'nin savaşlar ve darbe yorgunu öte yakasından 1970'de kalkan gemiyle okyanuslar aşacaktı Dimitris oğluyla, yol çok uzundu. Kim bilir aynı ümitlerle gemiye binen kaç aile o yeni kıtaya sağ salim ayak basamamıştı?
Yeni kıtasında ve hayatında adını 'Jim' olarak değiştirecek olan Dimitris, henüz beş yaşındaki oğluyla karaya adımını atmayı başaranlardandı. İkinci Dünya Savaşı sonrasında yaşanan göç dalgasıyla Avustralya'da bulunan Yunanistan göçmeni topluluğun bir parçası olarak hayatta kalabilmek iyi bir fikir gibi gelmişti Jim'e. Savaş sonrası yaşanan göç dalgası, Avustralya'da ragbiye rakip olarak futbol oyununun da kendine yer bulmasına olanak sağlamıştı. Avrupa futbolunu Hırvat, İtalyan, Türk, Alman ve tabii ki de İngilizlerin varlığı kıtaya taşımış ve bu sporu yerli halk arasında da popüler yapmıştı. Jim'in oğlu Angelos da Melbourne güney yakasının sokaklarında dokuz yaşlarında topla haşır neşir olmaya başlamıştı. 1977 onun için Ange farkında olmasa da kritik bir yıldı. Avustralya Ulusal Ligi kurulmuş ve profesyonelleşme yolunda adımlar atmaya başlanmıştı. Güney Melbourne'de 1959'da, mevcut Yunan göçmenlerin hakimiyetinde kurulan South Melbourne takımının genç yaş takımlarında organize futbola başladı 1978'de Angelos da. 1984'te profesyonel olmuş, 1988'de de efsane Macar golcü Ferenc Puskas'ın antrenörlüğünde çalışarak futboluna başka bir yaklaşım katmıştı.
MEDYA HER YERDE KELLE İSTİYOR
Yedi sene süren South Melbourne kariyerini üç kupa zaferiyle sonlandırmıştı Angelos. Takımı için iyi bir defans oyuncusuydu. Futbolu bıraktıktan sonra 'Hellas' olarak anılan ve 193 kez formasını giydiği South Melbourne'ün teknik direktörlük koltuğuna 31 yaşındayken oturdu. Seviye farklarını tartışmamayı ön kabul olarak alırsak, Ange için Nagelsmann'gillerin atası demek hiç de yanlış olmaz. Kariyerinde 1. ligde iki şampiyonluk bir de kıtasal kupa kazanma başarısını göstermişti Angelos 1996-2000 yılları arasında. Aynı yıllarda da doğduğu toprakların karşı kıyısında farklı bir seviyede başka bir açıdan ama benzer bir şekilde başarı rüzgarları estiren Fatih Terim'in tersten kariyer hikayesi denilebilecek şekilde 2000'de Genç Milli Takımların hocası olmayı kabul etti Ange. Genç takımlar kariyerindeki yedi senesinin beş yılı hem 17, hem de 20 yaş altı takımlarını birlikte çalıştırdı. 2005-2007 arasında da sadece 20 yaş altı takımının çalıştırıcılığını yaptı. Zurnanın hem Avustralya futbolu hem de Ange için zırt dediği bir sene oluyor genç milli takımındaki son yılı. 1989'dan sonra ilk kez Avustralya 20 Yaş Altı Milli Takımı, Kanada'daki Dünya Kupası'na gidemiyordu. Sorumlu kimdi? Görece başarısız denilebilecek bu sonucun nedenlerini Angelos anlatmaya çalışsa da kamuoyu kelle istiyordu adeta.
YENİ ALTIN JENERASYON!
Avustralya Futbol Federasyonu 2006 yılında, ülke futbolunu daha yükseğe taşımak için daha yarışmacı turnuvalara sokmak istiyordu ve Okyanusya kıtasının konfederasyon elemelerinde yer almak yetmiyordu. En güçlü takımın Yeni Zelanda olduğu ve Fiji ile Samoa Adaları gibi takımlarla oynayarak gelişim sağlanamıyordu. Çare Asya Konfederasyonu'na katılmaktı. Japonya, İran, Güney Kore, Özbekistan gibi futbol kültürü daha gelişkin takımlarla mücadele etmeye 2005'te karar veren takım 2006 yılındaki 20 Yaş Altı Dünya Kupası Elemeleri'ne hazırlıksız yakalanmıştı. Ange inatla ve ısrarla hem bu değişime dikkat çekip hem de gençlerin yeterli yüksek seviyede mücadele sergileyebilecekleri yarışmacı organizasyonlarda yer alma kıtlığından dolayı yeteneklerinin gelişimini sağlayamadıklarını vurgulamak istese de, medya galip geldi ve kellesi alındı.
2007 yılından sonra önce kısa süren bir Yunanistan macerası yaşadı Angelos, sonra 2009/2010 sezonunun 10'uncu haftasında Brisbane Roar'ın başına geçti ve skor medyasına gerekli cevabı vermek için kolları sıvadı. Aldığı enkazdan ertesi sene şampiyon olan bir takım yarattı. Takımı oynadığı futbolla 'Roarcelona' lakabını aldı ve turuncu siyahlıları iki kere üst üste A-Ligi şampiyonu olan ilk takım yaptı. 2013'te Melbourne Victory'yi yeniden yapılandırma girişimiyle ayaklandıracaktı ki Avustralya Futbol Federasyonu Holger Osieck'i gönderip yerine Angelos'u getirdi. Çift taraflı mantıklı bir hareketti. Zira yedi sene boyunca emek verdiği 84-89 jenerasyonu artık A Takım seviyesindeydi. 2006'daki Altın Jenerasyon'u yenileme zamanıydı ve bunu gerçekleştirecek kişi oydu.
KARAR KESİN
2014'teki Dünya Kupası'nda adeta ölüm grubundalardı. Hollanda, İspanya ve Şili'nin olduğu grubu sonuncu bitirdilerse de gollü ve heyecan dolu maçlar izlettirdiler. Ertesi yıl Angelos en büyük sınavı verecekti. Asya Konfederasyonu Kupası'nda 2007'den beri mücadele eden takım 2015'te Postecoglou ile zafere ulaşmayı başardı. Rüştünü ispat etmişti Angelos. Dünya Kupası'na kendisi gitmemişti 2014'te ancak elinde kendi yetiştirdiği ve Brisbane'deyken birlikte çalıştığı oyuncular vardı. Aynı ekibi 2015'te şampiyon yapmasının sırrı da buydu. 2018 Dünya Kupası'na taşırken kanguruları, Suriye ve Honduras engelleri bir hayli zorladı Avustralya'yı. Takımı istediği hedefe ulaştırmıştı 52 yaşındaki çalıştırıcı, fakat kesin bir kararı vardı: Dünya Kupası'nda Avustralya'nın başında olmayacaktı!
2000 yılında Manchester United'ın karşısına çıkıp Alex Ferguson'a rakip olduktan sonra, "En büyükle yüzleştim, artık kimseden korkum yok!" diyen, 2015 yılında "Size hayal gibi gelebilir ama bu takımla Dünya Kupası'nı kazanmak istiyorum" sözlerini rahatça dile getiren ve yukarıda girişte okuduğunuz tartışmayı canlı yayında tüm soğukkanlılığı ile yapma cesaretini henüz 32 yaşında gösterip yetiştiği futbol ülkesinin temel sorununu ortaya koyan Atinalı Postecoglou'nu küstüren neydi?
ÇATIŞMA: "REKLAM MI, ANTRENMAN MI?"
2015 yılında Bangladeş ile oynanacak Dünya Kupası eleme maçı öncesi, Ange, futbolcular kamptayken, oyuncularla olan kısıtlı vakti verimli geçirmek istemesi gibi gerekçeleri öne sunarak, kampta reklam çekilmesine izin vermek istememesine ve Avustralya Profesyonel Futbolcular Birliği'nin de aynı kararı almasına karşın, Futbol Federasyonu CEO'su David Gallop'un ısrarları nedeniyle bu kararından çark etmek zorunda kalıyor. Çark ederkenki açıklaması ne kadar utanç verici u dönüşü olarak yorumlansa da sağlam bir kinaye barındırıyor: "Federasyonun yetkili bir görevlisi olarak dün yaptığım açıklamaların yakışıksız olduğunu anladım. Avustralya futbolunun geniş kitlelere ulaşması için oyuncularımın reklam performansları direkt olarak maç takvimlerine olumlu açıdan, yatırımların artması ve spor biliminin gelişmesi açısından önemli." Bu sürtüşme Postecoglou'nun ayrılma kararındaki ilk önemli dönüm noktası olarak öne çıkıyor. Sonrası takımını Dünya Kupası'na taşıma vaadini tam bir Akdenizli inadı ile yerine getirip son bir senedir konuşulan ve masada olan istifa kararını gerçekleştirmesi ile sonlanıyor. Ayrılırken basın toplantısındaki sözleri de aslında içinde bulunduğu ruh halini ve karakteristik duruşunu anlatıyor: "Aldığım en zor karardı. Böyle bir son hayal etmemiştim. Buradaki işimin yarım kaldığını hissediyorsam da uzun zamandır sorguladığım bir karardı. Avustralya futboluna her zaman her rolde her şeyini vermiş biri olsam da artık içimde bir his görevi bırakmam gerektiğini söylüyor bana."
Şu günlerde Avustralya medyasının gündemini her zaman can simidi olarak görülen Guus Hiddink'in göreve gelmesi ihtimali meşgul ediyor. Avustralya'da bizdeki gibi "Çekirge bir zıplar iki zıplar üçüncüsünde ele geçer…" misali kangurulu versiyonlu bir atasözü var mı bilemem ancak bu hikaye size de bazı yönleriyle biraz tanıdık gelmiyor mu?
*