Tasarım Bienali'nden okul çağrısı
4. İstanbul Tasarım Bienali Okullar Okulu projesiyle farklı disiplinlerden kişileri ve kurumları yeni eğitim metotları üzerine düşünmeye çağırıyor.
4. İstanbul Tasarım Bienali tasarım, eğitim ve bienal düşüncesini tartışmaya açan Okullar Okulu projesiyle yola çıktı. İstanbul Tasarım Bienalleri çalışmalarında sonuç ürün, tasarım objesi ya da lüks tüketime bakmak yerine tasarımın doğasına, çevremizle kurduğu ilişkiye ve hikâyesine bakıyor. Bu yıl Jan Boelen küratörlüğünde gerçekleştirilecek Bienal alternatif öğretim ve öğrenme metotlarına bakan Okullar Okulu ismiyle bir açık çağrı da yaptı. Sadece tasarımcıların değil birçok disiplinden kişinin başvurabileceği proje hakkında Tasarım Bienali ekibinden Bahar Türkay ve Merve Yücel'le konuştuk.
Öncelikle küratör Jan Boelen hakkında konuşalım. Okul düşüncesi kendisinin çalışmalarında nerede duruyor?
Merve Yücel: Küratörümüz Jan Boelen, Eindhoven Tasarım Okulu’nun Sosyal Tasarım yüksek lisans programının yönetimini yürütüyor. Aynı zamanda Z33 Güncel Sanat Evi ve Fransa’nın Arles kentindeki deneysel tasarım laboratuvarı atelierLUMA’nın sanat direktörlüğünü yapıyor. Dolayısıyla farklı kurumların sahip olduğu tasarım bakış açıları ve tasarım eğitimi konusunda fikir sahibi. 2014 yılında ise 24. Ljubljana Tasarım Bienali’nin küratörlüğünü üstlenmişti ve bu bienal süresince yerel işbirlikleri ile katılımcılığa dayalı bir format uygulamıştı. Okul formatını bir sergi kapsamında ilk defa deniyor ama tabii ki okul konusuna yabancı değil. Okullar Okulu temasının ortaya çıkmasında Jan’ın Luma ve Eindhoven’dan gelen deneyimlerinin yanı sıra İstanbul’da başladığımız araştırma sürecinin de etkileri var. Önümüzdeki sene Bauhaus'un 99'uncu yılı. Bu geçen yüzyılda bilgiyi üretim ve tüketim süreçlerimiz, biyo-ritmimiz, ekonomi ile olan ilişkimiz köklü bir biçimde değişti. Ama biz hâlâ aynı öğrenme tekniklerini kullanıyoruz. Okullar Okulu da bu teknikleri tekrar gözden geçirmeyi öneriyor.
Neden Jan Boelen'la çalışma kararı aldınız? İstanbul Tasarım Bienallerinin tasarımın kendisini sorgulayan bir duruşu var. Boelen'in okul fikri sizinle nasıl örtüştü?
Bahar Türkay: İstanbul Tasarım Bienali’nin küratörünü belirlememize yardımcı olan bir danışma kurulumuz var. Bir sonraki küratörümüzü belirlemek için öncelikle bir danışma kurulu toplantısı düzenliyoruz. Bienalin nereden geldiğini ve nereye doğru yöneldiğini, dünyadaki bienal yoğunluğunu ve nasıl işler üretildiğini konuşuyoruz. Bu seneki tartışmaların sonunda da Jan Boelen seçildi.
Bienal 2012’deki ilk edisyonunda bu yana tasarımın kendisini tartışmaya açarak, sonuç ürün kadar sürecin de önemini vurgulayan bir etkinlik oldu. Tasarımın gündelik hayatlarımızın her alanına ne kadar fazla nüfuz ettiğinin altını çizdi.Yeni dünya koşullarını yakın markajına alan araştırma projeleri ile fikir alışverişini tetiklemeye çalıştı. Bu sene de “Okullar Okulu” teması ile tasarımın, bilginin ve küresel bağlantılılık hâlinin günümüzde oynadığı rol üzerine düşünebilmek için çeşitli eğitim stratejilerini kullanan, sınayan ve gözden geçiren, çok platformlu bir alan olmayı hedefliyor. Bu süreçte bienali iki yılda bir gerçekleşen kısa bir zamana yoğunlaştırılmış bir sergi yerine, tüm seneye yayılan hatta işleyişine süreklilik kazandırabildiğimiz bir etkinlik olarak kurguluyoruz. Dolayısıyla alışılmış Bienal formatını da biraz çekiştirmiş olacağız.
Açık çağrıdaki konuları neye göre belirlediniz? Temaları nasıl belirlediniz?
Merve Yücel: Jan Türkiye’ye ilk geldiğinde çeşitli araştırma toplantıları organize ettik. Farklı disiplinlerden akademisyenlerle ve tasarımcılarla buluştuk, İstanbul ve ötesindeki aciliyetli konular üzerine fikir alışverişinde bulunduk. Hem Okullar Okulu teması hem de bu tema altındaki sekiz farklı konu başlığı bu toplantılarda ve araştırma gezilerinde şekillendi: “Ölçüler ve Haritalar”, “Zaman ve Dikkat”, “Akdeniz ve Göç”, “Felaketler ve Depremler”, “Yiyecekler ve Gelenekler”, “Örüntü ve Ritim”, “Para ve Sermaye”, “Parçalar ve Cepler”. Mümkün olan her konuyu kapsamak gibi bir amacı olmasa da bu temalar, günümüzde dünyanın öğrenilmesinde en yaygın şekilde kullanılan çerçevelerden bazılarını içeriyor. Aşırı bilgi yüklemesi, radikal toplumsal ve iklimsel değişiklikler, fiziksel ile dijital arasında gitgide artan gerilim, yapay zeka teknolojileri, felaketler ve akışkan ekonomiler gibi konuların hepsi bu başlıkların içine giriyor. Bienalin yol açacağı tartışmaların bu konuları nasıl yeniden tanımlayabileceğimizi sorgulayacağını umuyoruz.
Bir okul projesi seçildi diyelim. Sonrasında hem küratöryel anlamda, hem de prodüksiyon olarak nasıl bir süreç izleyecek?
Merve Yücel: Bienalin açık çağrısı, biri "okullar" diğeri "öğreniciler" için olmak üzere iki kola ayrılıyor.Okul formatı yoruma açık. Bir saatlik dersten çevrimiçi bir ağa ya da alternatif bir üniversiteye; yerinde gözlemden ve diğer yöntemlerden eleştirel düşünce okullarına, her şey bu formata dahil olabilir. 15 Aralık tarihine kadar başvuruları almaya devam ediyoruz. Ardından yaklaşık bir ay süren bir değerlendirme süreci olacak. Bu süreç sonunda seçilen projelerin sahiplerini e-posta yoluyla bilgilendiriyoruz ve hep birlikte bir diyalog başlatıyoruz. Bu noktadan sonrası tamamen seçilen projenin ne olduğuna bağlı. Süreç içerisinde projeleri geliştirmek ve gerçekleştirmek için fikir alışverişlerimiz oluyor.
Öğreniciler için nasıl bir süreç izleyeceksiniz? Okullarla öğrenicileri nasıl birleştireceksiniz?
Bahar Türkay: “Öğreniciler” ile kastedilen de tasarım konusundaki uzmanlığı, geçmişi ya da tecrübesi ne olursa olsun, bienaldeki okullardan birisine katılmaya istekli, keşif ve dönüşüm konusunda zihin açıklığı sergileyebilecek olan kişiler. Bu ikisinin nasıl bir araya geleceği bizim için de şu anda sürpriz. Başvuruların hepsi bir havuza düşmeden neyi nasıl eşleştirebileceğimizi bilemiyoruz.
Tasarım okullarıyla, üniversitelerdeki tasarım bölümleriyle Okullar Okulu projesine başvurmaları için görüşmeler yapıyorsunuz. Ancak birçok disiplinden kişinin ya da kurumun dahil olabilmesi için neler yapıyorsunuz?
Merve Yücel: 2012’den beri çeşitli kurumlarla iletişim kurmaya ve diyaloğumuzu canlı tutmaya çalışıyoruz. Çağrımızı tüm iletişim kanallarında ve erişebildiğimiz etkinliklerde duyuruyoruz. Yurtiçinde ve yurtdışında çeşitli kurumlarla görüşmeler yapıyoruz. İletişimlerimizi tasarımcılar ve tasarım akademisyenleri ile sınırlamıyoruz, bilim insanları, mühendisler, şefler, zanaatkârlar ve aktivistler gibi farklı alanlardan katılımcı olmak isteyen herkesi bienalin parçası olmaya davet ediyoruz.
İstanbul Tasarım Bienali neden böyle bir görev üstleniyor?
Bahar Türkay: Bienal, 2012 yılından bu yana tasarım fikirlerinden çeşitli kesitleri bir araya getirip, geniş bir yelpazede pek çok alanın tasarımla ilişkisini inceliyor. Yerel ve uluslararası bağlamda bu eleştirel alanı açabilen, yaratıcı ve akademik çevreler için ilham verici fikirler ortaya koyan fazla etkinlik yok. Bienal bir anlamda hem bu eksikliği kapatmaya hem de bugünün toplumunu anlamada tasarımı nasıl bir araç olarak değerlendirebileceğimizi ortaya koymaya çalışıyor.
Detaylı bilgi alıp başvuru yapmak için web sitesi: http://aschoolofschools.iksv.org/tr/