Bir Coen kolay olunmuyor!
Filmin bir türlü çerçevesini genişletememesi Coen Kardeşlerin neden çekmekten vazgeçtikleri hakkında da ipucu veriyor diyebiliriz! Çünkü tam olmamış bir senaryo var belli ki ortada. Film, açılışta seyirciye vaat ettiklerini çok kısa süre sonra unutuyor.
George Clooney ve Coen Kardeşler arasındaki işbirliği ortaya her zaman zevkle izlenen filmler çıkarmıştır. “Neredesin Be Birader?”, “Dayanılmaz Zulüm”, “Aramızda Casus Var” ve “Hail, Caesar!” filmlerinde rol alan Clooney’in Coen Biraderlerin vazgeçemediği oyunculardan birisi olduğu kesin. Bu işbirliği yeni bir meyvesiyle karşımızda bu hafta: “Suburbicon!”
Coen Kardeşlerin yıllar önce yazdıkları ancak çekmedikleri senaryo, Clooney’in yönetiminde seyirciyle buluşuyor. Anlatılanlara göre kardeşler aslında filmde oynaması için Clooney’i teklif götürmüşler fakat kendisi filmi yönetmekte ısrarcı olmuş. Bu doğruysa filmi gördükten sonra insanın aklında “Acaba Coen Kardeşler çekseydi nasıl olurdu?” sorusu kalmıyor değil.
ALTINCI KEZ KAMERA ARKASINDA
Gerçi George Clooney’in yönetmenliğe girişi de oldukça sağlam olmuştu. 2002 yılında ilk kez kamera arkasına geçtiği “Tehlikeli Aklın İtirafları” iyi eleştirilen almış, Berlin’de Altın Ayı için yarışmıştı. Üç yıl sonra “İyi Geceler, İyi Şanslar” ile çıtayı daha da yükseltti: Altı Oscar adaylığı… 2008’de yönettiği “İkili Oyun” pek parlak bulunmasa da, 2011 tarihli “Zirveye Giden Yol”, Oscar’da bir, Altın Küre’de üç adaylıkla adından söz ettirdi. 2014 tarihli “Hazine Avcıları” ilginç ama vasatı aşamayan bir yapım olarak kayıtlardaki yerini aldı. Clooney bütün bu filmlerde kimi zaman başrol, kimi zaman kısa süreli de olsa görünmeyi tercih etti. “Suburbicon”da ise yalnızca kamera arkasında kalmayı tercih ediyor. İlk gösterimi bu yıl Venedik Film Festivali’nde gerçekleştirilen filmin olay örgüsü tipik bir Coen Kardeşler hikayesi aslında.
Her şeyin düzenli, steril bir ortamda orta sınıf beyaz Amerikalılara sunulduğu Suburbicon adlı bir banliyöde geçiyor hikaye. Açılışta bu banliyönün nasıl hızla büyüdüğünün ve çekim merkezi haline geldiğinin hikayesini dinliyoruz. Ancak, bu huzurlu ortamı bozan bir gelişme yaşanıyor. Afro-Amerikan bir aile taşınıyor. Banliyö sakinleri homurdanmaya başlıyor haliyle. Ama ne oluyorsa “bakın burası çok önemli” der gibi görünen film bir anda makas değiştiriyor ve bütün odağına Logde ailesini yerleştirip geri kalanı arka plana itmeye başlıyor. Gardner Lodge (Matt Damon), trafik kazası nedeniyle tekerlekli sandalyeye mahkûm olan karısı, baldızı (ikisini de Julianne Moore canlandırıyor) ve küçük oğlu Nicky ile birlikte tam bir banliyö hayatı yaşamaktadır. Ancak bir akşam eve birileri girer ve ailenin hayatı alt üst olur.
SUÇUN SIRADANLAŞMASI
“Suburbicon”, suçun sıradanlaşma potansiyelini bir Coen imzası olarak barındırıyor bünyesinde. Küçük hırsları, öngörüsüz davranışları nedeniyle hayatını berbat hale getiren ‘normal’ insanların giderek kötüleşen, her defasında daha da batağa saplanın hayatlarına dair bir kara komedi çıkıyor ortaya. Gerçi Clooney filmin kara komedi olarak tanımlanmasına karşı çıkmış ama bunu kendisini Coen Kardeşlerden biraz ayrıştırmak için söylediğini düşünebiliriz. Yoksa film daha çok kara komedinin sularında geziniyor.
Filmin bir türlü çerçevesini genişletememesi Coen Kardeşlerin neden çekmekten vazgeçtikleri hakkında da ipucu veriyor diyebiliriz! Çünkü tam olmamış bir senaryo var belli ki ortada. Film, açılışta seyirciye vaat ettiklerini çok kısa süre sonra unutuyor. Afro-Amerikan aileyi atıl bir noktaya itip mağduriyet gösterisi yaparken, onların karşısındakileri de ‘güruh’ olarak etiketleyip bırakıyor. Lodge ailesinin iç trajedisine fazla gömüldüğü için de hikayenin filme de adını veren banliyöde geçiyor olmasının bir anlamı kalmıyor, çünkü karakterlerin dünyası ile banliyö hayatı arasındaki ilişki tam olarak kurulamıyor.
George Clooney “bir Coen Kardeşler filmi olmasın” diye uğraştıkça film de ne olacağına karar veremiyor sanki. Evet, seyircinin sıkılmayacağı, temposuyla dikkatleri toplamayı başaran bir film “Suburbicon”. Ancak hem seyirciyi şaşırtmak için kurulan tuzaklar kendisini erken belli ettiği için hem de karakterlerini iyi tanımlasa bile çevreyi tanımlamada yetersiz kaldığı için vasat olmaktan kurtulamıyor.
YÖNETMEN: George Clooney
OYUNCULAR: Matt Damon, Julianne Moore, Noah Jupe, Glenn Fleshler, Alex Hassell, Gary Basaraba, Oscar Isaac, Karimah Westbrook
Rolü: Mrs. Meyer
YAPIM: 2017 ABD
SÜRE: 104 dk.