YAZARLAR

Hanım koş, Hürriyet’e HDP çıkmış!

HDP milletvekillerinin başına onca şey gelirken, “havuz medyası” tabir edilen medya, kendi gördüğü gibi haberler yaptı. Merkez medya tabir edilen ve aslında şimdilerde kabaca, sadece “Doğan medyası” olan medya da görmezden geldi. Görmedi, aktarmadı, haberleştirmedi, görmek zorunda kaldığında da kıyıda köşede bıraktı, kerhen söz etti.

Büyük mütefekkir, yazar, oyuncu, şair, senarist, yönetmen, kültür merkezi sahibi, nümeroloji uzmanı, futbolcu ve kanaat önderi Yılmaz Erdoğan’ın Kürde rastlanmayan Kürt filmlerinin ilki olan Vizontele’de, televizyonun kendisiyle, bizatihi onun fenomenolojisiyle uğraşılmıştı. Televizyon herkesi başına toplar, “radyonun resimlisidir”, kimi zaman kara haber verir.

“Medya”, etimolojik olarak “medium”a dayanıyor; orta olan, vasat olan, ortada olan ve hatta arada olan. Üst baş alırken “M” olarak kısaltılan medium ile, kafamızı eğip baktığımız, bakıp bakıp durduğumuz telefonlardaki internet medyasının akrabalığı var. Nasıl ki insan kiminle akraba olduğunu seçemiyorsa, kelimeler de karar veremiyor. Kim der ki “slim fit” gömleğin M’si ile Twitter akraba çıkacak.

Şimdilerde “geleneksel” ve “geleneksel olmayan” (“yeni” sıfatı çekici ama ne yazık ki karşılamıyor –yeni sıfatı en çok Türkiye’ye yakışıyor şüphesiz) diye ikiye ayrılan medya, çoğunlukla dijitalize olmuş durumda. Bu yazıyı okuduğunuz mecra da dahil olmak üzere birçok mecra, kâğıtla olan aşk ilişkisini mecburi bir kararla bitirmiş yahut ertelemiş durumda. Mesele sırf kâğıt değil, radyo da geleneksel bir mecra artık. Hatta televizyon da. Gazete, kâğıt olmaklığıyla, zaten gelenekselin mağrur temsilcisi, murahhas azası, bayrak tutanı.

Kurulduğu günden bu yana kimi müstesna dönemler (ve hatta günler) hariç, isminin tam zıddı olarak yaşamış ve haber üretmiş Hürriyet gazetesi, kendi ifadesiyle, “doğma büyüme Kelkitli” Aydın Doğan’a ait. Doğan medya grubu, son yıllarda görece küçülmüş ve gene görece gündem belirleme kabiliyetinden uzaklaşmışsa da, “merkez medya” tabir edilen alanın neredeyse tamamını kaplıyor. Kanal D, CNN Türk, Radyo D, Slow Türk, D Productions, Doğan Music Company (DMC), D-Smart, Blu TV, Posta, Fanatik, Doğan Burda dergi, Doğan Kitap, Doğan Haber Ajansı (DHA), D&R ve Hürriyet... Arada atladığım başka faaliyetler, markalar da var. Bugün “ve” ile son bıraktığım Hürriyet üzerine konuşacağız. “Televizyon-Vizontele” bahsi, belki sonraya.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) 15 Ekim 2012’de 75 kurucu imzayla kuruldu. Öncesinde Halkların Demokratik Kongresi (HDK) hazırlığı bulunuyordu; mevcut tüzüğündeki tanıtımı şöyledir: “Parti, tüm ezilenlerin ve sömürülenlerin; dışlanan ve yok sayılan bütün halkların ve inanç topluluklarının, kadınların, işçilerin, emekçilerin, köylülerin, gençlerin, işsizlerin, emeklilerin, engellilerin, LGBT (Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans) bireylerin, göçmenlerin, yaşam alanları tahrip edilenlerin; aydın, yazar, sanatçı ve bilim insanları ile bütün bu kesimlerle birlikte mücadele yürüten güçlerin her türden baskı, sömürü ve ayrımcılığı ortadan kaldırmak ve insan onuruna yaraşır bir yaşam kurmak üzere bir araya geldiği, demokratik halk iktidarını hedefleyen bir siyasi partidir.” 7 Haziran 2015 genel seçimlerinde seçmenlerinin oyuyla, meclisin üçüncü büyük partisi olarak parlamentoya girdi. Tekrarlanan bu seçimin ardından, 1 Kasım 2015’te biraz oy kaybederek gene parlamentoya girdi ve muhalefet partisi olarak faaliyet gösterdi.

Olanların neliği bir yana, “Sonrasını hepimiz basından takip ettik,” demek isterdim. Ama edemedik. O yüzden bu kısmı da özetliyorum. 20 Mayıs 2016’da “Hakkında fezleke bulunan milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasına ilişkin teklif” CHP’nin de oylarıyla kabul edildi ve meclisten geçti. 4 Kasım 2016’da gözaltına alınan HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş (İstanbul) ve Figen Yüksekdağ (Milletvekilliği 21 Şubat 2017'de düşürüldü) ile HDP Grup Başkan Vekili İdris Baluken (Diyarbakır) ve milletvekilleri Leyla Birlik (Şırnak), Selma Irmak (Hakkari), Nursel Aydoğan (Diyarbakır), Gülser Yıldırım (Mardin), Ferhat Encü (Şırnak) ve Abdullah Zeydan (Hakkari) aynı gün tutuklandı. Aynı operasyonda gözaltına alınan Ziya Pir (Diyarbakır), Sırrı Süreyya Önder (Ankara), İmam Taşçıer (Diyarbakır), Hüda Kaya (İstanbul), Altan Tan (Diyarbakır), Ayhan Bilgen (Kars), Lezgin Botan (Van), Nadir Yıldırım (Van) ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Bu “başlangıç”ın ardından vekiller, belediye başkanları, il ve ilçe başkanları, başkanlığa vekâlet edenler, vekâlet edene vekâlet edenler, parti üyeleri, il üyeleri, ilçe üyeleri, belde üyeleri binlerce insan gözaltına alındı, binlerce insan tutuklandı. Yazarken faydalandığım tafsilatlı kaynağa bakmak mümkün: Bianet haberi.

Bütün bunlar olurken, “havuz medyası” tabir edilen medya, kendi gördüğü gibi haberler yaptı. Merkez medya tabir edilen ve aslında şimdilerde kabaca, sadece “Doğan medyası” olan medya da görmezden geldi. Görmedi, aktarmadı, haberleştirmedi, görmek zorunda kaldığında da kıyıda köşede bıraktı, kerhen söz etti. Herkesin kuyusu kendine derin, büyük başın derdi büyük, ne kadar çok eşya o kadar çok korku amenna, ama insan gene de asgari tutarlılık bekliyor. Bunca büyük şeyler olurken görülmeyen partinin içinde olan bitenle alakalı da tutarlı olmasını bekliyor insan muhatabının. Ama o da olmuyor.

HDP, Hürriyet’e ne zaman “çıktı” peki? Hasip Kaplan tweet atınca, ona cevaplar verilince, “ırkçılık” lafları dolaşınca. Çünkü Hürriyet için binlerce insanın tutuklanması haber değildir, sakillik çıkarılabilecek bir “kavga” yahut kavga ihtimali haberdir. Nasıldı o emsal? İnsan köpeği ısırınca mı haber oluyordu? İnsanlar artık birbirini ısırıyor ve medium gömlekler dar geliyor. Otura otura göbek bağladık çünkü.


Mehmet Said Aydın Kimdir?

1983 Diyarbakır. Kızıltepeli. Türk Dili ve Edebiyatı okudu. Üç şiir kitabı var: “Kusurlu Bahçe” (2011), “Sokağın Zoru” (2013), “Lokman Kasidesi” (2019). “Kusurlu Bahçe” Fransızcaya tercüme edildi (2017). “Dedemin Definesi” (2018) isimli otobiyografik anlatısı üç dilli yayımlandı (Türkçe, Kürtçe, Ermenice). Türkçeden Kürtçeye iki kitap çevirdi. BirGün ve Evrensel Pazar’da “Pervaz” köşesini yazdı, Nor Radyo’da “Hênik”, Açık Radyo’da “Zîn”, Hayat TV’de “Keçiyolu” programlarını yaptı. Editörlük yapıyor.