Kendi sahasında mağlup günlükler
Ressam Eşref Yıldırım'ın çeşitli teknik ve içerikteki yapıtları, 24 Şubat'a dek İstanbul Beyoğlu İstiklâl Caddesi'ndeki Mısır Apartımanı'nda yer alan Zilberman Gallery'de. Sergi, temelini Turgut Uyar'ın 'Yenilgi Günlüğü' isimli şiirinden alırken, Yıldırım, video yerleştirmeden günceye, tuvalden kolektif hafızaya sıçrayan bereketli arayışıyla, hepimizi ortak bir bellek testine tabi kılıyor.
Geçen hafta, ressam ve müzisyen Ertuğrul Akyüz'ün ilk kişisel sergisi vesilesiyle İstanbul Piramid Sanat merkezi üzerinden bıraktığımız 'imgeye karşı sorumluluk' meselesine, bu hafta da devam edeceğiz.
Bu kez yine İstanbul Beyoğlu İstiklâl Caddesi üzerindeki tarihi Mısır Apartımanı'nda (ikinci ve) üçüncü katta yer alan Zilberman Gallery'de, üçüncü kişisel sergisiyle sanatçı Eşref Yıldırım, bizi 'Yenilgi Günlüğü' ile tanıştırıyor. Vaktiyle daha fazla sanat galerisine ev sahipliği yapan apartımanın ürkütücü sessizliğinde gezdiğimiz 'Yenilgi Günlüğü', temelini Turgut Uyar'ın aynı adlı şiirinden alıyor.
Sergi, sanatçının tuval üzerine karışık teknik, orion iplik, video, kâğıt üzerine karışık teknik gibi farklı malzemelerle ürettiği 14 farklı çalışmasını içerirken, bilgi, bellek ve kayıt ile temsil meselesini eleştirel ve özeleştirel bir tutumla izleyiciyle paylaşıyor, paslaşıyor. Serginin genelindeki parçalanmışlık, içinde gezindiğiniz oranda, eserleri birbirine teğelleyici bir ortaklık duygusu üretiyor. Sergi girişinde, Brechtyen bir aykırılıkla kendini ormana kamufle etmeye çalışan bir bireyin umutsuzluğu, 'Haberlere Bakamıyorum' isimli yapıt ile, sizi karşılıyor.
Bu yönüyle, galeride 'özerk' bir alan yaratan, antiseptik, morg soğukkanlılığındaki 'Bilanço' isimli yerleştirme, simsiyah bir tüplü TV'de, bir 'beyaz küp' içinde galoşla gezdiğiniz / dahil olduğunuz bir 'imge morgu'na sizi buyur ediyor. Ekranda, sürekli ölüm haberleri veriliyor. Beyaz küp içinde siyah bir delik üretiyor bu. Oradan kaçasınız, bu tükenişe şahit yazılmayasınız geliyor. Bunun hemen yanıbaşında, odadan çıktığınızda, yine 'adli tıp' hijyeniyle incelediğiniz bir 'tüketim güncesi' sizi bekliyor. Sanatçının 'Gelir Gider Günlüğü' bu.
Serginin göstergesel 'omurgası'nı ise, sanatçının fotografik bir orman manzarası üzerine serpiştirdiği, dışavurumcu figüratif tuval serisi 'Tepe' oluşturuyor, denebilir. Bu tuvaller, Türkiye'yi ağırlıkla anıştıran sivil ve resmî trajedilere, suçlar ve kabahatlere, incitir duyarlıkta göndermeler taşıyor. Yangın yerine dönmüş bir coğrafyanın yara bere içindeki bireyleri, kıdemli kıdemsiz vatanî görevlileri, direnişini tek koluna rağmen sürdüren kimi cengâverleri, yuvası başına yıkılmış kederli bedenleri, yahut acısını sinesine gömmüş anaların sessiz iniltileri, ya da faili meçhul, şahidi belli cinayetleri, hep bu sergide, yıpratıcı bir resmî geçit tecrübesi yaratıyor.
Yine, Yıldırım'ın 'Yenilgi Günlüğü'ndeki orion iplikle ürettiği, akla TV'lerdeki 'haber akış ve piyasa bantları'nı da çağıran anlatı - kelimeleri de, bitkin bir samimiyetle, yarıda, 'an'da, yerde kesiliyor. Bu pozisyon, serginin ruhunu üfleyen Turgut Uyar şiirine de sakıncasızca uyuyor. Edebiyat, günce gibi 'kayıt' biçimlerini aynı an ve mekân üzerinde tartışmaya açan 'Yenilgi Günlüğü' sergisinde ayrıca, 800 adet basılan ve sanatçının yakın çevresiyle birlikte oluşturduğu, 'toplandılar' isimli bir kolektif günce - yayın da yer alıyor ve dağıtılıyor.
Ölümlülüğüyle kendi değerini ve anlamını katlayan sergi, bir bakıma bizleri sürekli kendi 'yeni'liğinin şiddeti altında bırakan hayat karşısında neyi saklayıp, neyi unutmamız gerektiği konusunda, çetin bir kararsızlık içinde bırakıyor. Estetik yerleşim düzensizliğiyle günümüz 'karmaşıklığı'nın sâdık bir manzarasını tekrar üreten 'Yenilgi Günlüğü', izleyiciye huzursuz bir ayıklıktan başka bir şey vadetmiyor.
Başkasına, ötekine ait kanıtı, izi, günceyi, analizi, yorumu ne kadar sahiplenip benimseyeceğimize dair önemli bir sınav daveti anlamına da geliyor, 'Yenilgi Günlüğü'. Artık teşhirde olduğu için, öznel imge ve izin, izlenimin artık ne kadar kamusallaşabileceği tartışmasını yıkıcı bir umutla körüklüyor.
Bilgi: zilbermangallery.art
Ne içindeymişiz, serginin… 09 Ekim 2022
Yüzünde yüzyılı taşıyan ressam: Lucian Freud 02 Ekim 2022
Komet’i kuyruğundan tutabilmenin cüreti 24 Eylül 2022
Varlık ve hiçlik arasından, Godard’a projeksiyon vakti 18 Eylül 2022 YAZARIN TÜM YAZILARI